“Nihayet, büyük ölçüde erkek egemen bir nitelik taşıyan sosyalist hareket içinde bir kadın önder ve kuramcı olması toplumsal cinsiyet ile devrim üzerinde bazı yeni düşünceleri özendirmiş midir?” sorusu zihnimizde yankılanırken cevap gecikmiyor: Evet!
Herkes için hayatın üretiminin ötesinden bir gerçek özgürlük payı varolur olmaz Marksizm kendi ömrünü tamamlamış olacaktır; onun yerini bir özgürlük felsefesi alacaktır.” O gün henüz gelmedi. Gelmesinin sonsuza kadar ertelenip ertelenmediğini göreceğiz.” Ölümsüz bir ışığın, bu kasırgalı çağı aydınlığa boğacağı” günün hiç gelmeyeceğini kim söyleyebilir ki?
‘’Erkek Adam Ağlar’’, çocuk yetiştirme ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği gibi başat bir konuda yazıp çizerken, duygu dünyasının giderek terk edildiği bu zamanlarda, duygularınıza sahip çıkın alarmını da çalıyor.
Tekneler her zaman suyun üzerinde olmaz. Tekneler her zaman yüzmezler de... Bazen bir leyleğin yaralı omzundan yükselir ve gökyüzüne değerler…
Sevgili kitapseverler ve İleri Kitap takipçileri, haftanın yeni çıkan kitapları arasından sizlere özel bir derleme yaptık. Newroz ateşinin halklara özgürlük getireceği umuduyla iyi haftalar diliyoruz. Keyifli okumalar...
Bu kolektif eserde ele alınan meseleler, Marx’ın düşüncesini genelgeçer bir entelektüel akçe olmaktan ya da dar politik gruplara ölü dogmalar dayatan bir basmakalıp kesinlikler seti olmaktan kurtaracak yeni teori ve politik koridorlara dönüştürüyor.
Yüksek verimliliğe sahip olduğu iddia edilen sanayi sistemi aslında tarihin hiçbir döneminde benzerine rastlanmamış bir yeryüzü asalağıdır. Sanayi sisteminin yüksek düzeyde üretkenliği ile zengin olup bolluk içinde bir hayat sürmek isteyen bir silahlı banka soyguncusunun bir bankaya dalarak paraları alıp kaçması arasında hiçbir fark yoktur. - Otto Ulrich
İnsan, kendine bir amaç, bir gaye bulabilmeli. Çünkü bu anlamsız dünyada anlamsız bir yaşam, insanın aldığı her nefesi zehredebilecek potansiyele sahiptir. Ölüm er ya da geç gelecek. Recai gibi oturup ölümün gelmesini beklemenin manası var mı?
‘Berkin küçücük bir çocuktu. Onun ölümünü duyduğumuzda içimizdeki çocuk da öldü. Öfkelendik, bizi öldürenlere kızgınlığımı onu anma mitingini anlatan şiirde yeterince anlatamadım. Öyle, sessiz öfkesini dışa çıkaramamış, yarım kalmış bir şiir o. Ama belki öfke hep yarım kalmalı, tükenmemelidir.’Gazeteci ve edebiyatçı Güray Öz’ün ikinci şiir kitabı “dinleyin, size bir şey söylüyorum” geçen ay Kırmızı Kedi Yayınevi etiketiyle yayımlandı. Öz’den şiirlerinin ve kitabının öyküsünü dinledik.
Değerli İleri Kitap takipçileri, kitapseverler... Haftanın yeni çıkan kitapları arasından sizler için derledik. Beğeneceğinizi umar, keyifli okumalar ve iyi pazarlar dileriz.
İşsizlik, Türkiye ekonomisinin en temel sorunlarından biridir. İşsizliğin ciddi oranda artması, kadınların iş gücüne katılım oranının oldukça düşük olması, genç işsizlik oranın yüksekliği, düşük ücretli, atipik ve enformel çalışma biçimlerinin yaygınlaşması Türkiye iş gücü piyasasındaki temel sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu açıdan işgücü piyasasının yapısı, ekonomiye etkisi ve işsizliğin nasıl tanımlanıp ölçülebileceği her zaman tartışma konusu oluşturmuştur.
Hiç görmemiştik yaşamımızdaki son bir yılı. Hiç böylesi ölümlere tanık olmamıştık. Hiç böylesine evlere hapsedilmemiştik yaşamımız boyunca. İki adım ötedeki dostun evine gidememek, sarılamamak bir başka bedene, diz dize oturamamak, yüz yüze bakamamak, ellerimizi kavuşturamamak… İyi değil.
Fatoş yazma yolculuğundaki ilk adımı masalsı, etkileyici ve gerçek bir dünyaya atıyor. Yaren'in onuncu yılda unutmadığı Adem Amca ne kadar gerçekse Sait Dede'nin iyileştirip bir süre baktığı Lepirdek de o kadar gerçekti benim için. Yazmayı akla düşürmek, yazmak için yüreklendirmek, hikayelere inanmak ve o hikayeleri "görmeyi reddettiklerimiz"de bulmak Kavukçu'nun başarısı. Peki Fatoş... Fatoş ve onlarcası Lepirdeklerin hikayelerini yazmış mıdır sizce?
“Bu limanda görebileceğinin en kötüsünü gördüğünü, hiçbir şeyin o fırtınanın zalimliğiyle boy ölçüşemeyeceğini düşünmüştü. Şimdi anlıyor kötülüğün yalnızca orada suların içinde olduğunu sanmak meğer ne kadar aptalcaymış. Kötülük buradaydı, aralarındaydı, iki bacağının üstünde yürüyor, insan diliyle hükümler veriyordu.”
"Ağaçlı Gül ve Hayal" Berna Durmaz'ın kaleminden çıkıp raflarda yerini alırken sadece çocuklara değil yetişkinlere de sesleniyor: Doğanın sesini duyun, çocuklara inanın ve taşları yerinden oynatın!
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaklaşırken, çocuklar için toplumsal cinsiyet eşitliğini temel alan, bu eşitliğin nasıl mümkün olabileceğini onlara sezdiren ve gösteren kitapları derledik. Keyifli okumalar...
Annie Ernaux; imgeler, fotoğraflar, dönemin gazete ilanları, filmleri, şarkıları ve siyasi gelişmelerinden hareketle toplumun hafızasında yer edinmiş, uçuruma sürüklenmiş bir kuşağın hikâyesini anlatıyor.
Zapt edilip uslandırılmadıkça özgür olanları güvenliğinden etmek ile özgürlüksüz güvenlik sunmak arasında gidip gelen olumsuz küreselleşmemizin, felaketi kaçılmaz hale getirdiği kehanetinde bulunabiliriz. Bu kehanette bulunmadan ve bunu cidden ele almadan insanlık bunun kaçınılabilir kılınacağına dair pek az umut besleyebilir. Acizleştiren korkuya karşı tedavinin vadedici tek başlangıcı, bunun kökenlerine kadar gidilmesi ve bu köklerin sökülmesi işiyle yüzleşilmesidir. Gelecek yüzyıl nihai felaket vakti olabilir. Ya da entelektüellerle şimdi genel olarak insanlık anlamındaki halk arasında yeni bir sözleşmenin görüşülüp hayata geçirilmesinin vakti de olabilir. Umalım ki bu iki gelecek arasındaki tercih hala bize ait olsun.
Sevgili İleri Kitap okurları, kadın yazarlar tarafından kaleme alınan ve kadın kahramanları olan romanlar arasından sizler için derledik. Keyifli okumalar dileriz.
Kadın mücadelesini alanlarda sürdürmek kadar hakkında donanım sahibi olmak da son derece önemlidir. Kadın yazarlar tarafından yazılmış birbirinden önemli 5 kitabı sizlere sunuyoruz. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için oluşturduğumuz bu listenin sizlere katkı olmasını umut ediyoruz. Alanlarda buluşmak dileğiyle, keyifli okumalar...