“Özün tözün nedir senin, hangi maddeden yapılmışsın Ki milyonlarca garip gölge eğiliyor önünde? Shakespeare”
“Ormandan Gece Gelen, insanın unuttuğu doğanın şarkısını bize hatırlatan, kapsamlı, göndermeleri ve açılımları bol olan gerçeküstü öğeleri de barından bir ezgi roman.”
“Bu kitapta derlediğimiz tebliğler 14-15 Aralık 2019’da “Türkiye’nin Yakın Tarihinde Emek, Toplum ve Siyaset, 1980-2002” başlığıyla, bu konuda öncü çalışmalara imza atmış uzun yıllar Petrol-İş sendikası Araştırma ve Eğitim Müdürlüğü görevini yürütmüş İlyas Köstekli’nin anısına düzenlenen dördüncü konferansta sunulmuştur.”
Haftanın yeni çıkan kitapları arasından sizler için derledik. Keyifli okumalar dileriz.
Eşi Madeleine’i ve birçok yoldaşını Nazi toplama kamplarında kaybeden Jean Laffitte, koşullar ne olursa olsun yaşamaya ve direnmeye devam etmenin yollarını; bizzat kendi hikâyelerini anlatıyor okura. İki işkence arası antifaşizm mücadelesine 1 nefer daha örgütleyen komünistlerin, yurtseverlerin zindanlara boyun eğmeyen anısı, umudumuz üstüne umut ekliyor.
Doğadan bu kadar uzaklaştığımız günlerin içinden geçerken, ağaçlar kesilir, ormanlar talan edilirken, çocuklara biyoçeşitliliği anlatmak için ihtiyacımız olan son sığınaklar kitaplar.
Değerli İleri Kitap okurları, haftanın yeni çıkan kitapları arasından sizler için derledik. Keyifli okumalar ve iyi pazarlar dileriz.
“Lenin asla bir siyasal ütopyacı olmadı, aynı zamanda çevresindeki insan malzemesi hakkında da asla bir hayale kapılmadı. Zafere ulaşan proleter devrimin ilk destansı günlerinde, Lenin, “biz” diyordu; “Sosyalizmi, kapitalizm koşullarında yetişen, onun tarafından bozulan ve yozlaştırılan, ama yine onun tarafından mücadele içinde çelikleştirilen insanlarla kuracağız.”
“Yirmi yazarın yirmi makalesinden oluşan kitapta, makaleler Marx'ın eserlerine yalnızca ön okuma olmakla kalmıyor. On yıllar önce kaleme alınan eserlerin sosyalizme dair ne dediklerini, bu deyişlerin günümüz sosyalizm mücadelesine ne kattıklarını günümüz diliyle basitçe anlatıyor.”
“Sen, Ben, Elma Ağacı” savaşın ve göçün acımasız tarafından karmaşık sayılara uzanan bir yolculuğu sıcacık bir dostlukla buluşturuyor. Elma Ağacı’nın dalları sınırların ötesinden çocukların ellerine dokunuyor…
Değerli İleri Kitap okurları, haftanın yeni çıkan kitapları arasından birbirinden ilginç ve okunması gereken altı kitabı sizler için derledik. Keyifli okumalar ve iyi pazarlar dileriz.
Roman, yakın zamanlarda iki ayrı çoban tarafından bulunan, biri erkek biri kız iki çocuğun birlikte büyüyüp çoban oluşlarını ve yaşamlarını konu alıyor. Bölümler ilerledikçe Ege’de yaşayan halkın gelenek, töre, dinî inanış ve doğal yaşamının da harmanlandığı zamanının ötesinde bir aşk anlatısına dönüşüyor.
Küçük burjuvaların seyahat ettiği bir tramvayda, birine “Bolşevik” diye bağırmak; o kişinin devrimci, hırsız, katil yahut alt tabakadan biri olması demektir. Bolşevik düşmandır; sırf bir zengine dil uzattı diye Bolşevik etiketi yiyen bizim yoksul, devletçi Andreas da düşmandır haliyle.
Ölümcül bir hastalığa yakalandığını öğrendikten sonra; yaşadığı hayatı, iş dünyasını, eşi ve ailesi ile ilişkilerini sorgulayıcı bir tarzda ve gelgitli ruh haliyle inceleyen bir Rus yargı mensubunun ölüm karşısındaki tavrı, çektiği acılar ve ölüme gidiş sürecini büyük bir titizlikle irdeleyen Tolstoy sadece o dönemin Rusya’sındaki toplumsal hayatı değil günümüze dair insan ilişkileri üzerine de çok şeyler söylüyor bu kısa ama yoğun romanında.
Çoğu zaman küçük ayrıntıları görmezden geliriz. Çünkü; küçük ayrıntılar fark edilmek için değildir. Ayrıntılar; keşfedilmeyi bekler.
Gündelik tartışmaların hayhuyundan ve çoğu zaman gündeme damgasını vuran “sansasyonel gelişmelerden” nefes almak güçleşiyor. Böyle zamanlarda kimi kuramsal göndermeleri de olan tartışmalar yürütmek hepten günah gibi algılanmaya, entelektüel lakırdı sayılmaya yazgılı sayılıyor. Ne ki tarihin ana hattı üzerine düşünmek, biraz geri perdeden bakıp, sıcaklığı ile kendini dayatana serin nefesler üflemek anlamını korumaya devam ediyor.
“Milliyetçilik, etnisiteyi halkla ilişkilendirmekte kalmaz, halkla iktidar arasında da bağ kurar. Ama eğer milliyetçilik bir siyasal meşruiyet ilkesi olarak entnisitenin temelini oluşturuyorsa, eğer milliyetçi mücadele sürecinde haklar ve iktidar arasında kavramsal bir ilişki oluşmasına hizmet ediyorsa, buradan, bu sürecin sonucunun da milliyetçilik tarafından belirlenmek zorunda olduğu ortaya çıkar.”
Sevgili İleri Kitap takipçileri ve kitap okurları, haftanın yeni çıkan kitapları arasından sizler için derledik. Keyifli okumalar ve iyi pazarlar dileriz.
“Kadınların işgücü piyasasındaki konumlarını belirleyen şey, geldikleri ve bulundukları ülkelerin ekonomik, siyasal ve sosyal-kültürel yapıları, bir diğer deyişle kapitalist ve ataerkil toplum yapılarıdır. Kadınların işgücüne katılmalarının önündeki engeller, katıldıkları zaman da cinsiyet ve etnisite temelinde yaşadıkları ayrımcılık kapitalizmin, ataerkinin ve ırkçılığın karşılıklı etkileşimiyle belirlenmektedir.”