"O yüzden unuttuk dediğiniz yerden başlayacağım. Unutmanın bedelini ödeyecek unutanlar. Cezaların en şiddetlisiyle ödüllendirilecek saygısızlık yapanlar, kalbi yerinden çıkarılacak beni kalbinden çıkaranların, yüzlerinin derisi yüzülecek benden yüz çevirenlerin.”
Proletaryanın Büyülü Kutusu, TİP sözcülerinin altı seçim için yaptıkları efsanevi radyo konuşmalarının metinlerini içermekle kalmıyor. Mehmet Ali Aybar'dan Yaşar Kemal'e, Kemal Türkler'den Can Yücel'e, Rıza Kuas'tan Hamdoş'a, Tarık Ziya Ekinci'den Çetin Altan'a TİP'in çok etkili hatiplerinin radyoda yaptığı konuşmaların ses kayıtlarını da içinde barındırıyor. Bu tarihî konuşmalar karekodlar aracılığıyla dinlenebiliyor.
Bir düşün içeriğini oluşturan tüm malzeme, Düşlerin Yorumu’nda Freud’un dediği gibi bir biçimde yaşantıdan türetiliyorsa, düş içinde yeniden üretiliyor ya da anımsanıyorsa ve aynı şekilde bir düş bir isteğin doyurulmasıysa, kimi düşsel ânlar karakterlerin arzulayıp eyleyemediklerine karşı bir savunma mekanizması olarak yorumlanabileceğini de düşündürüyor.
“Sen de bazen çok küçük olduğunu düşünüyor musun? Acele etme. Onu bir de ayağına tırmanan minik tırtıla soralım bakalım.”
Sevgili İleri Kitap takipçileri, haftanın yeni çıkan kitapları arasından sizlere özel bir seçki hazırladık. Keyifli okumalar ve iyi pazarlar dileriz.
Vahdet Mesut Ayan ile Yordam Kitap’ın başlattığı ‟Gençlerle Baş Başa” dizisinin 7.kitabı olan ‟Habercilik ve Medya” kitabı üzerine söyleştik.
Ortada olmayı, ortadan yazmayı pek istemeyenlerden Halil Cibran. O, tıpkı kendi öz yaşam öyküsünde yer aldığı gibi dünyanın bir ucundan ötekine; Lübnan’dan Boston’a; Arapça yazılan kitaplardan İngilizce’ye ve en önemlisi yaşamdan ölüme… İki uç arasında gidip geliyor hep. Ancak hiç ortasında yer almadan yazmanın…
Diyalektik, durmaksızın değişmekte ve etkileşmekte olan bir dünyayı kavramada karşılaşılan güçlüğü, herhangi bir şeye ilişkin anlayışımızı hem onun o hale gelmesini sağlayan süreci hem de içinde yer aldığı daha geniş etkileşimsel bağlamı o şeyin oluşunun yönleri olarak kapsayacak biçimde genişleterek çözmeye yönelik bir girişimdir. Diyalektik, bir tarihe sahip ve dışsal bağlantılara sahip bir şey olarak genel geçer “şey” anlayışının yerine, onun tarihini ve olası geleceklerini içeren süreç anlayışını ve diğer ilişkilerle olan bağlarını onun oluşunun bir parçası olarak içeren “ilişki” anlayışını koruyarak gerçeklik konusundaki düşüncemizi yeniden yapılandırır.
Haftanın yeni çıkan kitapları arasından sizler için derledik, keyifli okumalar ve iyi pazarlar dileriz.
Değerli İleri Kitap okurları, haftanın yeni çıkan kitapları arasından birbirinden ilginç ve okunması gereken altı kitabı sizler için derledik. Keyifli okumalar ve iyi pazarlar dileriz.
Friedrich Schiller, derin ve içten bir söylem havası tutturarak okuruna kahramanlarının yaşamında görünmez bir yer veriyor. Beş öyküden oluşan seçkide, insan psikolojisinin derin analizinin yapılacağını imliyor.
Sevgili İleri Kitap okurları, haftanın yeni çıkan kitapları arasından sizlere özel bir derleme hazırladık. Beğeneceğinizi umuyor, keyifli okumalar ve iyi pazarlar diliyoruz.
Rejim yanlısı çeteler Hoy, Kirmanşah ve Hemdan gibi şehirlerde öğrencilere, öğretmenlere, çarşılardaki dükkanlara ve camilere saldırıyordu. Bu saldırıların amacı rejim muhaliflerini sindirip susturmaktı. Fakat sonuç bundan ziyade rejime duyulan güvensizliğin daha da artması ve ülkedeki kanunsuzluğunun ve Şah’ın kontrolü kaybettiği gerçeğinin iyice belirginleşmesi oldu. Bu saldırılar muhalefeti sindirmek yerine birçok durumda halkı kendi öz savunmasını örgütlemeye sevk ediyor, yeni bir rejim karşıtı şiddet dalgasını kışkırtıyordu.
“İşin sonu düşüncesinin ve teknolojik imkanların yansıdığı bir gelecek tasavvurunun zengin teorik bir geçmişi vardır. İlk Sanayi Devrimi’nden itibaren her teknolojik gelişim dalgası, insanları zorunluluk yüzünden çalışmaktan kurtaracak bir potansiyel olarak görülerek işin sonu tartışmalarını canlandırmıştır.”
Yaşam mücadelesinin zorlu yolculuğunda sevginin ve güvenin kapılarını açmak yaşamın bizleri saran tarafı. Ve elbette canlıların yavruları; en çok onların şefkati sarmalıyor yaşamı...
Bir çağ yangını sürüyor: Pandemi, yoksulluk, savaş… Sahi, sonu “şimdilik” gelmeyen kapitalizm ve onun dünya halklarını sürüklediği girdabı düşünürken iyimser olmak ve dahası, iyimser kalmak mümkün mü?
Haftanın yeni çıkan kitapları arasından sizler için derledik, keyifli okumalar dileriz.
Hayatta kalıp ülkelerinden ayrılanların yaşadıklarını göçmeden önce, göçerken ve göçtükten sonra diye ayırmak yerinde olacaktır. Bir resimli çocuk kitabının bu ayrımı renklerle ortaya çıkarması, şiddet pornografisini tercih etmemiş olmaması, yarattığı karakter ve ülke isimlerinin anonimliğinin yanında yaratıcı bir hikayeyle zorlu bir konuyu anlatması; bütün mümkünlüklerin buluşma noktası gibi.
“Ve bugün, anayasayı ihlal eden herkes, -Kralın ve ülkenin birbirinden ayrılmaz selameti için anayasayı ve devletin diğer yasalarını sadakatle gözeteceğine yemin edenler, bireyin özgürlüğünü her gün kıyım kıyım kıyanlar- özgürlüğün ilerleyişini, hukukun üstünlüğünü, 'vatandaş'ın egemenliğini kutluyorlar. Ama bu dehşet verici fars fazla uzun sürmeyecek çünkü “vatandaşlar”ın yerini 'yoldaşlar' alacak, bireysel özgürlüğün yerini toplumsal özgürlük alacak; kargaşanın yerini örgütlenme alacak, yalan ve ihanet devletinin yerini dayanışmanın ve emeğin sosyal devleti alacak."