Değerli okurlar, geçtiğimiz hafta raflarda yerini alan kitaplar arasında sizler için özel olarak bir derleme yaptık. Beğeneceğinizi umuyor, keyifli okumalar ve iyi pazarlar diliyoruz.
Ortaçağ ve Rönesans Avrupası’nın en büyük kıyımlarından olan cadı avlarının ve kadın düşmanlığının 21. yy’da devamı niteliğinde ki toplumsal baskıyı anlatır Bugünün Cadıları. Ve ataerkinin çeşitli şekillerde yeniden yarattığı engizisyona karşı mücadele etmeye devam eden cadıların torunlarını..
Üzerinde yaşanabilir bir ütopya kurmak için imparatorluğun o ideolojik deli saçmasını ters yüz etmek ve duygusallıktan uzak ama saygı da kusur etmeyerek, karaçalınmış ve leke sürülmüş kültürleri yeniden ziyaret etmek şarttır. ‘ Ütopya’ daha iyiye ulaşmanın siyasal tahayyülüdür.
Karanlığın hiç bilmediğimiz tarafları vardır. Tıpkı kendimizin bilmediğimiz tarafları olduğu gibi. Ve korku, bir mumun ışığında, olağanca inadıyla- üstelik tam da zıt olanıyla- birbirimize sarılmanın en aydınlık anını yaratabilir.
Sevgili İleri Kitap takipçileri ve kitapseverler, geçtiğimiz haftalarda yayın hayatına kazandırılan kitaplar arasından sizler için özel bir derleme gerçekleştirdik. Beğeneceğinizi umuyor, keyifli okumalar diliyoruz.
Çocuklar için duyguları fark etmek, tanımak ve anlamlandırmak oldukça karışık ve zaman zaman onları ifade etmek bir hayli zor. Mutlu bir anın gözyaşları ya da ciddi bir anda tutamadığımız kahkahalarımız ise hayatımızın bir parçası. Duygularımız, gözyaşları ve kahkahalarımız üzerine...
Marx’a dair eleştirilerinin eleştirisi bir yana kitapları, “bugün kapitalist toplumun durumu” ve “teknolojik gelişmeler” başlıklarında sınıf siyaseti yapanlar için önemli bir beslenme kaynağı oluşturuyor. Mason’un sadece gelecekteki dünya hayali yerine mevcut dünya incelemesine bakmak bile bize birçok şey kazandıracaktır.
“Her ne kadar birbirlerinden farklı görünseler de bu insan çeşitliliğini fukaralık birleştiriyor, yazarın deyimiyle haksızlık, hepsini eşit hedef aldığından adalete dönüşüyor.”
“Öyle görünüyor ki, özgürlüğe tutkun bir yüreğin sizin nezdinizde tüfeklerinizden çıkacak kurşunlardan başka bir şeye hakkı yok, eh öyleyse ben de payıma düşeni istiyorum sizden. Haydi ama, yaşamama izin vermeyin, pişman olabilirsiniz sonra, çünkü size karşı intikam çığlıkları atmaktan hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim” diyor mahkemede Louise Michel… Başı dik.Paris Komünü’nün genç militanı -Louise- Louise Demahis Michel.
Sevgili kitapseverler, İleri Kitap olarak haftanın yeni çıkan kitaplarından sizler için derledik. Beğeneceğinizi umuyor, keyifli okumalar diliyoruz.
Bilimin kapıları bizleri uçsuz bucaksız bir yolculuğa sürüklerken, yollarımız dünyanın öbür ucundaki kişilerle Olmaz İşler Tuhafiyesi’nde kesişebilir… Bir uykunun derinlikleri bize bir geleceğin kapılarını açabilir. Ve yediğimiz goller, bir çukurdan çıkıp insanlara ve yaşama sımsıkı sarılmanın öyküsünü yazabilir…
Hofmiller, o günlerde başlayan ikinci dünya savaşına katılmak için cepheye gider. Üstün başarılar elde eder. Ancak bu başarıları onu mutlu etmez çünkü vicdan hatırlattıkça hiçbir zaman unutamayacağı bir suçu vardır.
Sevgili kitapseverler ve İleri kitap okurları, geçtiğimiz haftalarda yayın hayatına giriş yapan kitaplar arasında sizler için özenle derlediklerimizi paylaşıyoruz. Keyifli okumalar ve iyi pazarlar dileriz.
"Bugün Adelet Ağaoğlu’nu kaybettik… Toplumsal gerçekçi edebiyata katkıları ya da döneminin toplumsal gerçekçiliğini eleştirerek daha farklı bir toplumsal gerçekçilik anlayışı yaratma çabası uzun uzadıya konuşulabilir, tartışılabilir. İktisatçı-yazar Mustafa Sönmez’in de dediği gibi bir dönem sol liberallerce istismar edilişine engel olamadı belki ama biz onu şimdi Seyfi Bey ile uğurluyoruz. 'Öyle olsun. Olmayıp da ne olsun… Ötede yapılar arasında arta kalmış ağacın dallarında kızıllanmaya' başlasın, ışıklar içinde uyusun..."
“Sayfalarında aynı sokaklardan geçtiğimiz, aynı mekanlarda sırt sırta sandalyelerde oturduğumuz, hatta belki ayaküstü laflayıp da hikayelerini bilme fırsatını hiç bulamadığımız insanların kendileriyle, dostluklarıyla, aşklarıyla ve geçmişin ulaşılmazlığında kalan anılarıyla yaşadıkları bilindik iç hesaplaşmaları bulduğumuz eser, yoğun duygu geçişlerini edebi dilin gücünden gelen bir sükunetle bizlere aktarıyor.”
Çoğu fikir insanlara tuhaf gelir. Özellikle çocukların fikirleri. Fakat dünyayı değiştiren ve değiştirecek olanların ise o “tuhaf” fikirlerden geçtiğini biliyoruz… Peki ya çocuklar? Onlar “tuhaf” bir fikirle karşılaştığında ne yaparlar? Üstelik ilk defa karşılaşıyorlarsa… Peki ya gerçekten, “Bir fikirle ne yaparsın?”
Her ütopya, kendi çağının toplumsal koşullarının bir eleştirisi niteliğindedir. Ütopik bir roman olarak Altın Çağ’ın temel eleştirisi 21.yüzyıla damgasını vuran sahiplenme, sahip olduğunu sergileme ihtiyacı ve insanın bitmeyen anlam arayışı…
Ekim Devrimi ile buzu kıran ve insanlığın aydınlık bir yarına doğru büyük adımını atanların önderi Lenin’i bu defa eşi, sırdaşı ve yoldaşı Krupskaya’nın gözünden yaşıyoruz.
Roman, öykü, deneme ve makaleleri ile tanınan gazeteci- yazar Ahmet Tulgar’ın son kitabı Bakışın Ritmi, geçtiğimiz günlerde İletişim Yayınları tarafından yayımlandı. İçerisinde popüler, siyasi birçok insana ve konuya dair metinlerin yer aldığı Bakışın Ritmi’nin, -henüz yeni yayımlanmış olmasına rağmen- portre türünde özgün ve önemli bir üretim olacağı muhakkak.Sevgili Ahmet Tulgar’la Bakışın Ritmi ve portre yazarlığına dair söyleştik.