Teorinin sonu mu?



03-12-2019 00:03


Metin Çulhaoğlu

20. yüzyıl kapanırken pek çok ÅŸeyin “sonunun” getirildiÄŸine tanık olduk.

Bunların arasında tarihin ve ideolojilerin sonunu ilan eden görüÅŸler bir dönem etkili oldu. Ama baÅŸkaları da vardı: ModernliÄŸin sonu, meta-anlatıların sonu, ulus devletin sonu, vb. Kısacası, zamanında yaÅŸadığımız, belki de “alıştığımız” pek çok ÅŸeyin sonu gelmiÅŸti…

Yazının amacı baÅŸka olduÄŸundan bu “sonları” tek tek ele alıp deÄŸerlendirmeyeceÄŸiz. Aralarından en az ciddiye alınması gereken ikisine kısaca deÄŸinip geçeceÄŸiz:

İdeolojilerin sonu” tespitinin doÄŸrudan kendisi aşırı ideoloji yüklüydü. Bunun ilanı ise, iÅŸine devam etmeye kararlı bir seri katilin “cinayetlerinin sonunu” ilan etmesinden pek farklı deÄŸildi. “Tarihin sonu” tespiti hakkında ise fazla söze sanırız gerek yoktur. Çünkü bu tezi ileri süren kiÅŸinin kendisi yanıldığını kabul etmiÅŸtir ve bizi de son 30 yıldır yaÅŸananlara baÅŸka bir ad arama külfetinden kurtarmıştır. 

Bizim gündemimiz ise teoriyle ilgili; bu hengâmede teoriye ne oldu?

Yoksa diÄŸerlerinde olmasa bile teoride bir ölümden, bir tür sonlanmadan söz edilebilir mi?

***

“Teori” denilince neyi anlamak gerekir?

Marksist dünya görüÅŸüne sahip olanlar açısından bu sorunun belirli düzeylere göre yanıtlanması gerekir.

Birinci düzey: En genel anlamda maddi gerçeklerin ve yaÅŸanan süreçlerin olanca çeÅŸitliliÄŸinden hareketle (ve bu çeÅŸitliliÄŸe raÄŸmen) bir ana dinamik ve doÄŸrultu bulup çıkarmak…

Örnek vermek gerekirse Marx ve Engels 19. yüzyıl kapitalizmine böyle yaklaÅŸmış ve belirli bir sonuca ulaÅŸmıştır.

Lenin, kapitalizmin 20. yüzyıl baÅŸlarındaki evresine, emperyalizme böyle yaklaÅŸmış ve bir sonuca ulaÅŸmıştır.

İkinci düzey:YaÅŸanmakta olan bir dönemin özel gerçeklerine, durumlarına, kurumlarına ve oluÅŸumlarına iliÅŸkin,tarihsel boyutu da hesaba katan, belirli bir özgüllükle sınırlı kalmayan bütünlüklü çözümlemeler…

Bu kez geçmiÅŸe dönmeden güncel duruma bakarsak böyle teoriler vardır. ÖrneÄŸin, kapitalist sistemin bugünkü krizine iliÅŸkin deÄŸerlendirmeler, devletin ve kamusal alanın “dönüÅŸümü”, sınıf hareketinin dünya ölçeÄŸindeki sorunları, otoriter, neo-faÅŸist rejimlerle ilgili tespitler, vb. önemli teorik boyutlar taşımaktadır.

Üçüncü düzey: Burada, Marksist dünya görüÅŸünün, baÅŸta özne-nesnellik diyalektiÄŸi olmak üzere kendi iç reorganizasyonuyla ilgili teorik yaklaşımlar söz konusudur. Bizce, Lukacs, Gramsci ve Althusser bu alanın son halkalarıdır ve içe dönük reorganizasyonun bundan böyle getireceÄŸi fazla ÅŸey kalmamıştır…

Dördüncü düzey: Belirli bir ülke atıflı, o ülkenin kendi dinamiklerinden hareketle geliÅŸtirilebilecek “özgül baÄŸlamlı devrim teorisi”… 

***

O zaman, “teorinin sonu” konusuna bu dört düzeyden hareketle yaklaşılabilir:

Birinci düzey: Bu düzeyde, bildiÄŸimiz “izm”lere bir yenisinin daha eklenmesi mümkündür. Ancak, bunun için erkendir ve maddi gerçek birikimi henüz yeterli olgunlukta deÄŸildir. Sonra, 21. yüzyıl sosyalizmi adına ne denirse denilsin, bunlar Marksizm ve Leninizm ufku içinde kalacaktır ve yeni bir “izm” yeni bir devrim gerçekleÅŸmeden mümkün görünmemektedir.  

İkinci düzey: Bu düzeyde teorinin sonu hiç ama hiç gelmez; teorik üretim sürecek, zenginlik de kazanacaktır. Ne var ki bu düzeydeki üretim fazlaca parçalı durmaktadır, parçalar arasındaki mesafeler açıktır ve siyasetle baÄŸlantı da çok dolaylıdır.

Üçüncü düzey: Bu düzeyde teorinin gerçekten sonuna gelinmiÅŸtir ve zaman zaman gerekli olan polemikler dışında daha ötesini kurcalamanın fazla anlamı da getirisi de olmayacaktır.

Dördüncü düzey: Çabalar, yaklaşımlar, yoklamalar, vb. olacaktır; ama ülke özelinde ciddi bir sınıf hareketi ve kitlesel kabarma yaÅŸanmadan sonuca (özgül baÄŸlamlı devrim teorisi) ulaşılamayacaktır.

***

Yazının başında deÄŸinilen ve “sonunun getirildiÄŸi” söylenen ÅŸeylerin hepsi aslında sonlanmayıp yeni bir evreye ulaÅŸmıştır.

Düzeylerden hareketle söylenebilecek olan ise ÅŸudur: Üçüncü düzey dışında diÄŸer düzeylerde teorinin “sonuna” gelinmemiÅŸtir; ama dünya ölçeÄŸinde güçlü bir sınıf hareketi devreye girmediÄŸi ya da sınıf hareketi en azından belirli ülkelerde yeniden canlanmadığı sürece üç düzeydeki teorik çalışmalar belirli bir bütünlüÄŸe ulaÅŸmadan birikip duracaktır.  

“Kötü” ya da “olumsuz” bir durumdan söz etmiyoruz.

Ne kadar süreceÄŸi bilinmez, ama bir süre böyle gidecektir.

Daha ötesi ise “geleceÄŸi zaman” zaten haber verir…