Biz anlamıyoruz, anlayanlara selam olsun

Güncel siyasete ilişkin kimi incelikleri anlamıyor olabiliriz; bu yöndeki eleştirilere açığız.

Olay, herkesin bildiği gibi şu: Anayasa Mahkemesi (AYM) üyesi Engin Yıldırım mahkemeyi kastederek “ışıklar yanıyor” paylaşımında bulunuyor ve ardından kıyamet kopuyor.

Rejim ve sözcüleri zaten hazırda bekliyor; ama muhalefet de bu paylaşımı kınama furyasına katılıyor. Neymiş: Bir zamanlar “Genelkurmay’ın ışıkları yanıyor” denirmiş ve bu da darbe iması ya da mesajı anlamı taşırmış…

Engin Yıldırım’ın paylaşımından böyle bir anlam çıkarılması rejim açısından normal sayılabilir; ancak, muhalefettekilerin de “Evet, o anlam çıkar” kabulünde anlaşılacak ve hak verilecek bir yan pek göremiyoruz. Yıldırım’ın paylaşımı yersiz ve zamansız bulunabilir; ancak paylaşımın “darbe” ile ilişkilendirilmesi ve böyle eleştirilmesi, AKP ideologlarının ve liberallerin artık bıkkınlık veren beylik söylemlerinin karşı tarafta da kabul gördüğünün net bir işaretidir.

***

Bu hengamede asıl dikkat çeken nokta ise şu: Sanki bugün Türkiye’de mevcut rejim ile muhalefet arasında hukuk sınırları içinde kalma, hukuka uygun hareket etme, yasalara bağlılık vb. açısından çok hassas bir denge varmış, sanki rejim de bu hususlara dikkat etmeye çalışıyormuş gibi taraflardan birinin yanlış bir hareketi dengeyi diğer taraf lehine bozuyor, böylece bir çuval incir berbat oluyor…

İşte, siyasetin inceliklerinden pek anlamadığımızdan olsa gerek, böyle bir “durum tespiti” de bize gerçekçi görünmüyor. Düşünün: 6 yıl önce kapanan bir dava hiçbir hukuksal temel olmadan yeniden açılıyor, HDP’nin belediye başkanları görevden alınıp yerlerine kayyım atanıyor, insanlar saçma sapan iddialarla hapiste tutuluyor, mahkûm ediliyor, bir yerel mahkeme AYM’nin kararına uymuyor ve bütün bunlara rağmen bozulmayan dengeler bir AYM üyesinin paylaşımı nedeniyle bozuluveriyor!...

Öyle herkesin hemen sokağa dökülmesini falan öneriyor değiliz; ancak zarlar böylesine hileliyken karşı tarafa caydırıcı bir güç göstermeden salt hukuk metinleri ve yasallık ısrarlarıyla sınırlı bir “mücadelenin” fazla getirisi olabileceğini de sanmıyoruz.

Siyasetin inceliklerinden anlamama eleştirisine hazır olduğumuzu söylemiştik. İsteyen buna, bugünkü durumda bile hukukun sağlayacağı büyük imkanları bir türlü idrak edememe eleştirisini de ekleyebilir. 

Ne yapalım; biz de böyleyiz işte…

***

Yukarıda söylenenlerin bir bakıma “mikro” ölçekteki yansımasını son Türk Tabipleri Birliği (TTB) seçimlerinde görmek mümkündür.  

İnsanlar, özellikle hekim camiasına mensup kimileri bu kuruluşun Merkez Konseyi Başkanlığına Şebnem Korur Fincancı’nın getirilmiş olmasını şu ya da bu yönden uygun bulmayabilir, eleştirebilir.

Gelgelelim, burada da öyle bir hava yaratılıyor ki sanki bu tercih olmasaydı bugünkü rejim TTB’ye halisane niyetlerle yaklaşıp bu örgütü kendi haline bırakacak, birtakım girişimlerde hiç bulunmayacaktı…

İşte, Fincancı tercihiyle bir çuval incir gene berbat olmuş, rejimin eline koz verilmişti…

Demek, az önceki örnekte olduğu gibi meğer burada da rejimin TTB’ye ilişkin olarak hukuk sınırları içinde kalma zorunluluğu ile TTB’nin çeşitli alanlardaki faaliyetleri ve açıklamaları arasında nazik bir denge varmış ve bu denge Fincancı ile birlikte bozuluvermiş!

Yani daha 2013 Gezi Direnişi sırasında ön plana çıkıp sonra “savaş bir halk sağlığı sorunudur” tutuklamalarıyla devam eden ve en son Devlet Bahçeli’nin salvolarıyla doruk noktasına çıkan TTB düşmanlığı göğüslenip belirli sınırlarda tutulabilirken Fincancı’nın seçilmesi bardağı taşıran damla olmuş…

Bunu da bir türlü anlayamıyoruz.

***  

Dedik ya, bu işlerden pek anlamıyoruz herhalde.

Ama anlayanlara saygıda kusur edecek de değiliz.

Sosyal medya paylaşımlarında darbe çağrışımlarına, HDP’nin başına gelenlerde ve TTB seçimlerinde terör örgütü bağlantılarına, Osman Kavala olayında Soros irtibatına, Can Dündar’a yönelik yargı kararlarında dış odak paralelliğine, Ayasofya meselesinde mütedeyyin kesim düşmanlığına, Doğu Akdeniz-Ege gerilimlerinde vatansızlık eğilimlerine en küçük bir alan bile bırakmayacak ustalıkta siyaset yapabilenlere selam olsun!