Sevgili İleri Kitap okurları, bu hafta da sizler için yeni çıkan kitaplardan derleme hazırladık. Beğeneceğinizi umar, keyifli okumalar ve iyi pazarlar dileriz.
Kadın ve Sosyalizm kendi döneminde yazılan diğer kitaplarla kıyaslandığında kadının kurtuluşunu, insanlığın kurtuluşuna giden yolda en önemli adım olarak nitelendirmesi ve ataerkil düzende kadın sorununu çarpıcı bir biçimde ele alması nedenleriyle diğer yapıtların arasından hızla sıyrılmıştır. Bu nedenle Kadın ve Sosyalizm’in -bugün hala- kadın özgürleşme mücadelesinde neredeyse bir klasik olarak kabul ediliyor olması abartı değildir.
“Hikâyemiz heyecan verici ve beklenmedik şeylerin olduğu bir tarzda değil. Dost’u okunabilir ve bence tekrar tekrar okunabilir yapan da tam olarak bu. Dost bir yas kitabı, bir aşk kitabı, gidenin ardından hayatta kalma rehberi ve bir edebiyat deryası.”
Ina’nın resim yeteneğini tüm kabileye kabul ettirmesi mümkün olacak mıydı? Ya Gob ile ilişkileri? Yoksa Gob’un yaşadığı pişmanlıklar başka bir şeyin öncüsü olmalarını mı sağlayacaktı? Tüm bunlar için kitabın sayfalarına davetlisiniz.
Dünyada ve Türkiye’de toplumcu düşünceye katkıda bulunan klasik yapıtlarla birlikte özgün çalışmaları da okurlarla buluşturan Yordam Kitap, 2020 yayın programını açıkladı.
Sevgili İleri Kitap okurları, haftanın yeni çıkan kitaplarından sizler için derledik. Keyifli okumalar dileriz.
Rengi ve zevkleri farklı bir gergedan ile bir çocuk arasında gelişen dostluk kafamızda kodladığımız ‘'gerçeklere'’ bir ışık tutuyor. Yakındayken uzakta olma durumunu sorgulatıyor. Yan yana olmanın birbirini anlamak olmadığını bir çocuk ve onun düşleri üzerinden anlatıyor.
İdealizmle bezenmiş, nesnel/bilimsel olarak addedilen ve siyasetsizleştirilmiş bir sosyoloji.. bu düşüncenin hangi sınıfın çıkarına olduğu, ne kadar siyasi olduğunu da yanında getiriyor.
Neoliberalizm bizlere “distopyası olmayan” fakat ütopyalar kurmamıza da izin vermeyen, üretimin devamı için tüm duygu hallerinin hiç edilip sürekli mutluluk ve heyecan talep edem bir toplum modeli tarifliyor. Belki de bu nedenledir ki acı çeken toplumlar; acıyı duyumsamakta ve buraya cevap üretmekte narkoz etkisinde kalmış bir şekilde atıl kalıyor.
“Doğumlar da en az yaşamlar kadar gizemlidir. Özellikle yeni bir hayata gözlerimizi açtığımız günün hikayesi… Peki o doğduğumuz gün sadece rakamlardan oluşan bir tarih değilse? Tarihlerin içinde çok fazla öykü var, doğduğumuz günün içinde de…”
“Kitap boyunca belleği tarihten ayrı bir kavram olarak kanıtlama girişimlerini sürdüren Traverso, bellek ile tarihin doğrudan birbiriyle çatışan iki olgu olmadığı uyarısını ise yapmayı eksik etmiyor. “Tarihle belleğin etkileşimi daha ziyade bir gerilim alanı yaratır ve tarih tam da bu alanın içinde yazılır.” diyerek aslında “tarihsel bilinç” diye adlandırılan olgunun oluşumuna dair bir formülasyonu da yapmış oluyor kitapta.”
Kitabı okurken yazarın temelde iki soru üzerinden ilerlediğini görüyoruz: Kürt sinemasını Kürt sineması yapan şey ne? Kürt sinemasının icracısı yönetmenlerin ortaklıkları nelerdir? Bu sorunun yanıtını da dört ayrı ülkeden (Türkiye, İran, Irak, Suriye) Kürt yönetmenlerin Kürtleri anlattıkları filmlerdeki ortak anlatının ve estetik anlayışın izini sürerek buluyor. Sert, genel itibariyle sinemayı ve özelde Kürt Sinemasını anlatırken tarihsel meselelere ve politik etkenlere de değinerek bunların sinema ile bağlantısını kuruyor.
Oyuncak bebekler bazen sadece birer oyuncak değildir. Bazen sihirli olabilir hatta sizi hayal bile edemeyeceğiniz yerlere götürebilir. Bir antikacı dükkanında yolları kesişen Teo’nun ve sihirli oyuncak bebeğin hikayesi…
Sevgili İleri Kitap okurları, bu hafta da sizler için yeni çıkan kitaplardan derledik. Beğeneceğinizi umuyor, keyifli okumalar ve iyi pazarlar diliyoruz.
Bu kitap, otizmli çocuklar hakkında bilinmeyen birçok konuya açıklık getiriyor. Özellikle öğrenme güçlüğü olan çocuklara, kardeşlerine, arkadaşlarına ve yakınlarına okutulması gereken kitap, bir rehber niteliğinde. Bilgilendirirken farklılıklarımızın hayatımıza yaptığı katkıları ve öğreticiliği vurguluyor.