Bugün siyasal iktidarın zaptını ve sosyalist devrimi düşleyen herkes bir şekilde bu 12 mührü bünyesinde barındırıyor. Dolayısıyla bu 12 mühür Türkiye Sosyalist Hareketi'nin geleneğini temsil ediyor ve hala bizim en büyük beslenme kaynağımızı oluşturuyor.
Roman boyunca karakterlerin sürekli bir denetleme, gözetleme altında tutulduğu gerçekliğinden bahsedilebilir. Mahallenin başına park eden beyaz araçtan mahalleyi izleyen ve kendi oto-iktidar alanlarını yaratan “kötüler” bir yana, meydanda yapılan bir basın açıklamasını karşı kaldırımdan izlediği için polis tarafından göz hapsine alınan ana karakterin yaşadığı panik, aslında “iyilerin” savunmasızlığını ve yalnızlığını da gözler önüne seriyor. Yazar Mehtap Ceyran, kendi iktidar alanlarını yaratan kötülerin, romanın “iyilerini” nasıl abluka altına aldığını derinden hissettiriyor.
Sevgili İleri Kitap okurları, bu hafta da sizlere yeni çıkan kitaplar arasında beğeneceğinizi umduğunuz kitaplar derledik. Keyifli okumalar ve iyi pazarlar dileriz.
Paulo Freire, özgürlüğümüze ve otoriteye bir pedagogun evinin penceresinden bakıyor ve sokakta gördüklerini, yaşayıp deneyimlediklerini aktarıyor. Özgürlüğün Pedagojisi; insan etiğine, uygarlığa ve umuda yazılmış incelikli bir eleştiri ve kılavuz: Ebedi arayıcıların, umudunu bulma kılavuzu.
Birbirlerine yardım ederek zorlukların üstesinden gelen bu iki arkadaş, yetişkinlere bir hayat dersi veriyor adeta. Çünkü büyüklerin dünyasında yer alan ve bakış açısına sinen ayrımcılığa çocukların dünyasında yer yok. Onlar tüm farklılıklarıyla hayata çalınan bir renk.
Sevgili İleri Kitap okurları, sizler için haftanın yeni çıkan kitaplarından derledik. Keyifli okumalar dileriz.
Farklı ve özel olmak çoğu zaman zordur. Peki ya hep birlikte bir şeyleri değiştirebiliyorsak? “Minik Balina”, hayallere sarılan bir yolculuk; aynı zamanda birbirine sarılan ve iç içe geçen yaşamların, kendini bulmanın öyküsü.
Kuşkusuz 1994’le bugün arasında değişmeyen tek şey devlet erkânının beyanları değildir. Yıllar önce DEP’li milletvekili Orhan Doğan’ın gözaltı esnasında başını eğmek isteyenlerin, neredeyse aynısını, gözaltı esnasında HDP’li milletvekili İdris Baluken’e de yapmaya kalkışması ve her iki vekilin bu baş eğmeye gösterdiği direnç de direnenlerin “inadının” değişmediğinin en açık kanıtı olsa gerek. Görünen o ki dünden bugüne başlarını eğmek isteyene karşı inatla direnen Kürt siyasetçiler, düşmana gölgelerini bile ezdirmemekte kararlı.
Dedektif olmak her çocuğun hayalidir. Uykucu ve garip ortakla biraz zor olsa da sonuçta dedektifler zor işler peşindedirler! Sımsıcak bir dostluğun kahkahalarla buluşmasının öyküsü “Berk ve Çıp Çıp Dedektif Oldu”, meraklı ve sevgi dolu bütün çocuklarımız için…
“İnsan bu Amerika hükümetine nasıl olur da hürmet eder? Söyleyeyim, kendini küçük düşürmeden edemez. Kölelliğin de hükümeti olan o siyasi teşkilatı benim hükümetim olarak tanımam mümkün değil.”
Merhaba sevgili İleri Kitap okurları. Bir haftayı sonlandırır ve yeni bir haftaya başlarken sizlere kaçırmamanız gereken beş kitap derledik. Keyifli okumalar ve iyi pazarlar dileriz.
Okur, takım elbiseli, ciddi devlet adamlarının kameralar önünde acımasızca harcadığı nice masum insanı, bir film sahnesi izler gibi gözünde kolayca canlandırabilecektir. Hele bir kitabın suç delili, bir posterin siyasi propaganda unsuru sayıldığı ya da çatışma olmadığı halde çatışmada öldüğü duyurulan nice insanın acı hikâyeleriyle doluyken yakın geçmişimiz... Her ne kadar yazar metnin girişinde bu kişiler ve kurumlar gerçek değildir dese de, bu roman, bize çok tanıdık gelecek. Romanın ilk baskı yılı olan 2006’dan bu yana, memlekette değişen hiçbir şey olmadığı gibi, romanda konu edilen kimi toplumsal meselelerin de daha uzun zaman güncelliğini koruyacağı neredeyse kesin görünmekte.
"Prashad’ın kitabın en başında yaptığı ve her sayfasında kanıtı bulunan tespit kitabın da özetini sunuyor bize: Sovyet devrimi görülmeyenlerin devrimidir! Ve bütün dünya görülmeyenlerine görmeyen gözleri nasıl çıkarılması gerektiğini anlatmıştır."
Sevgili kitap okurları, haftanın yeni çıkan kitaplarından sizler için derledik. Keyifli okumalar dileriz.
“35 Kilo Tembel Teneke”, öğretmenler ve ebeveynleri tarafından keşfedilmeyi bekleyen tüm çocukların hikayesi diyebiliriz. Günümüz Fransız edebiyatının en sevilen yazarlarından; Bir Aradayız, Hepsi Bu gibi sinemaya uyarlanmış romanlarıyla da tanınan Anna Gavalda’dan çocuklar ve aileleri için etkileyici bir hikaye.
Adamın biriyle konuşuyordum. Sizin Ruslardan, sert bir adam. Ona kalırsa, gönlünün dilediği gibi değil de Tanrı’nın buyurduğu gibi yaşamalıymış. Tanrı’ya yakarırsan dilediğin her şeyi verirmiş sana. Oysa kendisi delik deşik, yırtık pırtık giysiler içindeydi. Dedim ki “Sana yeni giysiler vermesi için Tanrı’ya yakarsana!” Kızdı, sövüp sayarak kovdu beni. Oysa az önce insanları bağışlamam, sevmem gerektiğinden söz ediyordu. Eğer sözlerim ona dokunduysa beni bağışlasaydı ya. Al işte sana öğretmen! Başkalarına az yemek gerektiğini öğretir, kendileri günde on öğün tıkanırlar.