Öznur Özkaya
Kim lan bu Yunus Başaran?
Şimdi tüm bunlara çözümler bulabilmek için Antalya'dan bir ses yükseliyor. Kısa bir süre önce herkes birbirine soruyordu: "Kim lan bu Yunus Başaran?" diye. Tip Antalya milletvekili adayı Yunus Başaran turizm emekçisinin sesi olacak.
Gülümse, sakın vazgeçme, başaracağız!
Daniel Wille'ın ilk kitabı olan ve 1872’deki Pelsall Hall Kömür Madeni faciasında hayatını kaybeden madencilere adanan "Mercia'nın Bedeli"ni okurken de yine çocuklar düşüyor usuma. Michael bir madencidir, Sanayi Devrimi’nin en bunaltıcı zamanlarında İngiltere’de madencilik yapan insanların yaşam koşullarına onunla birlikte tanık oluruz.
Kedilerin felsefeye ihtiyacı yoktur...
Kedi ve insan arasındaki etkileşime baktığımızda kedilerin bizler tarafından evcilleştirilmediğini, onların bizlerle birlikte yaşamak için zaman içinde bazı özellikler geliştirdiklerini ve bazen bizimle ilgilenmiyor gibi görünseler de ihtiyaçları sebebiyle sıcak ilişkiler kurabildiklerini biliyoruz
Zaten önemli olan okumak değil, yeniden okumaktır...
"Fevkalbeşer Sair Bey ve Suskunluğu"nu yıllar evvel Urla'da deniz kenarında okuduğumu anımsıyorum. Güneşin altında, bir kayanın tepesinde, ayaklarım suda, gözlerim arada bir ufukta... Sair'i hiç anlamamışım, yazarın kurduğu distopik kentin bir mühendislik harikası olduğunu yeni fark ediyorum.
Neoklasik ekonomi düşüncesinden, epistemolojik bir kopuşu temsil eden, heteredoks yaklaşıma dair...
Edebiyat; kutunun dışını görmemizi, düşünmemizi, irdelememizi, olup biteni daha iyi anlamaya çabalamamızı sağlar.
Kibir sadece kedilere yakışır...
Kibir; daima yanılmadır ve duygularımızın en beyhude olanıdır. Bu duygu savaşları, faciaları, nefretleri ve fiyaskoları doğurur.
Mutlaka bir yerini açmıştır, mutlaka kırıtmıştır...
Dünyanın neresinde olursanız olun kadın olmak, kadınlığı yaşamak zordur ve mücadele gücü ile emek ister.
Kadınlar, parçalanarak ölür...
Kadın olmak zordur. Hele bir de ortada savaş ve yoksulluk varsa... Savaşlardan her zaman en çok kadınlar zararlı çıkar. Çiçekli bir yoldan girdikleri serüvenlerini gözyaşlarıyla dolu bir yoldan çıkarak tamamlarlar. "Kadınlar, parçalanarak ölür." derler. Ya parça parça ya da dikilmiş, yamanmış olarak.
Özgürlük deyip düşmedik mi yola?
Özgür olmak için kölelikten kurtulmanın yeterli olduğunu düşünürüz kimi zaman. Ancak esas kurtulmamız gereken, bizi kendine tutsak eden şeylerdir.