Geçtiğimiz hafta Binali Yıldırım Bosna’ya geldi. Önce Alija İzzetbegoviç’in mezarını ziyaret etti, oradan çıkıp Saraybosna kuşatması sırasında havaalanının altındaki, kuşatma sırasında kente tek giriş çıkışın olduğu tüneli gördü. Sonra tünelin yanı başındaki Ilıca semtindeki Türk üniversitesini ziyaret edip orada bir konuşma yapıp öğrencilerle selfie çektirdi. Bir ara Gazi Hüsrev Bey Camisi’nin yanındaki çeşmeden kana kana su içti. (Bu arada not düşelim: Rivayet odur ki, bu suyu içen illa ki mutlaka Saraybosna’ya geri dönermiş. Ahmet Davutoğlu da çok severdi bu çeşmeyi ve sık sık Saraybosna’da boy göstermesiyle bilinirdi.)
Haber kaynaklarında Binali Yıldırım’ın (BY) bütün bu turistik ziyaretlerin arasında bir de Bosna-Hersek Bakanlar Konseyi Başkanı Denis Zvizdiç’le ikili görüşmelerde bulunduğunu yazdı. İkili görüşmelerden sonra Denis Zvezdiç yaptığı açıklamada Bosna’nın dış ilişkilerde önceliklerinin, AB ve NATO süreçlerinin konuşulduğunu, Batı Balkanlar’da barış ve stabilite ve Bosna’nın iktisadî kalkınması hakkında görüş alışverişinde bulunduklarını iletti. Ayrıca özellikle enerji, ulaştırma, sanayi, tarım ve turizm alanlarında Bosna’da yatırım potansiyellerini aktardıklarını da belirtti.
Bu konuların Doların 4 TL’yi geçtiği, Afrin Operasyonu’nun devam ettiği bir siyasî konjonktürde Binali Yıldırım’ın ziyaretini gerektirecek, başbakanlık düzeyinde temas gerektirecek derecede önemli olup olmadığı meçhul. Fakat ne Bosna medyası, ne de Türk havuz medyası konunun üstüne gitmedi.
Dün (5 Nisan 2018) Bakir İzzetbegoviç’in liderliğini yaptığı SDA’nın en önemli rakiplerinden Radonçiç’in sahibi olduğu Bosna’nın en çok satılan günlük gazetesi Dnevni Avaz’daki haber bu ziyaretin asıl nedenini gözler önüne serdi. Avaz’ın sürmanşeti şöyleydi: “Bosna-Hersek’te Gülenci avı başladı”. (1)
Bu sayede BY’nin Bosna ziyaretinin nedenini öğrenmiş olduk: BY Kosova’da olduğu gibi Bosna’da da Fethullahçıların faaliyetlerinin tamamen yasaklanmasını ve Bosna-Hersek yetkililerine verdikleri listedeki Fethullahçıların Türkiye’ye iadesi konusunda görüşmeler yapmak için gelmişti. Avaz’daki haberde hâlihazırda Bosna’da çoğu işadamı veya eğitim kurumu yöneticisi statüsünde onlarca Fethullahçının polis gözetiminde olduğu bildiriliyor. Bosna-Hersek Savunma Bakanı Dragan Mekiç ise Türkiye’de darbeye teşebbüs eden FETÖ ile Bosna’da da mücadele ettiklerini fakat her şeyin Bosna-Hersek yasalarına uygun olarak yürütülmesi gerektiğini vurguluyor.
Geçtiğimiz hafta Kosova-Türkiye arasında yaşanan gerginliğin ardından bu ziyaretin gerçekleşmesi, bu anlamda çok da şaşırtıcı değil. Bosna-Hersek’te ciddi bir FETÖ yapılanması olduğu biliniyor. İki sene önce Fethullahçılara ait okullara yönelik bir hareketlenme olduğunda bu köşede “Bosna’da cemaat operasyonu başlayacak mı?” sorusuna yanıt aramıştık. (2) Görünen o ki, Bosna’daki cemaat yapılanması tahminimizden de güçlü çıktı ve iki senedir AKP Bosna’da istediğini elde edemedi. Tabii ki bunda Bosna-Hersek’in idari sisteminin etkisi var ve beklendiği gibi Bosnalı Sırplar, Türkiye’nin Bosna’nın iç işlerine karışmasına her düzeyde karşı çıkıyor.
FETÖ ve 15 Temmuz süreci Bosna’nın iç siyasetinde de etkili.
Ocak ayının sonunda Saraybosna Kanton Başbakanı Elmedin Konakoviç’in SDA’dan istifasında da bu etkinin gölgesi vardı. Son iki senedir parti içi krizle başı belada olan SDA’dan istifa eden Konakoviç Mart ortasında yeni bir parti kurdu: “Halk ve Adalet” (Narod i Pravda). Partinin kurulmasında cemaatçilerin parmağı olduğuna inanan bir kesim var. Bunların başında sosyal demokrat partiden koparak Demokratik Cephe’yi (Demokratska Fronta) kuran ekibin önemli isimlerinden, eski cumhurbaşkanlığı konseyi üyesi Zeljko Komşiç geliyor. Komşiç bir TV programında SDA’daki bölünmeyi Erdoğan-Gülen arasındaki siyasî husumetin bir yansıması olarak gördüğünü açık açık belirtmişti. Konakoviç ise bunu şiddetle reddetmişti ama malum; ateş olmayan yerden duman çıkmaz derler.
Konakoviç ve Komşiç arasında bu atışma, ardından Kosova krizi ve hemen ardından BY’nin Bosna-Hersek’e ziyareti, bu ziyarette FETÖ’nün konuşulmasının bir hafta boyunca gizlenmesi ise hâlihazırda Bosna siyasetinde güncelliğini koruyan Türkiye’nin Bosna iç siyasetini etkileme çabalarına karşı sadece Bosnalı Sırpların ve Bosnalı Hırvatların değil, Boşnakların (Bosnalı Müslümanların) da tepkisini çekiyor. Bu konjonktüre referansla BY ile görüşmesinin ardından Zvizdiç basın açıklamasında şunu ifade etme ihtiyacı duyuyor: “Türkiye hiçbir zaman Bosna-Hersek’in iç işlerine karışmamıştır ama her zaman Bosna-Hersek’in uluslararası düzeydeki iktisadî ihtiyaçlarını ve taleplerini olumlu olarak değerlendirmiştir.”
Bu ifadelerde BY’nin Bosna-Hersek ziyaretinde nasıl bir alışverişin yapıldığının ipuçları veriliyor aslında. FETÖ’cülere karşılık bir takım iktisadî kolaylıklar…
(1) http://ilerihaber.org/yazar/bosnada-cemaat-operasyonu-baslayacak-mi-31847.html
(2) http://avaz.ba/vijesti/bih/367194/otvoren-lov-na-gulenovce-u-bih
dirimozkan@gmail.com
Özgür Dirim Özkan’ın İleri Portal’dan önce yayınlanan yazıları için:
http://yugoslavyayazilari.blogspot.com.tr/
Bazı yazıların İngilizce çevirileri için:
http://lettersfromyugoslavia.blogspot.com.tr/