Mostar faşizme mezar olacak!

Mostar’da 14 Haziran 2022’de bir gecede 700’e yakın partizanın mezar taşı tahrip edildi. Mostar köprüsünü topçu ateşiyle havaya uçuranlarla bu kalleş eylemi gerçekleştirenler aynı kişilerdir.

Öncelikle şunu belirtmemiz lazım: Bosna’nın güncel siyasi atmosferi ne olursa olsun, bu karanlık zamanların geçip gideceğine ve 77 yıl önce olduğu gibi bugün de faşizmin bu ülkeden nihayetinde defedileceğine inancımız sonsuzdur. Faşistler 77 yıl önce olduğu gibi yine kaçacak mağara arayacaklardır.  

“Mağara” ifadesini küfür etmek, aşağılamak anlamında kullanmıyoruz. İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi SS subaylarının bile parmağını ısırtacak derecede katliamlara ve vahşete imza atan Nazi kuklası, resmi adıyla “Bağımsız Hırvatistan Devleti”, bilinen adıyla “Ustaşa” muzaffer partizanlar tarafından ezildiğinde, faşistler Hersek dağlarındaki mağaralara sığınmıştı. Hatta öyle ki, Ustaşa döneminde faşist futbol liginde oynamayı gönüllü olarak kabul eden ve bundan dolayı sosyalist Yugoslavya döneminde kapatılan ve Yugoslavya dağılınca yeniden kurulan Bosna-Hersek’teki Şiroki Brijeg futbol kulübünün taraftar grubunun adı “Şkripari”dir. Yani; mağara adamları.

Burada bir parantez açmamız gerekiyor. Ustaşa’nın en güçlü olduğu coğrafya Hırvatistan değil Bosna-Hersek’te Hırvatların (ya da Katolik Bosnalıların) yaşadığı bölgeler olagelmiştir. 90’lı yıllarda da Ustaşa bu bölgede, Hersek bölgesinde örgütlenip Bosna’daki katliamlarını buradan gönderdiği çetelerle gerçekleştirmiştir. Hersek bölgesinin en büyük kenti olan Mostar faşist yıkımdan en çok etkilenen kenttir.

Günümüzde yaklaşık 115 bin nüfusuyla Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü, sayfiye yeri görünümündeki Mostar boynuna inci bir gerdanlık gibi astığı o muhteşem köprüsü ve köprünün altından akan zümrüt renkli Neretva nehri ile Dünya mirasının bir parçasıdır. Mostar’ın en önemli özelliği ise farklı etnik grupların yüzyıllarca bir arada, barış içinde yaşamış olmasıdır. Mostar Yugoslavya’nın “kızıl” kentlerindendir. Sosyalist Yugoslavya’dan önce bile solun kalesi olarak bilinen bir kenttir. Örneğin, 1922 yılında kurulan ve 26 Haziran’da yüzüncü yaşını kutlayacak olan Mostar’ın efsane kulübü Velež Mostar’ın armasındaki kızıl yıldız, kentin sosyalist karakterini simgeler. Onca şovenist baskıya rağmen Velež Mostar kulübün armasını değiştirmemiştir.

Hatta öyle ki, Tito’nun kumandanlığında faşizme diz çöktüren partizanların Mostar’ın kuzeyindeki Prenj Dağları’nı üs olarak belirlemesi ve önce faşizme karşı ölüm-kalım direnişi verip, sonra da faşizmi bu topraklardan defetmesinin bir nedeni geçit vermez sarp Prenj Dağları’nın topografik yapısıysa, bir diğer nedeni de Mostar halkının partizanlara verdiği destektir. İkinci Dünya Savaşı’ndan önce nüfusu 18 bin olan Mostar’da 6000 Mostarlı’nın faşizme karşı savaşta aktif olarak yer aldığı bilinir. Bunun bedelini binden fazla şehitle ödemiştir Mostar.

İşte, 14 Haziran’da kudurmuş Ustaşaların tahrip ettiği 700 mezar taşı faşist işgale karşı direnirken şehit düşmüş Müslüman, Katolik, Ortodoks, Musevi veya Ateist Mostarlıların mezar taşlarıdır. Bu mezar taşlarında etnik-dini kimlikleri imgeleyen semboller yoktur. Faşizme karşı savaşta şehit düşen Mostarlıların bu mücadelede etnik-dini kimliklere ihtiyaçları yoktu. Hatta tam tersine, bu kimlikleri istismar eden bağnaz milliyetçiliğe karşı tepki olarak partizanların safında savaşmışlardı.

Mostar Anıt Mezarlığı Balkanların en büyük anti-faşist anıtıdır. Mostar’ın batısında kente hâkim bir tepede faşizme karşı zaferin yirminci yılında, 9 Mayıs 1965 tarihinde açılan Mostar Anıt Mezarlığı mimarî açıdan da özgünlüğü ve muhteşemliğiyle dikkat çeker. Anıt mezardaki mezar taşları gençliğini feda etmiş partizanları betimlemek amacıyla kesilmiş ağaç ve aynı zamanda çiçek şeklindedir. (Anıt mezarın mimarî detayları için bkz: (https://www.spomenikdatabase.org/mostar)

Şimdiye değin Mostar güzellemeleri yaptık. Fakat tarih Mostar’a hakkaniyetli davranmadı. Faşizm güzelliklere tahammül edemez. Barışa, kardeşliğe tahammül edemez ve her güzel şey faşizmin hedefidir. Mostar köprüsünü inci bir gerdanlık gibi taşıyan, farklı etnik gruplardan yüzlerce partizanı kucaklayan Mostar’ın Yugoslavya’nın dağılmasından sonra Ustaşa’nın kirli elleriyle harabeye çevrilmesi şaşırtıcı değil.

Ustaşanın Mostar’daki kuyruk acısı oldukça anlaşılabilir bir şey. Partizanlardan yedikleri dayağı unutmaları mümkün değil. Şubat 1945’te önce Nazileri defeden muzaffer partizanlar eli kanlı Ustaşa çetelerinin gözlerinin yaşına bile bakmamıştı. Tek bir operasyonla hem Nazileri, hem Ustaşayı hem de Çetnik haydutlarını Hersek’ten temizlemişlerdi.

Dünyanın gözü önünde, kameralara kaydederek topçu ateşiyle yıkılan Mostar köprüsü gibi, Mostar Anıt Mezarı da 1991’de Yugoslavya’yı kan gölüne çeviren savaşlarda tahrip edildi. Mostar köprüsü gibi anıt mezar da restorasyondan geçti ve faşizme karşı zaferin altmışıncı yılında 9 Mayıs 2005’te yeniden açıldı ve Bosna-Hersek’te millî anıt olarak tanımlandı. O zamandan bu yana anıt mezar sürekli olarak Ustaşa serserilerin hedefi olmuştur. Sadece grafitilerle değil, bakımsızlığa mahkum edilmesiyle de sadece Ustaşa’nın değil, Bosna gericiliğinin de pasif hedefi olagelmiştir.

O güzel Mostar’ın kötü talihi budur: Kardeşlik ve birliğin simgesi haline gelmiş olmasıdır. Bundan dolayıdır ki sadece Mostar’ın Bosna’daki Hırvat bölgesinin başkenti yapmak isteyen Ustaşa’nın değil, güya Mostar’ı Ustaşa’dan koruma niyetinde olan İslamcıların da hedefidir Mostar. Blagaj’daki 500 yıllık Bektaşi tekkesine gözlerini bile kırpmadan çöken Nakşiler bir yana, Türkiye’den kafileler halinde Mostar’da İslamî direniş görmek için giden yobazlar da Mostar için ayrı bir beladır.

Bir tarafta gözünü kırpmadan Mostar’ı yıkan Ustaşa, diğer tarafta Mostar’ın kimliğini yıkıma uğratan köktendinci İslamcılar… Mostar’ı Mostar yapan değerlerin çekiştire çekiştire yıkıma uğratılması Mostar’ın en büyük talihsizliğidir.

Anıt mezar restorasyondan bu yana vandalizmin ve ihmalin kurbanı oldu. Fakat bu yılın başlarında anıt alanın girişine yazılan ırkçı sloganlar nihayet bir tepkiye neden oldu ve Mostarlılar en sonunda anıt mezara sahip çıkmaya karar verdiler. Hatta örgütlenip anıt mezarı temizleme kampanyası başlattılar. Birden bire anıt mezar Mostar’da şovenist kuşatmaya karşı verilen müvadelenin bir sembolü oldu.

Savaştan bu yana tam ortadan Hırvat/Batı Mostar ve Müslüman/Doğu Mostar olarak ikiye bölünen bir kentte etnik milliyetçilik ve dinci bağnazlığın dışında tanımlanan böyle bir aksiyon faşizm tarafından kabul edilebilir bir şey değildi.

Bir gecede 700 mezar taşını kırdılar. Kimse duymamış, görmemiş! 700 çay bardağı kırsanız duyulur ama 700 mezar taşının kırılmasını kimse görmemiş!

Herkes bu saldırının örgütlü bir eylem olduğunu biliyor. Üstelik Mostar gibi küçük bir kentte böyle bir eylemi kimlerin gerçekleştirimiş olabileceği bile sır değil, ama polis hiçbir şey yapmıyor. Şaşırdık mı? Hayır!

Eylemin arkasındaki en önemli gücün aynı Şiroki Birjeg gibi İkinci Dünya Savaşı’nda faşist ligde oynadığı için sosyalist Yugoslavya döneminin yasaklı takımı Zrinjski’nin ırkçılıklarıyla bilinen UEFA tarafından bile sürekli olarak cezalandırılan taraftar grubunun olduğu biliniyor. Bir not düşelim: Zrinjski’nin şu an maçlarını oynadığı Bijeli Brijeg Stadyumu anıt mezarın hemen yanındadır ve Beijeli Brijeg Stadyumu hırsız Zrinjski’nin savaş ganimeti olarak Velež Mostar’dan çaldığı bir tesistir. Bir diğer not da, Zrinjski’nin 20’li yıllarda

Velež’le maç yapmayı Velež’in formasındaki kızıl yıldız yüzünden kabul etmemesidir.

Bu barbarca saldırının Mostar’daki anti-faşistlerin belediye başkanı Kordiç’e millî anıt olarak kabul edilen anıt mezara daha fazla sahip çıkması için toplantı talebinden sonra gelmesi de manidar. Kordiç vakti olmadığı için böyle bir toplantıya randevu verememiş.
Mostarlı yetkililerin faşizmle yüzleşmekten daima kaçındıkları bilinir. 1991 sürecinde Batı Mostar’da Hırvat yönetimi birçok cadde ve sokağın ismini değiştirip, İkinci Dünya Savaşı’ndaki katil Ustaşaların isimlerini vermişti. Altı sene önce Bosna parlamentosunda bu isişmlerin değiştirilmesine yönelik bir girişim oldu ama sonuçsuz kaldı.  

Mostar’ı dinî-etnik şovenizme bulaşmış resmî yetkililerin koruyamayacağını biliyoruz. Mostar’ı, Mostar’ın inci gerdanlğı köprüsünü, muzaffer partizanların anısını ve daha da önemlisi “kızıl Mostar”ın kadeşlik ve birliğini koruyacak olanlar halk olacaktır. Ama bugün, ama yarın, çünkü Mostar faşizme mezar olacaktır.

Mostar će biti grobnica fašizma!

dirimozkan@gmail.com

Özgür Dirim Özkan’ın İleri Portal’dan önce yayınlanan yazıları için:
http://yugoslavyayazilari.blogspot.com.tr/

Bazı yazıların İngilizce çevirileri için:
http://lettersfromyugoslavia.blogspot.com.tr/