Kitap, Yılmaz Güney’in film hakkında yaptığı değerlendirme metniyle başlıyor. Oldukça ağırbaşlı ve öz eleştiriler içeren bir metin… Filmin amacını ve o amaca ne kadar yaklaştığını oldukça net anlatıyor.
Doğaya müthiş hakim bir yazar var karşımızda. Belli, o dağ başlarında kendisini, geçmişin tortularını taşıyan rüzgarlara bırakmış zamanında.
Bu hafta da yepyeni kitaplar var vitrinimizde. Bol kitaplı bir hafta dileriz.
Yordam Kitap ve Yordam Edebiyat’ın 2017’nin son günlerinde matbaaya gidip 2018’nin ilk günlerinde gelen 4 yeni kitabı dağıtıma çıkarak okurlarla buluşuyor.
Belki de bir çocuğa verilebilecek en güzel hediyelerden birisi ona “uçmayı” öğretmektir.
Son zamanlarda farklı mecralarda 2017 yılında yayımlanmış en iyi kitaplar listeleri yer alıyor. Bu listelerde elbette yerini hakkeden kitapların olduğunu düşünüyoruz. Ancak kimi kitaplar bu listelerde kendine yer bulamadı. İleri Kitap olarak kitap gündemini yakından takip ediyor ve sitemizin takipçilerine kapsamlı incelemeler sunuyoruz. 2017 yılında yayımlanmış olup da listelerde mutlaka yer alması gereken kitaplardan bir liste hazırladık. Bu kitapları gözlerden kaçırmamak gerek. Yeni yılda da kitapla kalın, birlikte aydınlığa çıkalım…
Birçok öykü kitabında yazar gerçeği, doğruyu, iyiyi aramaya zorlar okuru. Ama Çevikdoğan bunun aksine gerçek, doğru ve iyi taklidi yapanları ifşa ediyor sanki. Mış gibi yapılmasına bir genel itiraz, tüm öykülerde kendini hissettiriyor. Okuru yıpratmıyor, sosyal mesaja zorlamıyor, iyi budur, kötü budur, doğru budur demiyor. Okur eğleniyor öyküleri okurken ama sanki yazarın kendisi de çok eğlenmiş. Bu açılardan bakıldığında Çevikdoğan’da Aziz Nesin’i hatırlatan bir yan var, desem çok abartmış olmayacağımı düşünüyorum.
Kitap, yalnız Suat Derviş’i tanımanıza yol açmayacak; II. Meşrutiyeti, onu henüz 4 yaşında karşılamış bir çocuk gözüyle izlemenize, 1930’lu yılların Almanya, Sovyetler Birliği, Avrupa ve İran havasını da başka kitaplarda belki bulamayacağınız tatta ciğerlerinize çekmenize yardımcı olacak.
Kellerman, eserinde çeşitli söz sanatları kullanarak anlatımını zenginleştirmiş ve okuyucuyu kitabın içine çekmeyi başarmıştır. Sermayenin doymak bilmezliği ve halkın beş kuruşuna nasıl göz koyduğu çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriliyor. Kazanç ve şöhret uğruna insanlık dışı çalışma koşullarında binlerce işçinin kaybedildiği tünel inşaatında yaşananların, kalan işçilerin ve işçi ailelerinin yaşadığı cinnet halinin ve kaos ortamının mükemmel ve gerçekçi bir dille anlatılışı işçilerin isyanını iliklerimizde hissettiriyor.
2017’nin bu son gününde yılın son Vitrin’inini de okunmaya değer olduğunu düşündüğümüz kitaplarla bezedik. Umutlarımızın çoğalacağı, umutlarımızı çoğaltacak kitaplarla birlikte olacağımız yeni bir yıl dileğiyle…
Edebiyat –özellikle roman- toplumsal, siyasi mücadelelerin dışında kalamaz. Hele de bizim ülkemizin aydınlanma sürecinin başlamasında ve yayılmasında bizzat şair ve yazarların kendileri birinci kişiler olunca romanların izini sürerek aydınlanma süreciyle ilgili de epey ipucu bulunabilir. Biz de bu düşünceye yaslanarak aydınlanma tarihimizin köşe taşları niteliğinde 10 romanı seçtik. Bu seçkide yer almayanları elerken çok zorlandığımızı söylememize gerek yok sanıyoruz.
İtiraf etmeliyim ki, yakın dönemde yayımlanmış söyleşilerin bir kitapta toplanmasını; meraklısının, çoğunu öncesinde okumuş olacağı düşüncesiyle biraz yadırgamıştım. Yanıldığımı, kitabı elime aldığım akşam, bitirmeden yatamadığımda anladım. ‘Sanat ve Hayat’, ‘Edebiyat’ ve ‘Sinema’ bölümleri altında toplanmış söyleşilere kendimi kaptırmamın ötesinde, sandığımın aksine içlerinde atladıklarım da varmış.
Yarattığı atmosfer ve hüzünlü hikayesi ile yüreğimizi burkan roman, gene de umudumuzu diri tutmamız için elini uzatıyor; “Kalırsa geriye bir tek göl kalır. Dağlar ve bulutlar, gölün içinde uçlarında gamalı haç bayrakları sallanan birkaç direkten daha uzun yaşayacaklardır, buna inanabilirsin” çünkü gökyüzü ile başlar ve gökyüzü ile sona erer.
İyi kalpli ve cesur bir çocuk olan Advin’in bu macerası da okuyanlara egzotik bir dünyanın hayalini yaşatıyor. Dizinin ikinci kitabı olan Advin Gümüş Sırtlı Goriller Ülkesinde naif dili, hikayenin önemli anlarını akıllara kazıyan görselleri ve çocuklara dikkatli olmaları gerektikleri konuları ince ayrıntılarda hatırlatma biçimiyle de doğru bir kaynak.
Roman, öykü, araştırma, biyografi, almanak… Vitrin’imiz bu hafta da şen… Kitap dolu bir hafta dileğiyle…
Muzaffer İzgü’nün yaşamı boyunca bıraktığı o güzel eserlerin hepsi okunmaya değer. Hepsine yer veremesek de bizlere hayaller kurduran, çocukların düşlerini yaşatan İzgü’nün eserlerinden 7 tanesini sizler için sıraladık.
Anlaşılan o ki, Gary bir savaş adamı değildir. Yaşamı onu gerçekten ziyade, düşe iter, savaştan çok huzura, kaba ve saldırgan bir yaşamdan çok sanatçı duyarlılığına ihtiyaç duyar. Hangi isimle yazarsa yazsın her romanında kahramanlarının peşinden koştuğu, mücadeleye değen tek bir şey vardır, özgürlük. Belki de yaşamı boyu kendini bir an olsun sahiden özgür hissetmediği için böyledir bu.
Doğu ve batı arasındaki uçurumu, şeriat ile cumhuriyeti en çok kadınlar üzerinden işliyor yazar. Ortadoğu’ya ait birikiminin azımsanamayacak düzeyde olduğunu belirtmek gerekir. Gündelik hayata dair temel kurgunun temsil gücü, köylülerin tepkilerini ölçme ve nitelemedeki başarısı, belirgin biçimde göze çarpmaktadır.
“Zaten toplumsal cinsiyet gibi canımızı bu kadar yakan bir konunun çok da “soğukkanlı” ele alınamayacağını baştan kabul etmek lazım. Ancak bu duygusallığı, bilimsel bir yaklaşım ile buluşturmak başka türlü bir maharet gerektiriyor ve kitabın bundan fazlasıyla nasibini aldığını söylemek gerek.”
Kitap, yazarın yayımlanan ilk öyküsü “Trilobitler” ile başlıyor. İlk yayımlanan öyküsünün bu denli muhteşem olması hem hayret hem heyecanla karışık hüzün yaratıyor. Hayatta kalmaya devam etseydi daha neler üretecekti diye düşünmekten kendini alamıyor insan.