Henüz Davutoğlu taze bir başbakanken yazmıştık:
“Bahsettiğim düpedüz kukla ve kendi kararları olmayan bir başbakan değil. Tam tersine; en az 11. Cumhurbaşkanı Gül, Bahçeli ve hatta Kılıçdaroğlu kadar özgür olacak Davutoğlu. Yalnız hepsinin uyduğu bir kurala uymak kaydıyla: Oyunun sınırlarını Tayyip Erdoğan belirler.”[*]
Bugün sadrazamın kellesi uçarken aynı noktadan devam edelim ve soralım. Acaba Davutoğlu, Erdoğan’ın istemediği ne yaptı? Oyunun sınırlarının dışına hangi hamlesi ile taştı?
Yanıt kocaman bir hiçtir.
Davutoğlu sınırları aşmamış, ülkeyi Erdoğan’ın çizdiği çerçevenin dışına taşmadan yönetmiştir.
Bugün gelinen durum ise çoğunun düşüneceği gibi bir arıza değil, çizilen çerçevenin beklenen sonucudur.
Davutoğlu gitmektedir çünkü yol alındıkça oyunun da sınırları daralmıştır. Artık bir sadrazam ihtiyaçtan öte yüke dönüşmüştür.
Kellesi alınan yalnızca bir sadrazam değil makamın ta kendisidir.
Saray rejimi, ismine uygun bir biçimde kendisini saraya daraltmaktadır.
Kaçak sarayda ise bırakın bir sadrazamı, Erdoğan’ın dışında fikir sahibi tek bir kişiye bile yer yoktur.
***
Saray tamam, zaten Erdoğan’ın icadıdır. Peki, sadrazamın meclisteki işlevi de mi bitti?
Meclis farklı değil ki.
Her kritik başlıkta Erdoğan’ın yardımına koşan MHP işi ilerletmiş, bütünüyle sarayın partisi haline gelmiştir.
Öyle ki, kendi muhaliflerinin tasfiyesi için güvenilir tek kaynak faşist hareketin dışındaki bir “reis”tir.
CHP, önüne durmadan sürülen anketlerle büyülenmiş, kilitlenmiş durumdadır.
Saray rejimi güdümündeki havuz medyasının yarattığı manipülasyonlara karşı konulamayacağı kabullenilmiş, meclisteki başkanlık tasfiyesine onay veren bir konuma gelinmiştir.
HDP’nin önündeki en büyük gündem kendi varlık sorunudur.
Saray eliyle yükseltilen çatışmalar bu partiyi Kürt sorununa sıkıştırmış, Kürt hareketinin kimi kollarının katliamlara yine katliamla yanıt vermesi başat politik önermesi “barış” olan partiyi amaçsız bırakmıştır.
Böyle bir meclisi idare etmek için sadrazamlık makamı fazlasıyla lükstür.
***
Bugünden itibaren yerine kimin geleceği tartışmasının hızlanacağını söylemeye gerek yok.
Önemsizdir.
Yalnızca gelecek olanın da halk düşmanı olacağı gerçeğini bildiğimiz için değil, 2 yıl önce Davutoğlu için söylediklerimizi bugün söyleyemeyeceğimiz için de.
Yeni “başbakan” düpedüz kukla olacaktır. Kuklanın ismini ve cismini tartışmanın hiçbir yararı yok.
Biz başa dönelim. Oyunun ve aynı anlama gelmek üzere düzenin alanı daralmıştır.
Daralma Erdoğan için kolay yönetme anlamına geldiği kadar kolay hedef olmak da demektir.
Daralma, tabiatı gereği saray rejimin kendisi dışındaki alanın da genişlemesi demektir.
Daralma, düzen içi tartışmaların saraya daha fazla sıkışması ve toplumla arasındaki mesafenin açılması demektir.
Yükleneceğimiz yer son maddedir.
Hatırlatmaya gerek var mı bilmiyoruz ama elbette AKP artıklarına kulak asmadan…
***
[*] http://yeniyazilar.org/sadrazam-davut-pasa.html