64,77=?

Unutmayalım önümüzde çok önemli bir yerel seçim var ve her koşulda büyümeden taviz vermediğini, vermeyeceğini; hele hele yüzde 70’lerin üzerine çıkacak enflasyonu -büyümeyi düşürmeden- tek hanelere indireceklerini iddia eden bir ekonomi yönetimimiz ve iktidarımız var. Siz de öyle düşünmüyorsanız yerel seçimler için konacak sandıklarda gereğini yapın.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçen hafta yayımladığı 2023 enflasyon rakamlarına göre aylık bazda yüzde 2,93 artan enflasyon yıllık yüzde 64,77 oldu. TÜİK dışında enflasyon verisi açıklayan İstanbul Ticaret Odası (İTO) ile Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) var. İlkine göre yüzde 74,88 olan 2023 enflasyonu, ikincisine göre yüzde 127,21 olarak gerçekleşmiştir. TÜİK enflasyonu ile diğer iki enflasyon oranları arasındaki ciddi fark ister istemez TÜİK enflasyonuna olan güveni azaltmaktadır. Üstelik TÜİK enflasyonu her ne kadar 2023 için hedeflenen enflasyonun (yüzde 65) altında kalsa bile yine de oldukça yüksek bir enflasyon oranıdır. Nitekim şu anda dünyada bu oranda yüksek enflasyon oranına sahip çok az sayıda ülke vardır.

Enflasyon 2023 hedefinin altında kaldı!

Bilindiği gibi 2023-2025 için açıklanan Orta Vadeli Program’da (OVP) 2023 için öngörülen enflasyon oranı yüzde 24,9 idi. Bu oran Eylül 2023’te açıklanan OVP ile yüzde 65’e çıkartılmıştı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 2023 için öngördüğü enflasyon ise başlangıçta yüzde 22,3 iken “rasyonele dönüş” ile birlikte önce yüzde 58’e (Temmuz 2023), arkasından da OVP hedefi olan yüzde 65’e (Kasım 2023) arttırılmıştı. TCMB’nin bir yıl içinde enflasyon öngörülerini bu kadar yukarıya doğru revize ettiği ve yüzde 65’in de oldukça yüksek bir enflasyon oranına karşılık geldiği gerçeklerini göz ardı edersek yüzde 64,77 gibi bir enflasyona, beterin beteri de olabilirdi diyerek sevinebiliriz.

2023’te olan yine halkımıza olmuş:

2023 enflasyonunu ana harcama grupları bazında analiz ettiğimizde geniş halk yığınları için korkunç bir tablo karşımıza çıkmaktadır. İzleyen tabloda görüldüğü gibi TÜİK’in Tüketici Fiyat Endeksi’nde (TÜFE) yer alan ana harcama grupları içerisinde en yüksek ağırlığa sahip olan ilk üç harcama grubu sırasıyla gıda ve alkolsüz içecekler (yüzde 25,4), konut (yüzde 16,6) ve ulaştırma (yüzde 15,08).

 

Ana harcama grupları

2023 yılı ağırlıkları

1

Gıda ve alkolsüz içecekler

25,4334

2

Alkollü içecekler ve tütün

3,5718

3

Giyim ve ayakkabı

6,4116

4

Konut

16,6155

5

Ev eşyası

8,6699

6

Sağlık

3,5324

7

Ulaştırma

15,0821

8

Haberleşme

3,3004

9

Eğlence ve kültür

3,2542

10

Eğitim

1,672

11

Lokanta ve oteller

7,8201

12

Çeşitli mal ve hizmetler

4,6366

 

Bu ağırlıkların Türkiye gerçeğini yansıttığını söylemek mümkün değildir. Çünkü yine TÜİK’in 9 Haziran 2023’te yayımladığı “Hanehalkı Tüketim Harcaması, 2022” araştırma sonuçlarına[1] göre nüfusun en fakir kesiminin 2022 yılındaki tüketim harcamalarının dağılımına bakıldığında; gıda ve alkolsüz içecek harcamalarının yüzde 35,8; konut ve kira harcamalarının yüzde 29,3; ulaştırma harcamalarının yüzde 8,3 ve mobilya ve ev eşyası harcamalarının yüzde 5,5 paya sahip olduğunu görüyoruz. Buna karşılık en zengin kesim ulaştırma harcamalarına yüzde 28,5; konut ve kira harcamalarına yüzde 19,3; gıda ve alkolsüz içecek harcamalarına yüzde 16,6 ve lokanta ve otel harcamalarına yüzde 6,8 pay ayırmıştır. Bu nedenle ister gerçekleşen isterse beklenen TÜİK TÜFE enflasyonuna göre yapılacak ücret ve maaş ayarlamaları her zaman emekçiler aleyhine gelişecektir. Yani her koşulda kaybeden emekçiler olacaktır. İzleyen grafik TÜİK tüketici enflasyonu ile bu temel gruplarındaki 2022 sonrası gelişmeleri yansıtmaktadır.[2]

Kaynak: TÜİK verileri kullanılarak yazar tarafından üretilmiştir.

 

Grafikte görüldüğü gibi yoksul kesimin, emekçilerin, geniş halk yığınlarının neredeyse tüm gelirlerini harcadığı mal ve hizmetlerde yıllık artışlar (enflasyon) TÜİK’in enflasyonunun katbekat üstündedir: TÜİK’in tüketici enflasyonu yüzde 64,77 artarken gıda enflasyonu yüzde 72,04; ulaştırma hizmetleri yüzde 92,44; işlenmemiş gıda yüzde 91,23 ve kiralar ise yüzde 108,58 oranında artmıştır. 2023 için gıda ve ulaşım alt harcama gruplarının enflasyona etkisi yüzde 30 civarında olmuştur. Bütün bu artışlar sadece yüzde 64,77’lik yıllık enflasyonun ne kadar gerçeği yansıttığını göstermesi yanında, bu orana dayalı olarak gerçekleştirilen ücret ve maaş artışlarının gerçeklikten ne kadar uzak olduğunu ve en önemlisi de gelirleri enflasyon oranı kadar artmayan yoksulların, emekçilerin, toplumun geniş bir kesiminin yüz yüze kaldığı hayat pahalılığının, bir başka deyişle sefaletin de boyutunu gözler önüne sermektedir. Dahası bütün dünyada düşen gıda fiyatlarına karşı bizde artan gıda enflasyonu iktidarın uyguladığı ve uygulamadığı tarım politikalarının ne kadar yanlış ve eksik olduğunu göstermektedir. Ama ne hikmetse TCMB’nin enflasyon raporlarında enflasyonu etkileyen kur artışlarına, asgari ücret ve memur maaş zamlarına, artan vergilere vurgu yapılırken bu gerçeklik ile kâr güdümlü enflasyona[3] vurgu yapılmaktan özenle kaçınılmaktadır. Zaten sermayenin koro halinde bu politikalara destek vermesinin başka bir açıklaması da yoktur.

Uygulandığı iddia edilen enflasyonu düşürme (dezenflasyon) politikaları işe yaramıyor:

Seçim sonrası uygulamaya konulan, adına ne hikmetse ısrarla enflasyonu düşürme politikaları yerine dezenflasyon politikaları denilen politikaların, iktidar çevrelerinin tüm iddialarının aksine işe yaradığını söylemek pek olası değildir. Eğer bu politikalar söylenildiği gibi işe yarasaydı para politikasının daha fazla etkilediği adına çekirdek enflasyon denilen enflasyon göstergelerinin sürekli manşet enflasyon üzerinde seyretmemesi gerekirdi. İzleyen grafik manşet enflasyon (TÜİK TÜFE enflasyonu) ile B ve C çekirdek enflasyonlarında[4] 2022 sonrası gelişmeleri göstermektedir. Bilindiği gibi bu enflasyon göstergelerinde; iklim şartlarına bağlı olan işlenmemiş gıda fiyatları, fiyatı yurt dışı koşullara ve kararlara bağlı olarak oluşan enerji fiyatları, üzerinde yüksek vergi yükü olan tütün ve alkollü içecek fiyatları ile fiyatı küresel düzeyde belirlenen altın fiyatlarındaki değişmeler yer almaz.

Kaynak: TÜİK verileri kullanılarak yazar tarafından üretilmiştir.

 

Grafikten de görüldüğü gibi TÜİK manşet enflasyonu ile B ve C çekirdek enflasyon göstergeleri 2022 yılı başına kadar üç aşağı beş yukarı benzer gelişme göstermişlerdir. Genellikle TÜFE, beklendiği ve iddia edildiği gibi, bu iki çekirdek enflasyon göstergesinin üzerinde kalmıştır. Ama 2022’den itibaren bu iki çekirdek enflasyon göstergesi, manşet enflasyonun üzerinde kalmıştır ve kalmaya devam etmektedir. Bu durum enflasyonla ilgili çok önemli ama ekonomi yönetimi çevrelerinin ne yazık ki hiç dile getirmediği bir gerçeği bizlere anımsatmaktadır: Türkiye’de enflasyon yapısaldır ve direnç göstermektedir. Yani enflasyonun, kur artışlarını enflasyonun altında tutarak başta kredi faizleri olmak üzere mevduat ve tahvil faizlerini artırarak düşürülemeyeceğini göstermektedir. Bir başka deyişle imalat sanayinde oluşan tekelci yapıyı kırmadan, maliyet artı fiyatlamanın (markup) önüne geçmeden, doğru tarım politikaları ile gıda ürünleri arzını artırarak gıda güvenliğini sağlamadan enflasyonu kalıcı bir biçimde düşürmek pek olası değildir.

Hizmet enflasyonunda katılık devam ediyor:

Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi Lokanta ve Oteller grubunun TÜFE’deki ağrılığı çok yüksek değil (7,82). Buna karşılık 2023 enflasyonuna katkısı yüzde 7,4 olmuştur. Yıllık bazda Lokanta ve Oteller yüzde 93,24 artarken alt grubu olan yemek fiyatları yüzde 96,86 artmıştır. İzleyen grafik manşet enflasyon, hizmet enflasyonu ile Lokanta ve Oteller grubundaki enflasyonun gelişimini göstermektedir.

Kaynak: TÜİK verileri kullanılarak yazar tarafından üretilmiştir.

 

Hizmet enflasyonundaki artış trendi devam etmektedir. Bir ara yatay seyreden Lokanta ve Oteller grubundaki fiyat artışı tekrar hızlanmaya başlamıştır. Bunda yukarıda vurguladığımız gibi yemek hizmet fiyatlarındaki artışın etkisi çok fazladır. Üstelik gıda fiyatları yüzde 72,04 artarken yemek hizmetlerinin yüzde 96,86 artması hizmet fiyatlarındaki katılık yanında fiyatlama davranışları konusunda da bazı ipuçları sunmaktadır. Gelir dağılımının bu kadar bozulduğu, yeni yetme zenginlerin (konut, otomobil, borsa balonları ve KKM ile yaratılan) sınırsız harcama yaptığı sektörde hizmet sunanlar rahatlıkla fiyatlarını artırabilmektedirler. Nasılsa her koşulda yiyecek birilerini bulabilmektedirler.

TÜİK enflasyonuna güven sürekli azalmaktadır:

Yukarıda vurguladığımız gibi son zamanlarda TÜİK’in yayımladığı her enflasyon rakamı toplumun geniş bir kesimi tarafından kuşkuyla karşılanmaktadır. TÜİK’in enflasyon rakamları tartışılırken mutlaka İTO ve ENAG rakamlarına da referans verilmektedir. Çünkü izleyen grafikte rahatlıkla görüldüğü gibi büyük bir süre uyum içinde giden TÜİK enflasyonu ile İTO enflasyonu arasında Nisan 2022’den başlamak üzere ciddi bir farklılaşma gözlenmektedir.

Kaynak: TÜİK ve TCMB verileri kullanılarak yazar tarafından üretilmiştir.

 

Ocak 2004 ile Mart 2022 arası dönemde ortalama olarak TÜİK enflasyonu İTO enflasyonunun sadece 0,70 puan altında kalırken Nisan 2022 ile Aralık 2023 arası dönemde 17,72 puan altında kalmıştır. Yani anlayacağınız Nisan 2022’den sonra TÜİK enflasyonu ile İTO enflasyonu  arasında ciddi ayrışma olmuştur. TÜİK’in manşet enflasyonu ile ilgili güvenilirlik sorununu artıran bir başka önemli gelişme de TÜİK’in yukarıda sözünü ettiğimiz ayrışma tarihinden başlayarak 26 bölge için enflasyon verilerini yayımlamaması ve aylık ürün ve hizmet fiyatlarını paylaşmayı bırakmasıdır. Bu nedenle artık TÜFE enflasyonunu en fazla artıran ürün ve/veya hizmetin ne olduğunu bilemiyoruz. Dahası bölgesel enflasyon verilerini kullanarak açıklanan TÜFE’nin doğru olup olmadığının sağlamasını da yapamıyoruz. TÜİK ürün-hizmet bazında ve bölgesel enflasyon verilerini yayımlamayarak bu verilerle manşet enflasyon için açıklanan verilerin ne kadar tutarlı olduğunu saptama olanağımızı ortadan kaldırdı. Bu durumda yayımlanan veriler konusunda ciddi kuşkulara neden olmaktadır. Nasıl olmasın ki? Bu seneye kadar bu verilerin geçmiş değerlerine göre ücret ve maaş artışlarını, yani çok sayıda yurttaşın geleceğini belirledik! Bu verilere güvenerek açıklanan büyüme verilerine de güvendik! Oysa biliyoruz ki büyüme reel milli gelirdeki yüzde değişmedir. Bilindiği gibi bu reel değişimin doğru hesaplanabilmesi fiyatların doğru hesaplanmasına bağlıdır. Fiyatları doğru hesaplamazsanız büyüme rakamı da doğru olamayacaktır. Bu da başta TÜİK olmak üzere önemli verileri toplayan ve yayımlayan kamu kurumlarına güveni zedeleyecektir. Bu nedenle iktidarın her seçimde meydanlarda “satabildiği” tek iktisadi gösterge olan büyüme ve özellikle de 2023 büyüme rakamlarına bir de bu gözle bakalım lütfen! Unutmayalım önümüzde çok önemli bir yerel seçim var ve her koşulda büyümeden taviz vermediğini, vermeyeceğini; hele hele yüzde 70’lerin üzerine çıkacak enflasyonu -büyümeyi düşürmeden- tek hanelere indireceklerini iddia eden bir ekonomi yönetimimiz ve iktidarımız var. Siz de öyle düşünmüyorsanız yerel seçimler için konacak sandıklarda gereğini yapın. Yoksa...

 

[1] Araştırma sonuçlarına https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Hanehalki-Tuketim-Harcamasi-2022-49690 linkinden ulaşılabilir.

[2] 2022 sonrasını almamızın temel nedeni manşet enflasyon ile diğer enflasyonlar ve daha sonra göstereceğimiz gibi İTO enflasyonu arasında var olan tarihsel bağın ciddi bir biçimde kopmasıdır.

[3] Bu konuda geniş bilgi için bkz. Korkut Boratav, Ahmet Haşim Köse ve A. Erinç Yeldan, “Türkiye’de Derinleşen Yapısal Kriz Eğilimi ve Kâr İtilimli Enflasyonun Dinamikleri”, İktisat ve Toplum, Aralık 2023.  Sevgili hocam Prof. Dr. Korkut Boratav’ın SOL haber sitesindeki yazısına https://haber.sol.org.tr/yazar/asgari-ucretler-enflasyon-ve-karlar-388701 linkinden ulaşılabilir.

[4] B="İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE; C="Enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve altın hariç TÜFE’yi gösterir.