Küçüktür ama mide bulandırır...

Küçüktür ama mide bulandırır...

Evet, Davutoğlu’nun malum sözleri ederken bulduğu cüret aslında şu anki konumundan çok, uzun süredir memleketin başına kabus gibi çöken siyasal İslam atmosferinden kaynaklanıyor. Evet, Davutoğlu küçük ama temsil ettikleri mide bulandırıyor.

Tugay Candan 

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun "Seçtiğimiz cumhurbaşkanı 'Ben karar vereceğim' derse kriz çıkar ve o cumhurbaşkanı Meclis desteğini kaybeder. Yeniden seçime gideriz" sözleri tartışma yarattı.

“Yanlış anlaşıldım” demesine rağmen tehditvari bu sözlerin Altılı Masa’nın anketlere yansıdığı kadarıyla hacmi en küçük bileşeninden gelmesi tuhaf karşılanmış olabilir. Ancak muhalif kesimlere bir uyarı niteliğinde olduğu söylenmeli.

Davutoğlu ve partisi Altılı Masa’nın üç siyasal İslamcı bileşeninden biri. Bunun yanında, Davutoğlu’nun sicilinde siyasal İslamcılığın dışında yeni Osmanlıcılık hayalleriyle ülkeyi savaşa sokması ve Kürt illerinin yerle bir edilmesi yazıyor. 

İktidar içindeki iktidar mücadelesi sonucu saf dışı kalan Davutoğlu’nun bugün “muhalif” olması Davutoğlu’nun kimliğinin değiştiği anlamına gelmiyor. Siyasal İslam, düzen siyasetinin bir kanadını tutan AKP’de vücut bulurken; Davutoğlu, Ali Babacan ve Temel Karamollaoğlu gibi siyasal İslamcı özneler diğer kanada renk vermeye çalışıyor.

Peki Davutoğlu’nun bu sözleri muhalif kesimleri hangi yönde uyarıyor? Türkiye, Cumhuriyet’in ilk yüzyılının son 21 yılına siyasal İslamcı bir iktidarın tahakkümü altına girdi. AKP iktidarı bu dönemde ülkeyi her anlamda çürümeyle karşı karşıya bıraktı, son 6 yılda bir saraydan yönetilen baskıcı bir rejim kurdu. İşte Saray Rejimi’nden kurtuluşun kıyısına geldiğimiz bu dönemde, AKP’de bir zamanlar yol arkadaşlığı etmiş Davutoğlu gibi siyasal İslamcı öznelerin Türkiye’nin ikinci yüzyılında söz sahibi olma ihtimali korkutucudur.

Korkutucudur; çünkü mesela bu dönem AKP’nin devleti neredeyse birlikte yönettiği ve toplumsal açıdan kangren anlamına gelen tarikatların bundan sonra da etkinliğini sürdürmesi, en azından yine “söz sahibi” olarak görülmesi ihtimali hayli yüksektir.

Korkutucudur; çünkü Davutoğlu’nun varlığı bile AKP ile hesaplaşmamanın teminatıdır. AKP ile hesaplaşılacaksa, Davutoğlu bu hesaplaşmanın ilk muhataplarından biridir. AKP ile hesaplaşmadan başlanacak bir yeni dönemin ise “AKP’lileşme”yi çağırması muhtemeldir. 

Korkutucudur; çünkü TİP Genel Başkanı Erkan Baş’ın, bir etkinlikte yaptığı şu konuşma akılda kalmalıdır:

“Biz AKP’yi, Tayyip Erdoğan’ı, Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi’ni değiştireceğiz, yeneceğiz bunları. Ama kaygımız, korkumuz, telaşımız örneğin 5 yıl sonra aynı zihniyet devam ederse, yani Erdoğan’dan önceki zihniyet yeniden memlekette egemen olursa, 5 yıl sonra 10 yıl sonra Tayyip Erdoğan’ı bile aramak zorunda kalabilirsiniz.”

Evet, Davutoğlu’nun malum sözleri ederken bulduğu cüret aslında şu anki konumundan çok, uzun süredir memleketin başına kabus gibi çöken siyasal İslam atmosferinden kaynaklanıyor. 

Evet, Davutoğlu küçük ama temsil ettikleri mide bulandırıyor.

DAHA FAZLA