Günümüz Alman sinemasının tanınmış yönetmenlerinden Christian Petzold’un ülkemizde daha önce Istanbul Film Festivali’nde izleyici karşısına çıkmış olan yeni filmi Yüzündeki Sır (Phoenix, 2014) dün (Cuma) ‘Başka Sinema’ zinciri üzerinden sinemalarda vizyona girdi.
Bir roman uyarlaması olan olan Yüzündeki Sır inanılırlık sınırlarını zorlayan bir konuya sahip: 2’nci Dünya Savaşı sonrasında toplama kamplarından geri dönen Nelly Lenz adlı genç bir kadın, tanınmayacak derecede tahrip olmuş yüzününü estetik ameliyatla eski haline büyük ölçüde getirir. Ameliyat izleri iyileşirken Nelly bir yandan da savaş döneminde kaybettiği kocası Johnny’yi aramaya başlar ve onu Phoenix (Zümrüdüanka) adlı bir gece klübünde ayak işleri yapan bir çalışan olarak bulur ancak gerçek ondan kimliğini gizler. Johnny ise Nelly’ye savaşta kaybettiği karısına çok benzediğini söyleyerek onun yerine geçmesini ister! Johnny’nin niyeti Nelly’nin mali servetine ulaşabilmektir. Nelly de bu teklifi, gerçek kimliğini Johnny’den gizlemeyi sürdürerek, kabul eder!...
Bu, en hafif tabirle, ‘tuhaf’ öyküsüne karşın Yüzündeki Sır gerek Nelly’yi canlandıran Nina Hoss başta olmak üzere oyuncularının çok başarılı performansları, gerekse anlatısının görünürdeki anahatlarının hemen ardında yatan diğer ilginç ve tartışmalı ekseni sayesinde kendini baştan sona sürükleyici biçimde izlettiren bir film. Johnny’yi buluncaya kadar Nelly’ye refakat eden Lene, Nelly’nin Johnny’yi aramaktan vazgeçmesini ve Filistin’e göçedip orada kurulmakta olan Yahudi yerleşimlerine taşınmasını, servetini de bu yeni oluşumu destekleyecek şekilde kullanmasını talep etmektedir. Nelly ise, Johnny’nin kendisine ihanet etmiş olduğuna dair Nelly’nin iddiasını kabullenmek istememektedir çünkü toplama kamplarında kendisini yaşama bağlayan tek şeyin bir gün kocasına tekrar kavuşma arzusu olduğunu vurgulamaktadır.
Filmin ana gövdesi boyunca Lene, son derece katı ve hatta neredeyse sevimsiz bir portrede çizilirken izleyicinin özdeşleşme dinamiği Nelly’nin eski yaşamını yeniden kurma, kocasını bulduğu gece klübüne adını veren (ve de filmin orjinal adı olan) Phoenix/zümrüdüanka gibi küllerinden yeniden doğma arzusu ve bu arzusu yönündeki çabalarına yönlendiriliyor. Ancak Nelly ile Johnny arasında yeniden ve Nelly’nin gerçek kimliği gizlenerek kurulan ilişki ilerledikçe Lene’nin Johnny’ye ilişkin iddiasının doğru olduğuna dair kuşkular gittikçe artıyor. Kısmen açıkuçlu finalde ise Nelly’nin ne yapmayacağını görüyoruz ancak ne yapacağı meçhul kalıyor, dolayısıyla filmin nihai sözünün ve duruşunun ne olduğu tam netleşmiyor. Bu belirsizliğe karşın Yüzündeki Sır, travmatik durumlarla karşı karşıya kalma süreçlerinde insanın hissedebileceği karmaşık ruh hallerini izleyiciye sahicilik hissiyle geçirmeyi başaran bir çalışma olarak belleklerde yerediyor.