Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2020 yılına ilişkin “Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması” (GYKA) sonuçları bir kere daha gösterdi ki, Türkiye giderek daha fazla yoksullaşan bir ülke haline geliyor. Ne yazık ki, artan yoksullaşmadan toplumun her kesimi, doğulusu batılısı, eğitimlisi eğitimsizi, yaşlısı genci ve kadını erkeği kendine düşen payı alıyor. Buna karşılık bir eli yağda bir eli balda olan, el parası ve inşaata dayalı hızla köşe dönme politikalarından nemalanan bir kesim ise “semirmeye”, “obezleşmeye” devam ediyor! Bu yazımızda, GYKA sonuçlarını kullanarak artan yoksullaşmayı çeşitli boyutlarıyla ele almaya çalışacağız. Konuyu daha anlaşılabilir kılabilmek için, yazımızı birkaç soru-cevap ile devam ettirelim.
Soru: Yoksulluk nedir? Nasıl sınıflandırılır?
Cevap: En genel anlamıyla, insanların temel gereksinimlerini karşılayamaması durumu olarak tanımlanan yoksulluğu dar ve geniş anlamda da tanımlamak mümkündür. Dar anlamda yoksulluk, açlıktan ölme ve kafasını sokacak bir yeri olmama durumu iken; geniş anlamda yoksulluk gıda, barınma ve giyecek gibi temel gereksinimlerin yaşamı devam ettirecek düzeyde karşılanabildiği, ancak toplumun genel ortalamasının gerisinde kalındığı durumdur.
Yoksulluğu mutlak ve göreli yoksulluk olarak sınıflandırmak mümkündür. Mutlak yoksulluk, hane halkı ve bireyler yaşamlarını devam ettirebilmek için gerekli asgari refah düzeyini yakalayamadıklarında ortaya çıkar. Bu durumda bireyler ne kendilerini ne de ailelerini geçindirmek için gerekli temel gereksinimlerini karşılayacak gelir düzeyine sahip olmazlar. Bu asgari geçim düzeyini sağlayamayanların sayısını toplam nüfusa oranladığımızda mutlak yoksulluk oranına ulaşmış oluruz.
Buna karşılık, göreli yoksulluk, bireyler ve hane halklarının toplumun ortalama refah düzeyinin belli bir oranının altında olması durumudur. Göreli olarak yoksul sayılan bir birey ya da hane halkı, gıda, giyinme, barınma gibi temel gereksinimlerini, hasbelkader yaşamlarını sürdürecek kadar karşılayabilirken; ait olduğu toplumun gelir ve refah düzeyinin altında kalır. Bir ülkede gelir dağılımı ile yakından ilişkili olan göreli yoksulluk, “maddi kaynakların, toplumda âdet haline gelmiş veya en azından özendirilen ve onaylanan normal etkinliklere katılımın, konfora ve yaşam koşullarına sahip olmanın olanaksız veya son derece kısıtlı hale gelecek kadar yetersiz kalması” biçiminde de tanımlanmaktadır.
Soru: Yoksulluk sınırı nedir ve nasıl ölçülür?
Cevap: TÜİK kaynakları yoksulluk sınırını, “Eşdeğer fert başına hesaplanan medyan gelirin (bireysel eşdeğer medyan gelirin) belirli bir oranı (%40, %50, %60 veya %70) kullanılarak oluşturulan sınırdır” biçiminde tanımlamaktadır. TÜİK ayrıca bu oranlara göre yoksulluk risklerini de hesaplamaktadır. TÜİK’e göre,
-“Yoksulluk riski, % 40: Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir[i] medyan gelirlerinin %40‘ı yoksulluk sınırı;
-Yoksulluk riski, % 50: Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirlerinin %50‘si yoksulluk sınırı;
-Yoksulluk riski, % 60: Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirlerinin %60‘ı yoksulluk sınırı;
-Yoksulluk riski, % 70: Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirlerinin %70‘i yoksulluk sınırı” dır.
Soru: Yoksul sayısı ve yoksulluk oranı nedir?
Cevap: Yoksul sayısı, “Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri yoksulluk sınırından düşük olan fertlerin sayısı” iken; Yoksulluk oranı, “Eşdeğer fert başına geliri (bireysel eşdeğer geliri) yoksulluk sınırından düşük olan nüfus oranını vermektedir”.
Soru: Yoksulluk açığı nedir ve nasıl hesaplanır?
Cevap: Yoksulluk açığı, “Yoksulluğun derecesi hakkında bilgi verir. Bir kişinin yoksulluk açığı, yoksulluk çizgisi ile geliri arasındaki farka eşittir. Yoksulluk açığı, toplumdaki ortalama yoksulluk açığının, yoksulluk çizgisine oranına eşittir. Yoksulluk açığının 100'e yaklaşması, yoksulluğun derecesinin çok fazla olduğunu, küçülmesi ise yoksulluk risk derecelerinin daha az olduğunu ifade etmektedir”.
TÜM YOKSULLLUK RİSK ARALIKLARINDA YOKSULLUK ORANLARI ARTIYOR!
İzleyen tablo 2006-2020 yılları arasında, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri esas alınarak hesaplanan yoksul sayıları, yoksulluk oranı ve yoksulluk açığı rakamlarını vermektedir.
Kaynak: TÜİK
Tablodan da görüldüğü gibi, “eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin oranı” olarak hesaplanan yoksulluk oranında, ister %40, ister %50, ister %60 ve isterse %70 yoksulluk sınırını alın, hepsinde 2019 yılından 2020 yılına artış görülmektedir. Yoksulluk oranı %40 dikkate alındığnda 0,6 puanlık artış ile %8,9 olmuştur. %50 dikkate alındığında yine 0,6 puan artarak yüzde 15,0’a yükselmiştir. Yoksulluk sınırı %60’a çıktığında, ki genellikle bu oran yoksulluk oranı olarak alınır, yoksulluk oranı 2019’dan 2020’ye 0,6 puan artarak %21,9 olarak gerçekleşmiştir. Nihayet, medyan gelirin yüzde 70’ine göre hesaplanan yoksulluk oranı ise 0,5 puanlık artış ile 2020 yılında %29,0 olmuştur. Yani hangi sınırı esas alırsanız alın, bir gerçek var ki, o da bu ülkede yoksulluğun arttığı gerçeğidir.
ÜNİVERSİTE MEZUNLARI YOKSULLUKTAN MUAF DEĞİL!
İzleyen tablo 2006-2020 yılları arasında, eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert gelirine ve eğitim durumuna göre yoksul sayıları ve yoksulluk oranlarını vermektedir. Tabloda görülen yoksulluk oranları, eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin %50’si ve %60’ı dikkate alınarak hesaplanmıştır.
Kaynak: TÜİK
Tabloda görüldüğü gibi, eğitim durumuna göre en fazla yoksulluk oranı, okur-yazar olmayan fertler arasındadır. Eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin %50’si dikkate alındığında, oran %26,1 iken; %60’ı dikkate alındığında %35,8’e çıkmaktadır. Bu grubu bir okul bitirmeyen fertler izlemektedir. Bu grupta yoksulluk oranları %50 ve %60 kriterlerine göre sırasıyla %25,7 ve %35,7 olmuştur. Lise altı eğitimlilerde %50 kriterine göre yoksulluk oranı %14,0 iken %60 kriterine göre oran %21,2’ye çıkmıştır. Lise ve dengi okul mezunlarında oranlar iki farklı kritere göre %8,3 (%50 kriteri) ve %12,9 (%60 kriteri) olmuştur. Nihayet yükseköğretim mezunları arasında yoksulluk oranları sırasıyla %3,2 ve %5,1 ile en düşük düzeylerde gerçekleşmiştir. Eğitim durumlarına göre yoksulluk oranları, tüm eğitim kategorilerinde yoksulluğun ciddi bir sorun olduğunu ve 2020 yılında 2019 yılına oranla arttığını göstermektedir.
NE KADAR ÇOCUK YAPACAĞINIZA SİZ KARAR VERİN!
Aşağıdaki tabloda 2006-2020 arasında eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert gelirine ve hane halkı tipine göre yoksul sayıları ve yoksulluk oranları yer almaktadır.
Kaynak: TÜİK
Tabloda yer alan yoksulluk oranları, hane halkı tipine göre en yüksek yoksulluk oranının, en az bir çekirdek aile ve diğer kişilerden oluşan hane halklarında; en düşük yoksulluk oranının ise eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin %50’si dikkate alındığında, çekirdek aile bulunmayan birden fazla kişiden oluşan hane halklarında; eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin %60’ı dikkate alındığında ise tek kişilik ailelerde gerçekleştiğini göstermektedir. İlk grup için hesaplanan yoksulluk oranları, eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin %50’si ve % 60’ı dikkate alındığında sırasıyla %18,4 ve %27,4 olmuştur.
En düşük yoksulluk oranına sahip hane halkları için yoksulluk oranları bakımından, eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin %50’si dikkate alınarak hesaplanan yoksulluk sınırına göre, çekirdek aile bulunmayan birden fazla kişiden oluşan hane halklarında yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 0,3 puan artarak %9,5 olurken; eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin %60’ı dikkate alınarak hesaplanan tek kişilik hane halklarında bu oran 1,7 puan artarak %14,2 olmuştur. Bu rakamlar da bize hane halklarının yapısının ve hane halkını oluşturan bireylerin sayısının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Bu nedenle “en az üç çocuk” tavsiyelerinin de var olan tabloyu daha da kötüleştirmekten başka bir işe yaramayacağı gayet açık. Ayrıca, yoksulluk oranlarının hangi hane halkı tipini alırsanız alın, bir önceki yıla göre artış kaydettiğini göstermektedir. İşte “el parasına ve inşaata dayalı bir an önce köşeyi dönme politikaları”nın ve pandemiyi fırsata çevirme güdüsüyle uygulanmayan ve uygulanan politakaların yarattığı Yeni Türkiye’nin ‘övünülecek’ yoksulluk tablosu bu. Bu politikalarla, bu anlayışla durumun daha iyi olamayacağı da kesin! Haftaya devam edeceğim.
[i] “Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri: Hanedeki birey sayısı dikkate alınarak birey başına düşen gelirler arasındaki farklardan yola çıkılarak ölçülmektedir. Bu nedenle, hanehalkı düzeyinde toplanan gelirlerin birey başına düşen gelirlere dönüştürülmesi gerekmektedir. Hanelerarası doğru karşılaştırma yapabilmek için, bu hesaplamada, hanelerin yetişkin-çocuk bileşimlerindeki farklılıkları dikkate almak gerekmektedir. Bunun için, eşdeğerlik ölçeği olarak adlandırılan katsayılar kullanılarak, her bir hanehalkı büyüklüğünün kaç yetişkine (eşdeğer ferde) denk olduğu hesaplanmaktadır. Hanehalkı toplam kullanılabilir geliri eşdeğer hanehalkı büyüklüğüne bölünerek, o hanehalkı için eşdeğer fert başına düşen gelir diğer ifadeyle eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri hesaplanmaktadır. Referans kişi için ‘1’, 14 ve daha yukarı yaştaki fertler için ‘0,5’ ve 14 yaşın altındaki fertler için ise ‘0,3’ katsayısının kullanıldığı OECD eşdeğerlik ölçeği kullanılmıştır.”