Önce şunu tespit edelim:
Kadın katillerini; Dolmabahçe'deki ofisinden Kadıköy'den gelen kadınları dikizleyen, onları izlerken öfkeden kuduran, kadınla erkeği eşit görmediğini açıkça ifade eden, IŞİD, El Kaide gibi örgütleri beslemiş bir diktatörün yönettiği gerici düzen yaratmaktadır.
Yaklaşık 40 milyon kadının yaşadığı bu ülkede, diktatörün istemediği şekilde yaşayan tüm kadınlar, insandan sayılmamaktadır, her türlü şiddete müstahak görülür, hedeftir.
Bu düzen yobaz yaratır, sapık yaratır, katil yaratır.
Devam edelim...
Yobaz, sapık ve katil yaratmadan yapamayacak olan düzen varlığını sürdürmek istiyorsa; bu insanlık dışılığın olağanlaştırılması, meşrulaştırılması için çareler üretmek zorundadır.
Halka şu telkin edilir:
"Yobazlık, sapıklık ve katliam bizim normalimizdir. O zaman gelin, toplumsal yaşamı bu normale göre dizayn edelim."
En çarpıcı örneğini Sakarya'da yaşamıştım. Dolmuşa bindim. İki kişilik koltuk boştu, oturdum. Minibüs doldu, bir tek benim yanım boş kaldı. O sırada dolmuşa binen bir kadın, benim olduğum koltuğa baktı, benim kalkmayacağımı anlayınca kötü bir bakış fırlattı ve yanıma oturmayıp ayakta gitmeyi tercih etti.
İşte, gerici düzenin normali, kadınla erkeğin yan yana oturmamasıdır. O normalin oluşup oluşmayacağı, hayati önemdedir.
Neden mi? O normal oluştuğunda, herhangi bir dolmuşta erkeğin yanına oturan kadın anormalleşmiş ve şiddeti hak etmiş sayılacaktır.
Bu bir döngüdür. Gericilik tarafından sürekli yeni mekanizmalarla yeniden üretilir.
Türban, işte bu mekanizmalardan biridir.
Birçok gerici yerleşim bölgesinde, başı açık şekilde sokağa çıkan kadın, normal dışına çıkmanın ağır basıncını üzerinde hissetmektedir.
Ağır basınç bir dizi sonucu beraberinde getirebilir. İsyan, örneğin, bunlardan biridir ve isyan çoğu zaman daha büyük bir şiddetle cezalandırılır. Ceza, ya infilaka ya öğrenmeye neden olur. İnfilak kendini intihar ya da davranış bozuklukları biçiminde gösterebilir. "Anormalliğe" razı olma ve onun gerektirdiği şekilde yaşamak bir ucudur. Diğer ucu, "normal"e teslim olmaktır.
Özgecan Aslan'ın canice katledilmesinin ardından iktidar sahipleri tarafından dile getirilen ve birbirlerini bütünleyen iki öneri işte bu bağlamda değerlendirilmelidir.
"Pembe otobüs" gerici düzenin kendini yeniden üretmek için uydurduğu bir mekanizmadır. Bu bakımdan, türbandan hiçbir farkı yoktur.
Ya idam?
İktidar sahipleri tarafından dile getirilen idam ya da hadım aslında basitçe; türbanla ya da pembe otobüsle kapatılan kadınların, yani insanlık dışı "normal"in oluştuğu koşulların korunması yollarıdır. İnsanlık dışı olan, tabii ki, insanlık dışı bir şekilde korunacaktır.
Bu gerici döngüyü kırmanın yolu kolektif isyan, kolektif başkaldırıdır. İlerici Kadınlar'ın dünkü çıkışı, haftsonu onbinlerce kadının sokağa inmesi işte bu başkaldırının işaretleridir.