TÜİK’e göre işsizlik düşüyor!

TÜİK’in kullandığı işsizlik oranı en dar tanımlı işsizlik oranı. TÜİK bu orana ek olarak “işgücüne ilişkin tamamlayıcı göstergeler” adı altında, zamana bağlı eksik istihdam ile işsizliğin bütünleşik oranı, işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı ve atıl işgücü oranı (AİO) olmak üzere alternatif işsizlik oranları hesaplıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; Ocak 2022’de %11,2 olan işsizlik oranı, Şubat 2022’de 0,5 puanlık azalış ile %10,7 oldu. Erkeklerde tek haneye düşen %9,3’lük işsizlik oranı, kadınlarda %13,4 olarak gerçekleşti.

İşgücü piyasası hiçbir göstergede 2018 öncesi dönemi yakalayamadı:

İşgücü piyasası gelişmelerini, İşgücüne Katılma Oranı (İKO), İstihdam Oranı (İSO) ve İşsizlik Oranı (İO) gibi üç temel gösterge üzerinden izlemeye çalışıyoruz. İzleyen grafik, Ocak 2005-Şubat 2022 döneminde bu temel göstergelerdeki gelişmeleri göstermektedir.

Grafikten de görüldüğü gibi işgücü piyasasında işler 2018 ile kötüleşmeye başlıyor: İşsizlik artarken istihdam düşüyor. 2019 başında bu olumsuz gelişmeye İKO’daki düşmeler de eşlik etmeye başlıyor. Pandemi ile birlikte olumsuzluklar iyice su yüzüne çıkıyor. 2020 ortalarından itibaren başlayan toparlanmalara karşın hiçbir gösterge 2018 öncesi dönemdeki düzeylerine bile ulaşamıyor. 

TÜİK işsizlik oranı ile gerçek işsizlik oranı arasında ciddi farklar var: 

TÜİK’in kullandığı işsizlik oranı en dar tanımlı işsizlik oranı. TÜİK bu orana ek olarak “işgücüne ilişkin tamamlayıcı göstergeler” adı altında, zamana bağlı eksik istihdam ile işsizliğin bütünleşik oranı, işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı ve atıl işgücü oranı (AİO) olmak üzere alternatif işsizlik oranları hesaplıyor[i]. Bu oranlar içerisinde AİO en geniş tanımlı ve en gerçekçi işsizlik oranını temsil etmektedir. Türkiye’de işsizlik konusunda özellikle “ne olmadığını” anlamak için bu iki orandaki gelişmelere birlikte bakmak gerekmektedir. İzleyen grafik dar ve geniş tanımlı işsizlik oranları ile bu iki oran farkındaki gelişmeleri göstermektedir.

Dar ve geniş tanımlı işsizlik oranları arasında 2020’den itibaren ciddi farklar oluşmaya başlamış. 2014 Şubat’ında oluşan 8,9 puanlık fark Ocak 2020’ye kadar 5-6 puan arasında değişirken bu tarihten itibaren artmaya başlamış ve hep çift hanelerde kalmıştır. Fark, Ocak 2021’de, 16,9 puan ile en yüksek düzeyine ulaşmıştır.

İşsizliğin gerçek mağdurları kadınlar:

Ülkemizde kadınlar ne yazık ki birçok sorunda olduğu gibi yine negatif olarak ayrışmaktadırlar. İzleyen grafik bu durumu bütün açıklığı ile gözler önüne sermektedir. Grafikte geniş tanımlı kadın ve erkek işsizliğinin gelişimi yer almaktadır.

Herhangi bir toplumsal, iktisadi, sosyal ve siyasi konuda olduğu gibi işsizliğin ceremesini de kadınlar çekmekte. Kadın işsizlik oranı ile erkek işsizlik oranı arasındaki fark, Türkiye ekonomisinin kriz yıllarında daha belirgin hale gelmektedir. Kadın çalışanlar sadece işsizlik oranında değil, diğer tüm işgücü piyasası göstergelerinde (hem istihdamda hem de işgücüne katılmada), toplamda ve erkeklere göre geri kalmaktadırlar.

İşsizlik gençler arasında çok yaygın:

İşsizlikten olumsuz etkilenen bir diğer kesim de gençler. İzleyen grafikte genç işsizliğinin gelişimi yer almaktadır.

Grafikten de görüldüğü gibi işsizlik gençler arasında çok yaygın. Gençler arasında da işsizlikten en fazla etkilenen kesim yine genç kadınlar. Ayrıca hem kendi yaş gruplarındaki erkeklere hem de aktif nüfusa göre temel işgücü piyasası göstergelerinde çok kötü durumdalar. Ne yazık ki işgücü piyasasında kadınların bu dezavantajlı durumları her geçen gün daha da kötüye gitmektedir.

TÜİK’in işgücü piyasası ile ilgili şubat ayı verileri neresinden bakarsanız bakın, Türkiye ekonomisinin dinamikleri, gerçekleri ile uyuşur durumda değildir. 24 Ocak 1980 kararları ile başlayan, 2001’de IMF tarafından  dayatılan -sözüm ona- “İstikrar Programı” ile ithalat cennetine dönüş(türül)müş; ithal etmeden üretemeyen ve ihraç edemeyen bir sanayisi olan, cari açık vermeden büyüyemeyen bir ekonomiden iş ve aş yaratmasını beklemek çok büyük iyimserlik olacaktır. Dış ticaret hadleri sürekli aleyhte gelişen, sanayide yeni kapasite yaratamayan, malları sudan ucuz hale gelmiş, “işçileri ırgatlaşmış” bir ekonominin, işsizliği kalıcı bir biçimde azaltacak yeni iş alanları yaratması; mevcut işgücünün de verimlilik düzeyini artırması pek olası değildir. Unutmayalım ki sadece işsizlik sorununun çözümünün değil, iktisadi ve sosyal gelişmenin, dünyada söz sahibi olmanın tek yolu; üretim ve eğitimden geçmektedir. Ne yazık ki bu ikisi de bizde rafa kaldırılmış durumda!


[i] Her ne hikmetse TÜİK’in resmi işsizlik oranı bu oranlar içerisinde en düşük işsizlik oranına karşılık geliyor. Örneğin ABD’de kullanılan resmi işsizlik oranı hesaplanan beş farklı oran içerisinde tam ortaya denk gelmekte!