Beklentilerin üzerinde artan Temmuz ayı enflasyonu, politika faiz indirimi ile ilgili bütün hesapları alt üst etmişe benziyor. Etmişe benziyor diyorum, çünkü enflasyondaki bu gelişmeler, Merkez Bankası Guvernörü (Başkanı) Şahap Kavcıoğlu’nun elini kolunu bağlamış durumda; bankaya pek hareket alanı da bırakmadı doğrusu. Temmuz enflasyonu %18,95’e yükselerek, %19 olan politika faizinin kapısına dayandı. Burada durmayacağı ve Ağustos ayında politika faiz oranını aşacağı yönünde kuvvetli beklentiler ve nedenler var.
Çoğunluğun kabul ettiği gibi, öncelikle bir punduna getirip faizleri düşürmek amacıyla o koltuğa oturtulan sayın Guvernör, “aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık misali”, ne yapacağını şaşırmış durumda. Bir sonraki toplantıda ne yapması gerektiğinin mesajı çoktan verildi bile! Pabuç pahalı: ya faizi indireceksin ya indireceksin! Ama birde enflasyon konusunda gerçekler orta yerde duruyor ve faizi indirmeye kalktığında neler olacağını iyi düşünmesi gerek! Üstelik göreve atanmasını izleyen ilk “Para Politikası Kurulu” toplantı metnine “Enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar politika faizi, güçlü dezenflasyonist etkiyi muhafaza edecek şekilde, enflasyonun üzerinde bir düzeyde oluşturulmaya devam edilecektir” ifadesini koydurarak; bir anlamda kendisini de bağlamış oldu.
ÜFE, TÜFE MAKASI AÇILIYOR!
Tüketici enflasyonunun beklentilerin üzerinde artması başlı başına bir sorun. Bu artışta önemli rol oynayan gıda ve enerji fiyat artışları devam ediyor. Enflasyonda, kur geçişkenliğinin oldukça yüksek olduğu herkesin genel inancı. Bir ara kur düşer gibi oldu. Ama arkasından gelen “faiz mesajı” sonucu, tekrar yükselmeye devam etti.
Tüketici enflasyonunu artıran bütün etkenlerde göreli olarak bir gerileme olsa bile, üretici fiyatları artışlarından, tüketici fiyatlarına yansıması gereken önemli oranda bir artış var daha! Nasıl olmasın ki: Temmuz ayında tüketici fiyatları, yıllık olarak %18,95 oranında artarken, üretici fiyatlarındaki artış %44,92’ye ulaştı. Arada 26 puanlık oldukça büyük bir fark oluştu. Bu farkın, bir süre sonra orta bir yerde kapanacağı hiç şüphe götürmüyor. Buna ek olarak bir de gıdada fiyat artışı beklentisi var. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Temmuz Ayı Fiyat Gelişmeleri Raporu da, gıda enflasyonunda ki artışa dikkat çekerek; gıda yıllık enflasyonunun, fiyat artışlarının alt gruplar geneline yayılmasıyla kayda değer bir oranda yükseldiğine dikkat çekmiştir. Üretici fiyatlarındaki gelişmeler ile artan kuraklık gıda enflasyon görünümünü tümden değiştirmiştir. İzleyen grafikte, üretici ve tüketici enflasyonu ile bu iki enflasyon arasındaki farkın gelişimi yer almaktadır.
Kaynak: TÜİK
Grafikten de görüldüğü gibi, üretici enflasyonu ile tüketici enflasyonu arasındaki makas, 2020 yılının Ağustos ayından bu yana sürekli açılmakta. Arada oluşan yaklaşık 26 puanlık fark bile tek başına, normal koşullarda, tüketici fiyatlarında Temmuz ayında en yükseği görmediğimizin bir kanıtıdır. Ama unutmayalım: burası Türkiye ve “Temmuz ayı tüketici enflasyonu, politika faizinin hemen altında; üretici enflasyonu da, yine ne hikmetse, %45’in biraz altında ilan edildi!”
HALKIN CEBİ YANMAYA DEVAM EDİYOR!
Üretici ve tüketici enflasyonunun Temmuz ayı gelişmeleri halkımızın keyfini epey bir kaçırdı! Ne yazık ki, halkın enflasyonundaki gelişmeler ve bu enflasyon konusundaki beklentiler; keyfimizi daha uzun zaman kaçıracağa benziyor. Bir önceki yazımızda, herkesin kendi enflasyonuna bakması gerektiğinin altını çizmiştik. İyide yapmışız, Temmuz ayı halkın enflasyonundaki gelişmeler de bu saptamamızın ne kadar önemli olduğunu teyit eder biçimde oldu. İzleyen grafikte, halkın enflasyonu ile manşet (tüketici) enflasyonu ve ikisi arasındaki farkın gelişimi yer almaktadır.
Kaynak: TÜİK
Grafikten rahatlıkla görüldüğü gibi, halkın enflasyonu ile tüketici enflasyonu arasındaki fark, halkın enflasyonu aleyhine sürekli artıyor. Pandemi döneminde zaten yaşamları cehenneme dönen halkımız, şimdi çok hızlı bir biçimde artan gıda fiyatları ile yüzleşmek zorunda. Yıllık bazda %24,92 oranında artan halkın enflasyonu, aylık bazda da tüketici fiyatlarının çok üstünde, %2,77 oranında artmıştır. Halkın enflasyonunun daha da artacağı yönündeki beklentiler, bir süre sonra halkımızın en temel gıda ürünlerini bile alamayacak durumu düşme tehlikesi içerisinde olduğunu göstermektedir.
Artan enerji, gıda fiyatları ve yükselen enflasyon beklentileri, enflasyonu artırmaya devam ediyor ve devam edecek. Enflasyon artıkça gelir dağılımı bozulmakta, paranın satın alma gücü düşmekte, kimse TL cinsi varlıklara yatırım yapmak istememekte, sabit gelirli yurttaşlarımız ay sonunu nasıl getireceklerinin hesabını yaparak, bütün enerjilerini tüketmektedirler. Üç beş kuruş parası olanlar ise parayı nerede değerlendireceklerinin derdine düşmüş vaziyetteler. İş bunlarla kalsa iyi! Ulusal paramız değer kaybetmekte, ülke riski yükselmekte, dış kırılganlıklarımız artmakta ve ekonomide artan bir belirsizlik hüküm sürmekte. Enflasyon ve yarattığı sorunlar gün gibi ortadayken, Merkez Bankası Guvernörü, bir an önce enflasyonda kalıcı düşüş yaratacak politikaları yaşama geçirmek yerine; “yalnız bırakıldıklarından” dem vurarak sorumluluk almadığı gibi, sorumluluktan kaçmaya çalışmakta; bir anlamda sürekli topu taca atmaya çalışmaktadır. Ne yazık ki, topu taca da atamıyor, çünkü maçın hakemi “maçı taç olmadan oynatmaya” karar vermiş durumda!