Faşizm bu, insanı bir anda maymuna çevirir. Tabii her insanı çevirmiyor; yönsüz pragmatistler, oportünistler, kariyeristler oltaya daha kolay düşüyor.
Istvan Szabo’nun Mephisto adlı filmini bulun, izleyin… Klaus Maria Brandauer’in canlandırdığı Hendrik Höfgen adlı üstün yetenekli bir oyuncunun faşizm koşullarında nasıl bir evrim geçirdiğini, kendi kişiliğinin üzerine basa basa kariyer basamaklarını tırmanışını izleyin.
Faşizmin esiri olmuş Höfgen, yalnız kendi kişiliğini ezmekle kalmıyor, başlarda devrimci tiyatroya, sonra sevdiklerine, sonra sanata ve mesleğine ve nihayet insanlığa ihanet ediyor.
Walter Benjamin’in sözüdür: “Faşizm koşullarında en büyük devrimcilik, işini iyi yapmaktır.”
Henüz 20 yaşlarımda okumuş olmalıyım, bu muhteşem sözün değerini anlayamamıştım.
Ne yazık ki hayat anlattı…
Alnınızın teriyle, emeğinizle, etik değerlere uygun şekilde hayatınızı kazanmanız, faşist bir rejim için çoğu zaman sorundur.
Bu mekanizma iki türlü işler:
1) İşini hakkıyla yapmayanların önü açılır. Bu zaten sizin geri düşmeniz anlamına gelir ve bir sorundur.
2) Yaptığınız işin niteliği ve bulunduğunuz mevki, faşist rejimin birinci derecede ilgi alanına girmektedir. Karar vermeye zorlanırsınız. Onurlu bir şekilde dövüşebilirsiniz, yine onurlu bir şekilde makamları mevkileri bırakabilirsiniz, onursuzca teslim olabilirsiniz.
Metin Feyzioğlu’nun kariyer basamaklarının başında Hendrik Höfgen gibi devrimci-sol değerlere yakın görünen bir karakter olduğunu iddia edecek değilim. Zamanında, Ankara Barosu seçimlerine Demokratik Sol Avukatlar Grubu’nun adayı olarak girdiğini ve CHP’li olduğunu biliyoruz.
Ama yetenekli Bay Feyzioğlu. Retoriği güçlü, ikna kabiliyeti var, karizmatik…
Bir de gözü yukarılarda Bay Feyzioğlu’nun. CHP’ye başkan olmak istiyordu. Cumhurbaşkanlığı konusunda pek istekli. Bundan bir tane de İstanbul’da vardı. Kendilerini büyükelçilere geleceğin cumhurbaşkanı olarak tanıtırlardı. Şimdi yönsüz bir pragmatizm ile kariyerizmi harmanlayarak, bir yandan Erdoğan’a yanlayarak, aradan cumhurbaşkanı (hiç değilse yardımcısı) mevkisiyle sıyrılabilir miyim derdinde…
Feyzioğlu neden mi gündemimize geldi…
En son, katıldığı bir programda "Nuriye ile Semih'i evlat edinecek bir sempati içinde olmamı kimse benden beklemesin” diye buyurmuş ve dahası Nuriye ile Semih için terör örgütü üyeliği imasında bulunmuş, bu ahir zaman Mephisto’su…
Yetenekli Bay Feyzioğlu, içine girdiği bu gayya kuyusundan kurtulmak istiyorsa bizi dinlemesin, Höfgen’leri pek iyi tanıyan bir Alman’ın, Walter Benjamin’in sözlerine kulak versin:
Faşizm koşullarında önce işini iyi yapacaksın!
Gerçi Bay Yetenekli’nin 1930’lardaki muadilleri “kimse bizden Benjamin gibi bir Yahudi’yi evlat edinecek bir sempati içinde olmamızı beklemesin” demiştir ama bir anlığına dinleyiversin…
İşini yapacaksın Feyzioğlu…
Yüzyılın yargı skandalı Cumhuriyet davasının iddianamesini bir okuyuvereceksin önce…
OHAL’in ilanından bu yana adaletsizliğe maruz kaldığı için intihar eden insan sayısı nedir, araştıracaksın…
Ölüler diriltilip nasıl oy kullandırıldı ve o oylarla nasıl rejim değiştirildi, bileceksin…
“Nuriye ve Semih’i evlat edinmek” gibi sıradan faşizmin dilinden önce hukukun, adaletin dilini öğreneceksin…