8372 kişinin katledildiği Srebrenitsa Soykırımı için her sene 11 Temmuz’da anma törenleri yapılır ve DNA’sı tespit edilen kurbanlar büyük bir cenaze töreniyle Potoçari’deki anıt mezarlıkta toprağa verilir. Sosyal medya Srebrenitsa paylaşımlarıyla dolar taşar. Soykırım, vahşet kınanır. Bazen bu vahşete göz yuman UNPROFOR da kınanır. Pekiyi, 2019 yılında Srebrenitsa neyi ifade etmektedir? Bunu anlatabilmek için üç farklı yazıyla İleri okurlarının karşısına çıkıyoruz. Öncelikle, 2019’u anlamadan önce 1995’i hatırlamak, sıcak bir yaz günü Srebrenitsa’da yaşanılanları yeniden hatırlamak gerekiyor.
1995 Yaz başında Bosna Savaşı’nda dengelerin yavaş yavaş değişeceğine dair emareler ortaya çıkmaya başlamıştı. NATO Bosna’ya daha çok müdahil olmaya hevesliydi. Nitekim Mayıs ayında NATO uçakları Saraybosna’daki mevzileri terk etmemekte ısrar eden VRS (Vojske Republike Srpske - Srpska Cumhuriyeti Ordusu) topçu mevzilerini vurdu.
Gazeteci bir arkadaşım o günü, 25 Mayıs 1995 Perşembe gününü bana şöyle anlatmıştı: “Önce iki jet sesi duyduk. F-16’lar alçaktan uçuyordu. Daha sonra Pale tarafını bombaladılar. Pale’den dumanlar yükselirken nihayet Batı’nın bir şeyler yapmaya karar verdiğine inandık. O akşam Saraybosna’da eğlendik. Sanki kuşatma kalkmış gibiydi”.
(Pale’nin bombalanmasının Bosna’daki yankıları ile ilgili İngilizce kısa belgesel)
NATO’nun bu hevesi Hırvatistan ve Bosnalı Hırvatları da harekete geçirmişti ve hatta Haziran 1995 Güney Bosna’da Livno Vadisi’nde Bosnalı Hırvatlar Sırplara karşı önemli mevzileri geri almışlardı. Sırp kontrolündeki Krajina bölgesinine yönelik bir operasyon planlanıyordu.
Bu planlar Sırpları kara kara düşündürüyordu. Bosna’daki VRS generali Ratko Mladiç’in en büyük sıkıntılarından birisi Doğu Bosna’yı tam olarak “temizleyememiş” olmasıydı. Jepa, Gorajde ve Srebrenitsa UNPROFOR tarafından korunuyordu ve bu bölgelerde asker bulundurması elzem olan VRS’nin en büyük sıkıntısı asker eksikliğiydi. Mladiç Bosna’nın batısında yaklaşmakta olan “fırtına”yı hissediyordu ve Doğu Bosna’yı “halledip” buradaki askerî birlikleri bir an önce Batı’ya kaydırmak istiyordu.
Srebrenitsa etrafındaki yaklaşık 270 köy daha önce “temizlenmişti”. Binlerce insan katledilmiş, geriye kalan on binlercesi de BM tarafında güvenlikli cep olarak ilan edilen Srebrenitsa’ya sığınmıştı. Srebrenitsa’nın tamamıyla temizlenmesi hem Pale’yi bombalayan NATO’ya bir gözdağı fırsatı yaratacak, hem de buradaki operasyondan sonra 1000 kadar VRS askerinin Batı’ya kaydırılmasını sağlayacaktı. Haziran’da Livno Vadisi’nde Hırvatlara karşı savaşan VRS askeri sayısının 3500 olduğu düşünülürse, 1000 askerin önemi daha rahat anlaşılır.
Ocak 1995’ten bu yana VRS Srebrenitsa’yı koruyan UNPROFOR’a bağlı Hollandalı askerlerin dirençlerini test etmişti ve Hollandalı askerlerin VRS’ye sorun yaratmayacağı üç aşağı beş yukarı belli olmuştu.
Öyle de oldu…
Savaştan önce Srebrenitsa ilçesinin nüfusu köylerle beraber 35 bin civarındaydı ve bunun yalnızca 6 bin kadarı Srebrenitsa kasabasının merkezinde yaşıyordu. Temmuz 1995’te ise kasaba merkezinin nüfusu çevredeki köylerden gelen, katliamdan kaçan onbinlerce Boşnak’ın gelişiyle 50 bini aşmıştı.
Mladiç akıllıca bir hareketle UNPROFOR birliğinin komutanı Hollandalı Binbaşı Thom Karremans’ı bir yandan korkuturken, bir yandan da oldukça sevecen bir üslupla sivillere zarar gelmeyeceği konusunda ikna etmeye çalışıyordu. Karremans’ı ikna etmek zor değildi…
Mladiç Srebrenitsa merkezinden kameralara Sırp halkına bu kutlu zaferi müjedelerken şunu soruyordu: “Bakalım Potoçari’de var”. (Bkz. https://www.youtube.com/watch?v=QfInjlNoT4Q)
Potoçari’de binlerce insan vardı. BM üssünde ARBİH kontrolündeki bölgelere nakledilmeyi bekliyen binlerce sivil. Hollandalı askerlerin Mladiç’in insafına bırakıp kaçtığı binlerce sivil. (Video: Mladiç Potoçari’de)
Katliam dokuz gün boyunca sürdü. Sinek öldürür gibi insan öldürdüler. 12 yaş üstü erkeklerle, çocukları ve kadınları ayırdılar. Erkekleri öbek öbek infaz ederken, kadınların payına da aç ve susuz yaklaşık 100 km ötedeki Tuzla’ya yürüyerek giderken tecavüze uğramak düştü.
Tam anlamıyla dünyanın gözleri önünde oldu olanlar. Kimse bir şey yapmadı. Ne BM, ne AB hatta ne de ARBİH. 8372 erkek öldürüldü, binlerce kadın tecavüze uğradı.
Srebrenitsa’yı diğer katliamlardan ayıran şey, bu kadar göz önünde olan, hatta Avrupa’nın göbeğinde olan bir coğrafyada göz göre göre bu vahşete, üstelik bir gün değil, 10 gün süren bir vahşete göre müsaade edilmesiydi.
Srebrenitsa’yı diğer katliamlardan, soykırımlardan ayıran bir diğer şey de, taraf olan siyasi grupların tamamı tarafından “kullanılabilir” oluşudur. Siyasi aktörlerin hemen hemen hepsi binlerce insanın canına mal olan böylesi bir felaketi kendi siyasi çıkarları için 24 yıldır istismar etmekten çekinmemektedir.
Bu da ikinci yazımızın konusu olacak.
dirimozkan@gmail.com
http://yugoslavyayazilari.blogspot.com.tr/
http://lettersfromyugoslavia.blogspot.com.tr/