Son faiz kararı NAS’ta U-dönüşü mü yoksa “reductio ad absurdum, abese irca, olmayana ergi” mi?

Büyümenin temel pınarı, kaynağı olan ve büyük oranda kredi genişlemesine dayanan tüketim harcamaları artışları, yeni para politikası uygulamaları ile eninde sonunda duracak; bu daralma da büyüme oranının ciddi bir biçimde düşmesine neden olacaktır.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) 22 Haziran 2023 (geçen Perşembe) olağan toplantısında politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını, yüzde 8,5’ten yüzde 15’e 650 baz puan artırdı. Sağ olsun, var olsun PPK üyeleri; herkesin merakla beklediği sorunun yanıtını vermiş oldular!

Politika faiz oranı artışı ikinci en büyük faiz artışı olarak kayıtlara geçti. 

İzleyen tabloda görüldüğü gibi en son politika faiz artışı, 2010’dan bu yana görülen en yüksek ikinci faiz artışı oldu. İlki, 31 Mayıs 2018’de politika faizinin yüzde 8’den yüzde 16,5’e çıkartılmasıyla olmuştu.

Kaynak: TCMB verilerinden yararlanılarak yazar tarafından üretilmiştir.

Tablodan da görüldüğü gibi PPK 2010’dan bu yana toplamda 39 kere politika faiz oranını değiştirmiş. Bu 39 değişikliğin 20 tanesini 10 yılda (20.05.2010-13.12.2019); kalan 19’unu ise son 3.5 yılda yapmıştır. Yani anlayacağınız; 9 Temmuz 2018 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi altında yaşamın her alanında tanık olduğumuz “volatilite artışı”, PPK’nın politika faizi kararlarına da yansımış!

NAS’a tam gaz devam:

Memlekette o kadar sorun var, ortalık toz duman olmuş, neredeyse doğru giden hiçbir şey yok, “sözümona” muhalefet2, PPK’nin politika faiz kararını; NAS’tan U-dönüşü, NAS’ın bitmesi biçiminde yorumlayarak her zaman olduğu gibi yine sınıfta kaldı. Seçim sonrası ve özellikle politika faiz oranı eksenindeki tartışmalar, bir daha gösterdi ki Türkiye’de sadece iktidar değil; çok ciddi bir muhalefet sorunu da var. Nasıl mı? Açıklamaya çalışayım.

Her şeyden önce Mehmet Şimşek ve ekibinin iş başına getirilmesi NAS’tan bir kopuş, tamamen ortodoks iktisat politikalarına bir geçiş değildir. Cumhurbaşkanı bu hamlesiyle, olmayana ergi yöntemini kullanarak yerel seçimler için kendisine yeni manevra alanları yaratmaya çalışmaktadır. NAS’tan vazgeçildiği falan da yoktur. Yapılmaya çalışılan, ortodoks politikaları uyguluyormuş gibi yaparak oluşacak başarısızlığı (fiyaskoyu); NAS’ın doğruluğunun bir kanıtı olarak yerel seçimlerde “tepe tepe” kullanmaktır. Dahası; Sağır Sultan’ın bile bildiği gibi bu neoliberal sadece ve sadece sermaye (özellikle finans kapital) çıkarlarına hizmet eden, edecek politikalarla Türkiye’de ne enflasyon düşer ne de iktisadi istikrar sağlanabilir. Çünkü Türkiye’nin mevcut yapısal sorunları faiz indirip, bindirmekle çözülemeyecek kadar derin sorunlar. Hele bu sorunlar sadece para politikası önlemleri ile hiç mi hiç çözülemeyecek sorunlar. Bu para politikası önlemleri ile enflasyon konusunda başarı sağlamak için sıkı maliye politikası ile ücret-fiyat kontrollerini gerektiren gelirler politikalarını mutlaka uygulamak zorunlu olacaktır. Hadi sıkı maliye politikası uygulamasına da evet dediniz diyelim. Adama sormazlar mı: “EYT ödemeleri ne olacak? Memur ve emekli maaş zamlarını nasıl karşılayacaksınız? Ertelenmiş doğal gaz ödemeleri ne olacak? Bu faiz kararı sonrası oluşacak kamu bankalarının zararlarını nasıl telafi edeceksiniz? Neredeyse tüm iktidarınızın emniyet sübabı konumunda olan ve yerel seçimlerde de en büyük silah olarak kullanacağınız cari transfer ödemelerini nasıl artıracaksınız?” diye! En kötüsü de seçim sürecinde başarı hikayesi olarak dilinizden düşür(e)mediğiniz iktisadi büyüme silahından da mahrum kalacaksınız. Çünkü büyümenin temel pınarı, kaynağı olan ve büyük oranda kredi genişlemesine dayanan tüketim harcamaları artışları, yeni para politikası uygulamaları ile eninde sonunda duracak; bu daralma da büyüme oranının ciddi bir biçimde düşmesine neden olacaktır. Ama, size söylüyorum, bütün bu gelişmeler her zaman olduğu gibi Cunhurbaşkanı’na altın tepside sunulmuş fırsatlar olacaktır ve aynen: Ben size demedim mi kurtuluş NAS’tadır diyecek ve böylelikle kendi kitlesini çok kolaylıkla yerel seçimlerde konsolide edecektir.

Finans kapitale ben daha iyi yarenlik ederim diye “çırpınan” düzen partileri ile bir yere varılamaz:

Cumhurbaşkanı NAS’ı tek çözüm olarak göstermenin manevralarını yaparken düzen partileri ne yapıyor dersiniz? Onlar koro halinde sermayeyi biz nasıl daha çok memnun ederizin peşindeler. Seçim sürecinde nasıl Cumhur İttifakıyla kim daha çok milliyetçi, kim daha doğru müslüman yarışına girdilerse; şimdi de sermayeyi daha çok kimin memnun edeceği yarışına girmiş durumdalar. Zaten uygulayacağız dedikleri iktisat politikalarının Mehmet Şimşek politikalarından öz itibarıyla hiçbir farkı yoktu: Bildiğimiz tipik neoliberal ortodoks politikaları idi. Neoliberalizmin can çekiştiği bugünlerde; neoliberal politikalarla, Türkiye’nin yapısal, kangrene dönüşmüş sorunlarını çözecekleri hayali içindeydiler ve halen de öyleler. Oysa dünya ve özellikle de kapitalist sistem yeni bir aşamaya geçmenin eşiğinde. Bu yeni aşamada neoliberal politikalar yer almadığı gibi kamucu, daha kapsayıcı ve eşitlikçi politikalar gündeme gelmekte. Sermayenin yeni dönemdeki yeni anayasası olan “Yeni Washington uzlaşması” yaşama geçirilmeye başlandı bile. Daha siz seksenlerin demode olmuş, emekçi düşmanı, sadece ve sadece sermayenin çıkarlarına hizmet eden, sermayenin mutlak tahakkümünü öngören neoliberel politikalarıyla Türkiye’yi kurtaracağınızı, kitlelere umut olacağınızı zannedin ve bunun için AKP ile yarışın. Ne diyeyim: Allah akıl ve fikir versin!..

Kaynak:

1) Latince reductio ad absurdum, Osmanlıca abese irca, Türkçe olmayana ergi Aristo'nun sıkça uyguladığı iddia edilen bir yöntemin adıdır ve “saçma olana indirgeme” anlamına gelmektedir. Bu yöntemle yapılmaya çalışılan: Bir iddiayı doğru kabul ederek saçma bir sonuca varıp iddianın yanlış olduğu sonucuna ulaşmaktır. Bir başka ifadeyle “Bir özelliğin doğru olması durumunda mantıksal bir çelişkinin doğacağı dolayısıyla özelliğin yanlış olduğunun gösterildiği yöntem.”dir.

2) Muhalefet ile hem muhalif siyasi partileri hem de muhalif kişileri kastediyorum.