Solda büyük bir mutabakat var aslında!

Biraz “ters” bir yazı olacak belki. Ancak soğukkanlı ve daha tarihsel bir çerçeve içine yerleştirdiğimizde genel yaklaşımımızı, bugün, Türkiye sosyalist hareketinin güncel tartışmalarını daha sağlıklı bir zemine oturtabiliriz.

Çünkü ihtiyacımız olan bu. Ne istediğimizi bilmeden, nasıl olması gerektiğine dönük bir tasavvurumuz olmadan tartışmaları ele almanın sağlıksız yönleri ortaya çıkabilir.

Elbette mesele tek başına bu değil. Mesele tartışmaların özüne dairdir ve her tartışmanın meşru yanı  kadar doğru yanı da bulunuyor. Doğrular öne çıkarılmalı, yanlışlar ortadan kaldırılmalıdır.

Mesele tek başına sosyalist hareket tartışıyor, ama, aman ha şimdi buradan yeniden ayrılıklar, gayrılıklar çıkmasın naifliği hiç değil.

Bir bardak suda fırtına koparıyorlar yahu, gibi bir psikoloji içinde de değiliz. Bugün, seçimler bağlamında yapılan tartışmaları, bu açıdan bir bardakta fırtına olarak hiç değerlendirmiyoruz. Aksine, yapılan tartışmalar sosyalist hareketin geleceğini belirleyecek özellikler barındırmaktadır.

Bu tartışmalara değinmeden önce, öncelikle vurgulamak istediğim öz şudur: Bütün bu tartışmaların altında ve ötesinde yatan ortaklıkların da aynı şekilde görülmesine önem atfedilmeli ve önümüzdeki süreçte sosyalist hareketin bir bütün olarak ayağa kalkacağı bir zeminin bu ortaklıklar üzerinden şekilleneceğinin bilincine varılmalıdır.

AKP’de cisimleşen gerici iktidarın önümüzdeki günlerde sıkışacağı bir objektivizme dönük genel bir ortaklık bulunmaktadır. Bunun iç dinamik-dış dinamik ya da ekonomik parametlere bağlı olarak nasıl şekilleneceğinden bağımsız bir biçimde ele alarak yazıyorum.

Cumhuriyet mitinglerinden Özgecan eylemlerine kadar geçen süreçteki kitle hareketlerinin, ülkemizin ilerici yürüyüşünde büyük bir rolü olacağı konusunda da mutabakat ve bu eylemleri özel olarak ta Haziran Direnişi’ni referans gösteren ortak bir çizgi bulunmaktadır. Ülkemizin, giydirilmek istenen elbiseye karşı, ciddi direnç gösteren toplumsal dinamiklere sahip olduğuna dönük bir güven ve umuttur, kastedilen.

Düzen karşıtı siyasal bir güç olarak sosyalist hareketin, bu tabloda, yeni bir çıkış yapabileceğine ya da toplumsal ölçekte önemli bir güç haline gelebileceğine dair öznelliğe içkin bir değerlendirme ortaklığı da mevcuttur.

Hatta daha somut olarak ve incelterek söylersek, HDP ile ittifak önerenlerin de önermeyenlerin de Kürt siyasi hareketi içinden doğrudan sosyalist bir örgütlenme ortaya çıkamayacağı ya da buradan kendiliğinden sosyalizm çıkamayacağı konusunda da netlik bulunuyor.

Yine, aynı şekilde, HDP ile ittifakı bugün gündeme almayalım diyenlerle alınabilir tezini savunanların, Kürt siyasi hareketiyle bütün köprüleri atalım yaklaşımı içinde olduklarını düşünmüyoruz. Kürt sorununun bir sosyolojik-siyasal olgu olduğunu kimse reddetmiyor çünkü.

Ve yine aynı şekilde, kimse, sosyalist hareketin bağımsız kimliğini mutlaka örtelim gibi bir adımı savunduğunu düşünmüyorum.

Yukarıda, kısaca ve bir köşe yazısının sınırları bağlamında, aynı şekilde köşe yazısını entellektüel bir dille asla yazmayalım düsturunu edinmiş bir üsluptan dolayı somut ve basit bir biçimde dile getirmeye çalıştığım ortak noktaların üzerinde daha fazla durulmalıdır.

Çünkü buradan bir şey çıkar!

Çıkmalıdır!

Bütün bu noktalar üzerinden bir strateji geliştirmenin, devrimin güncelliği bağlamında ele alınarak ortaya konması gerektiği açıktır. Tam da bunun için, bugün seçimlerde ortaya çıkan siyasal basınç ve sıkışma ancak ve ancak bu çerçeve içinde ele alındığında hata riskleri bertaraf edilerek aşılabilir.

Bu yaklaşım çerçevesinde yapılması gerekenlere dair bir kaç noktanın altını çizerek bir yol haritası oluşturabiliriz.

Kafamızı kuma gömmek, bu dönemi es geçmek, geleceğe bakalım diyerek günün görevlerinin hakkını vermeyen bir atalet içinde bulunmak olmaz.

Geri çekilmek değil ileriye çekecek bir siyasal üretim ve mücadele içinde olmak.

Bunun adresini oluşturup, genel hareketin bereketine tek başına güvenerek değil, düzen karşıtı odağın bağımsız hattının yaratılmasını ertelememek. Bunun varlığını ortadan kaldıracak (ve üzerinde) bir tahakküme izin vermemek.

Sosyalist hareket bağımsız siyasi hattını ortaya koyacağı bir mücadele pratiği sergilemelidir.