Saray Türkiyesi'nde okulun ilk günü: Övünün bu eser sizin!

Okullar açıldı.

Büyük bir heyecan ve umutla çocuğunun elinden tutup okulun kapısına getirdin…

Güvenlik görevlisi ortalarda yok!

Güvenlikçiler için devlet ödenek ayırmamış, geçen hafta veliler olarak para toplayıp idareye vermiştiniz. Nerede bu adam?

Meğer, servis şirketleri arasında çıkan kavgayı ayırmaya gitmiş…

Çocuğun pantolonunu çekiştirip duruyor, “baba tuvaletim geldi” diye. 

Koştura koştura tuvalete gittiniz. Tuvalet kağıdı yok!

Tuvalet kağıdı için de ödeme yapmıştın ama boya-badanaya hesaplanandan fazla harcanmış. Bugünlük tuvalet kağıdı olmadan idare edilebilir miymiş?

Ortalıkta garip garip tipler dolaşıyor. 

Birini tanıyorsun. Veli toplantısını sabote edip, okulda açtığı drama kursunun tanıtımını yapan şirketin temsilcisi…

Ya diğeri? O da bakanlığın protokol imzaladığı dinci vakfın adamıymış. Müdür yardımcısı havasında dolaşıyor koridorlarda…

Etrafta broşürler var, elden ele dolaşıyor. 

15 Temmuz, Başkomutan Tayyip, dualar…

Müdür Arapça’yı Türkçe’den daha iyi konuştuğunu belli eden bir aksanla anlatıyor da anlatıyor. Kuran Kursu mu açıyor, eğitim kurumu mu diye soruyorsun kendi kendine… 

Kitaplara göz gezdiriyorsun.

Cumhuriyet gitmiş, inkılaplar gitmiş. Evrim zaten gitmişti…

Kız çocuklara “kocanıza itaat edin” diyor, “erken yaşta evlenmek örftendir”diyor, başkanlık sistemi propagandası yapıyor. 

Sen hâlâ tuvalet kağıdının peşindesin…

Karşında okul görevlisi kıvrana kıvrana para bekliyor.

O sırada telefonuna bildirim geliyor:

“Başbakan ve cumhurbaşkanı, kendilerine ayrılan 2 milyar liralık örtülü ödeneği 8 ayda bitirdi.”

İtiraz etmek, isyan etmek istiyorsun.

Az ilerideki sınıftan yükselen öğretmen sesiyle irkiliyorsun:

“Dersimiz Değerler Eğitimi, konumuz Kanaatkarlık ve Sabır!”

***

17 milyon öğrenci bugün bu koşullarda ders başı yapıyor. 

Yalnız bunlar da değil…

Hâlâ pek çok kız çocuğu, yobazlık kol gezdiği için okula gönderilmiyor.

Milyonlarca öğrenci, elektriğin, suyun, yeterli dersliklerin veya öğretmenlerinin olmadığı ortamda okula gitmek zorunda bırakılıyor. 

PISA verilerine göre Türkiye öğrencilerinin en mutsuz olduğu ülke.

Öğretmenlerin yüze 60’tan fazlası psikolojik sorunlar yaşıyor. 

Yine PISA verileri Türkiye’nin bilim, dil, yazı ve matematik eğitimi alanlarında en başarısız ülkelerden biri olduğunu gösteriyor. 

Yüz yıl önce saraya ve yobazlığa itirazla kurulan ülke bugün 17 milyon çocuğunu Kaçak Saray’ın en büyük projesi olan bu “eğitim sistemi”ne emanet ediyor.

Çocuklarımıza güzel bir ülke bırakacakken, çocuklarımızı bir karanlığın içine bırakıverdik.

Türkiye ve çocuklarımız bunu hak etmiyor. 

Saray’ın değerlerini de eğitimini de çöpe at. 

İtiraz et, isyan et, değiştir…