%7,01 oranında gerçekleşen 2021 yılı I. çeyrek büyümesi, Türkiye ekonomisinin ileriki dönemlere ilişkin performansı konusunda belli kesimlerde gerektiğinden fazla ‘iyimserlik’ yarattı. Hatta “bu gidişle bütün dünya bizi kıskanacak” bile dendi. Bu haftaki yazımızda, büyümenin temel belirleyicisi olarak kabul edilen Sanayi Üretim Endeksi (SÜE) verilerini kullanarak, ileriki dönemlere ilişkin büyüme beklentileri hakkında bir iki kelam etmeye çalışacağız.
Bilindiği gibi SÜE, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından hesaplanmaktadır. Madencilik ve Taşocakçılığı (B); İmalat (C) ile Elektrik, Gaz, Buhar ve İklimlendirme Üretimi ve Dağıtımı (D) sektörleri alınarak hesaplanan bu endeks, sanayi sektöründeki gelişmeleri ve uygulanan iktisat politikalarının sanayi sektörü üzerinde kısa vadeli etkilerini ortaya koyma amacı gütmektedir. Endeks hesaplanırken, üretim değeri, üretim miktarı ve çalışılan gün sayısı esas alınarak hesaplanan baz yılı (yani 100 değeri aldığı yıl); 2015’tir.[i] TÜİK, bu endeks sonuçlarını, üç farklı biçimde kamuoyu ile paylaşmaktadır.[ii] Bunlar, “sanayi üretim endeksi-yalın endeks”, “takvim etkisinden arındırılmış” ve “mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış” verilerdir. Bu verilerden ikincisini, bir önceki yılın aynı ayına/dönemine; sonuncusunu da bir önceki aya/döneme göre karşılaştırarak kullanmak oldukça yararlıdır. Bir başka deyişle, SÜE’deki aylık değişime (SÜE-Takvim ve Mevsim Etkisinden Arındırılmış) bakarak, sanayi üretiminin yıl içindeki gidişi hakkında bilgiler elde ederken; bir önceki yılın aynı ayıyla karşılaştırılarak (SÜE-Takvim Etkisinden Arındırılmış) bir yıl öncesine göre üretimin değişimine bakıyoruz. Ayrıca, yalın endeks gerçek sanayi üretim düzeyini gösterirken, çalışılan gün sayısını eşitleme mantığına dayalı takvim etkisinden arındırılmış endeks, sanayinin bir anlamda performansını göstermektedir. Bununla birlikte esas olanın arındırılmamış endeks değerleri olduğunu unutmayalım.
TÜİK’in yayımladığı 2021 Nisan ayı SÜE verilerine göre, sanayi üretimi Nisan ayında, yıllık bazda yüzde 66,0 artarken, aylık bazda yüzde 0,9 azalmıştır. Arındırılmamış verilere göre ise yıllık yüzde 65,2 oranında artarken, aylık yüzde 5,7 oranında azalmıştır. Sanayii sektörünün alt sektörleri olan madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki yılın Nisan ayına göre yüzde 25,5, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 72,3 ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 26,6 artmış gözüküyor. Buna karşılık aylık olarak, madencilik ve taş ocakçılığı sektörü ile elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörleri endeksleri sırasıyla yüzde 4,1 ve 1,3 oranlarında azalırken, imalat sanayi endeksi yüzde 0,7 oranında düşmüştür. İzleyen tablo, alt sanayi grupları itibariyle SÜE’deki gelişmeleri göstermektedir.
Tablodan da görüldüğü gibi, Nisan ayında enerji ve sermaye malı alt grubu dışında, endekste azalmalar vardır. Bu gelişmeler, kredi ile şişirilen, tüketime dayalı büyümenin sınırlarına geldiğimiz biçiminde de yorumlanabilir. İzleyen grafik sanayi üretim endekslerinin 2017 yılının Ocak ayı ile 2021 yılı Nisan ayı arasındaki gelişimini göstermektedir.
Kaynak: TÜİK
Pandemi nedeniyle 2020 yılının Nisan ayında dip noktasını gören sanayi üretim endeksleri, daha sonra artmaya başlamıştır. Bu artış yalın endeks ile takvim etkisinden arındırılmış endekste 2020 yılının sonunda kesintiye uğramıştır. Daha sonra artmaya başlayan endeksler, Nisan 2021’de düşme eğilimine girmiştir. Aynı düşme takvim ve mevsim etkilerinden arındırılmış endeks için de söz konusudur. İzleyen grafik ise sanayi üretiminin öncü göstergesi olarak kabul edilen satın alma yöneticileri endeksi (PMI) ile takvim ve takvim-mevsim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endekslerinin gelişimini göstermektedir.
Kaynak: TÜİK ve Investing.com
Bu grafikte yer alan PMI’nin 50’nin üzerinde değer alması büyümeye, 50’nin altına düşmesi ise daralmaya işaret eder. 2021 Ocak ayında 54,40 olan PMI değeri, Mayıs ayında daralmayı gösteren 49,30’a düşmüştür. Yıllık bazda artan sanayi üretimi, aylık bazda azalma göstermiştir. Bu gelişmeler, baz etkisi nedeniyle yüksek çıkması beklenen 2021 yılı II. çeyrek büyümesi ve izleyen aylardaki büyüme konusunda çok daha ihtiyatlı olmamızı söylemektedir.
Sanayi üretimindeki gelişmeleri daha sağlıklı bir biçimde değerlendirebilmek için, yılın belli döneminde, örneğin bu yılın ilk 4 ayında geçen yılın aynı dönemine göre nasıl değiştiğine bakmak gerekir. Sanayinin son bir yıllık ve Nisan ayındaki performansını daha iyi değerlendirebilmek için izleyen tabloya başvuruyoruz. Sadece endekslerdeki artışlara değil yıllık ortalama endeks değeri ile aylık endeks değerlerini karşılaştırmanın bizi daha sağlıklı yorum yapmaya sevk edeceğine inanıyoruz.
Kaynak: TÜİK
Tablodan da görüldüğü gibi baz yılında 100 değeri alan endeksin 2020 yılı ortalaması 115,8 olmuştur. Arındırılmamış endeksin geçen ay 137,0 olan değeri bu ay 129,2’ye düşmüştür. Nisan 2021 sanayi üretimi, bir önceki yılın (2020) ortalamasının üstünde olmasına rağmen, aylık bazda azalmıştır. Bununla birlikte, Nisan SÜE değeri, ilk dört aylık ortalaması olan 125,2’nin üzerinde gerçekleşmiştir. Bu da bize 2021 II. Çeyrek büyümesi için, kalan aylarda SÜE’nin nasıl gelişeceğinin son derece önemli olduğunu göstermektedir.
Türkiye’de sanayi sektörünün, Türkiye Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) payı yaklaşık yüzde 22 iken imalat sanayinin payı yüzde 19 civarında öngörülmektedir. Açıklanan 2021 I. çeyrek büyüme rakamları da gösterdi ki, sanayii ve özellikle de imalat sanayii büyümede en önemli sektör konumunda. Sanayi üretimi ile büyüme ilişkisini ortaya koymak amacıyla izleyen grafiği kullanacağız. Grafikte çeyreklik yalın SÜE ile GSYİH büyüme oranlarının birlikte gelişimi yer almaktadır.
Kaynak: TCMB
Grafikten de görüleceği gibi, dönem dönem değişse de sanayi üretimi ile büyüme oranı arasında yakın sayılabilecek bir ilişki vardır. İlişki, kriz ve pandemi dönemlerinde daha belirgin hale gelmektedir. Bununla birlikte 2020 yılının III. çeyreğinden itibaren bir kopuş vardır. Sanayi üretimindeki bu dönemde ortaya çıkan sıçramayı, büyüme oranında görmek mümkün değildir. Buna rağmen, sanayi üretimine paralel bir GSYİH büyümesinden söz etmek mümkündür. Bu gelişmeler de bize sanayi üretiminin GSYİH için iyi bir öncü gösterge olduğunu göstermektedir. Yani, her şeye rağmen sanayi üretimi, Türkiye ekonomisinin büyüme performansını belirleyen ana bileşendir.
Sanayi üretimi ile büyüme ilişkisini daha berraklaştırmak için, iki farklı değişken arasındaki ilişkinin yönü konusunda birinci elden bilgi edinebilmek amacıyla sıkça kullanılan serpilme diyagramı ile sanayi üretimi ve büyüme ilişkisinin yönünü ve derecesini belirlemeye çalışacağız. Bu amaçla yalın çeyreklik SÜE ile GSYİH büyüme oranları arasında oluşturduğumuz izleyen serpilme diyagramını kullanacağız.
Kaynak: TCMB
Öncelikle büyüme oranı ile sanayii üretimi arasında yüzde 95,2’lik hayli yüksek ve istatistiki olarak anlamlı bir korelasyon vardır. Ayrıca yaptığımız küçük egzersizin sonucu bize, SÜE’deki her yüzde 1’lik çeyreklik artışın, diğer şeyler sabitken, ortalama olarak GSYİH’yi yaklaşık olarak, yüzde 0,65 oranında artırdığını göstermektedir.
Daha önceleri sıkça vurgulamaya çalıştığımız gibi, sanayi üretimindeki gelişmeler bu ülkede yaşayan herkes için çok önemli bir göstergedir. Aslına bakarsanız, ekonomide neler olup bittiğini bu sayede görmek mümkündür. Yani, sanayi üretimindeki gelişmeler ekonomide olan bitenin iyi bir aynası konumundadır. Her ne kadar, normalleşme ile birlikte sanayi üretimindeki gelişmeler olumluya dönmüş olsa da Nisan ayı ile birlikte alarm vermeye başlamıştır. Sanayi üretiminin öncü göstergesi konumundaki PMI’daki azalma da bunu teyit etmektedir. Gelir dağılımının bu kadar bozulduğu, halkımızın hatırı sayılır bir kesiminin ekmeğe muhtaç olduğu bu dönemlerde, sanayi üretiminde gerilemeler, daha az aş ve daha az iş; daha fazla yoksulluk, daha fazla sefalet olarak algılanmalıdır. Sanayi üretiminiz arttıkça ancak, iç ve dış ticarette, finans ve diğer hizmet sektörlerinde gelişme sağlayabilirsiniz; aksi halde yeterli vergi toplayamayıp, halka hizmet için gerekli olan harcamaları yapamazsınız. Bütçe açıklarınızı finanse etmek için borçlanmak zorunda kalır, ona buna kucak açar; onun bunun şantaj ve tehditlerine boyun eğmek zorunda kalırsınız. Günü kurtarmaya dönük kısa erimli, miyop politikalarla güçlü ve sürekli artan katma değer yaratan bir sanayi sektörü oluşturmak mümkün değildir. Sanayileşmek her şeyden önce bilimsel ve laik eğitim, başta faiz ve döviz kuru politikaları olmak üzere; dış ticaret, teknoloji, işgücü politikalarının eşgüdüm içerisinde kamunun öncülüğünde uygulanmasını gerektirir.
[i] Endeksin hesaplanmasında yurtiçi ve yurtdışı üretici fiyatları esas alınmakta ve ‘zincirleme Laspeyres endeks’ yöntemi kullanılmaktadır.
[ii] Sanayi Üretim Endeksi haber bülteninde yer alan veriler, Sanayi Üretim Endeksi (Arındırılmamış) (2015=100); Takvim etkisinden arındırılmış Sanayi Üretim Endeksi (2015=100); Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış Sanayi Üretim Endeksi (2015=100); Takvim etkisinden arındırılmış yıllık değişim, Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış aylık değişim ve Bölümlerin üst grup endeks değişimine etkisi (2015=100)’dir.