Nemanja Kusturica’nın Yugoslavyası

İsim yanıltmasın: Emir Kusturica’nın resmi ismi Nemanja’dır. Bosnalı Emir, Yugoslavya Savaşı sırasında atalarının Sırp olduğunu fark etmiş ve Ortodoks Kilisesi’nde vaftiz olduğunda ismini de değiştirmişti. Geçtiğimiz günlerde de buyurdu: “Rusya Ordusu Suriye’yi kurtaracak”.(1) İleri Haber’de yayınladığımız demecinde, Kusturica “1990’larda Yugoslav Savaşları başladığında Putin gibi birinin Rusya’yı yönetmesini isterdim” ifadesini de kullanmış.

Bundan bir önceki yazımızda Yugonostalji mefhumuna yer vermiştik ve özeleştirisi verilmemiş bir sistemin her ne kadar siyaseten estetik bir algılanışı ve yansıması olsa da, “nostaljisi”nin bile aslında nasıl bir siyasî ve ideolojik deformasyona yol açtığını göstermeye çalışmış, güncel mücadelenin önünü bile tıkayabileceğine dikkat çekmiştik.

Eski Yugoslavya’da ise Yugonostaljik olmak, siyaseten yaptığınız hataları kapatmaya da yarayabiliyor. Diyelim, bir sosyal demokratsınız ve AB’ye yamanmaktan başka güncel bir politikanız yok ama Tito hakkında basında iki kelime olumlu bir şey söylediğinizde kamuoyunda en azından sempati toplamış olursunuz. Diyelim komünistsiniz ve ne sendikal, ne de partili mücadeleye destek veriyorsunuz ama Tito anma günlerinde üzerine Tito silueti işlenmiş bir tişörtle Tito anıtındaki anma törenine katıldığınızda, bir komünist olmanın bütün gereklerini yerine getirmiş olursunuz. En azında “ortamlarda” komünist olarak bilinir, saygı görürsünüz.

Hatta diyelim eski Yugoslav ülkelerinin herhangi birinde, Bosna’da, Sırbistan’da, Hırvatistan’da ya da Makedonya’da komünist bir parti ya da örgütsünüz. Tito anmalarında boy göstermeniz, partizan anıtlarına saygı ziyaretleri yapmanız yeterli. İşsizliğin tavana vurduğu, grevlerin güncel hayatın bir parçası olduğu ülkenizde başka da bir şey yapmanıza gerek yok.

Ya da diyelim, Kusturica gibi oportünizmin kitabını yazmış bir sanatçısınız. Tito’yu sevmediğinizi herkes bilse bile Yugoslavya hakkında olumlu bir iki ifade kullanmanız sizi solcuların nezdinde bile sempatik bir mertebeye yükseltebilir. Kusturica’nın filmlerinin analizi ve eleştirisi sinema eleştirmenlerinin işi. Bizi daha çok Kusturica’nın sahne dışında dile getirdikleri ilgilendiriyor.

Yaklaşık beş sene önce Kusturica’nın Antalya Film Festivali’nde yaşadığı tatsızlık üzerine kaleme aldığımız yazıda kendisinin sanatsal başarısını ticarete yansıtmaktaki ustalığına ve siyasi manevralarının kıvraklığına değinmiştik. Kusturica’nın örneğine az bulunur bir oportunist olduğuna dikkaet çekmiştik. (2)

Yeniden özetlemek gerekirse; henüz 1980’li yıllarda Yugoslavya’nın dağılmasını hızlandıran partilerden SRS (Savez Reformski Snaga – Reform Güçleri Birliği) üyesi olan Emir Kusturica, siyasi ibrenin yönü belli olunca kıvrak bir hareketle Miloseviç’e yakınlaşıyor. Miloseviç’in NATO-AB operasyonuyla devrileceğini hissettiği anda NATO-AB destekli Koştunitsa’nın has arkadaşı oluyor. Sonrasında ise Tadiç’in yanında yer alarak iktidarda kim olursa olsun orada olacağını defalarca ispatlamış oluyor.

Bütün bu siyasetçilerin ortak özelliği ise hepisinin de tescilli Tito düşmanı ve sağlam anti-komünist olmaları. Emir Kusturica gibi...

Balkanlardaki absürdlükleri mümkün olduğunca abartarak beyaz perdeye yansıtan Kusturica, bu absürt traji-komik senaryoları zaman zaman Yugonostaljik motiflerle süsleyerek Avrupalı entelektüellerin arasında oldukça sükse yapıyor. Kusturica filmleri Türkiye’de de sevilir. Özellikle de sol aydınlar arasında çok sevilir. Bu Kusturica’nın büyük bir başarısıdır: Varlığının nedenini oluşturan koşulları merkezden ve tabandan reddeden etkenlerin bile sempatisini sağlayabilmek... Özellikle Balkan kökenli vatandaşlarımız arasında çok sevilen Kusturica filmlerinin yüzüne bakılmadığı tek yer Balkan coğrafyasıdır.

Kusturica’nın Yugoslavyası kesinlikle işçilerin, halkların, eşitliğin, özgürlüğün, kardeşliğin Yugoslavyası değildir. Kusturica için, Yugoslavya sadece ticarî ve siyasî olarak sömürülebilecek bir metadır.

Okurları uyarayım: Olur da Balkanlar’a yolunuz düşerse, esaslı bir Balkan sevdalısı olduğunuzu ispatlamak için Kusturica filmlerine hayran olduğunuzu ortaya koymaya çalışmayın. Karşınızdaki iki farklı refleks gösterebilir. Müsterih bir ifade ile yüzünüze sırıtır ve içinden sizin asla Balkan gerçekliğini anlayamayacak Batılı bir salak olduğunuzu düşünür. Ya da Kusturica filmlerinin sanatsal bir değerinin olmadığını, sahip olduğu yaratıcı filmografinin de Abdullah Sidran’dan çalıntı olduğunu ispatlamaya çalışır.

Kusturica’nın Yugoslavya’yı savunduğunu söylemeye kalkarsanız, dayak bile yiyebilirisiniz.

(1)   Konu ile ilgili haber için: http://ilerihaber.org/emir-kusturica-rusya-ordusu-suriyeyi-kurtaracak/28364/

(2)   Bahsi geçen yazı için: http://yugoslavyayazilari.blogspot.ba/2015/12/drina-koprusu-tastan-var-mi-daha-buyuk.html

http://yugoslavyayazilari.blogspot.ba/

dirimozkan@gmail.com