Marks neden haklıydı?

Fark etmişsinizdir, yazımın başlığı özgün değil: Terry Eagleton’ın kitaplarından bir tanesinin ismi. Eagleton, Marksizm’e yöneltilen on eleştiriyi yanıtlıyor bu kitabında. Aslında yapılan eleştiriler ne yeni ne de birbirinden farklı, hepsi yıllardır duyduğum ve özünde "Marks'ın geçerliliği kalmadı" yargısının değişik biçimlerde söylenmiş şekilleri. Gerçekten de her fırsatta bu eleştiriler gündeme gelir: Dünya savaşları oldu, Marksizm bitti; Sovyetler Birliği yıkıldı, Marksizm bitti; internet çağındayız, Marksizm bitti; işçi ücretleri arttı, Marksizm bitti; Covid-19 pandemisi var, Marksizm bitti (bu sonuncusu sanırım henüz söylenmedi); bu bitmeyen bir söylemdir. Aslında aynı savın her seferinde dillendirilmesi hiçbir şeyin bitmediğini kanıtlamakla kalmıyor; dahası, hala birilerinin uykularını kaçırmaya devam ettiğini gösteriyor.

Hal böyle olunca neden Eagleton bunları ciddiye alıp Marx Neden Haklıydı? kitabını yazmış diye merak etmiyor değilim. Aslına bakarsanız yeni üretim alanlarının çeperlerinin 1850’li yıllar İngiltere’sini anımsattığını gösteren bir fotoğraf koyması yeterli olabilirdi hatta böyle bir görüntü acaba kapitalizmin mi sonu geldi sorusunu da gündeme getirebilirdi. Bunları söylüyorum çünkü kitabı elime ilk aldığımda saçma sorulara verilecek yanıtların da aynı ölçüde sıkıcı olacağını bekliyordum ama olmadı. Yazar, Eagleton gibi bir edebiyatçı olunca ortaya güzel de bir metin çıkabiliyor: biraz ironik, akıcı, berrak… Bunları söylüyorum ama içeriği de önemli, her görüşüne katılmasam da kitapla birlikte günümüz sorunlarında Marksist bakış açısı nasıl olmalı sorusu üzerinden bir tartışmanın içine çekiliyor okur.

Peki, bu tartışma Türkiye verileri üzerinden yapılabilir mi? Elbette, zaten hepimizin yaptığı da bu aslında. Ancak son aylarda basılan üç kitapta yazarlar kendi tartışmalarını okurlarla da paylaşıyorlar. Ender Helvacıoğlu Uygarlıktan Kurtulmak kitabında Marks’ın bir ekonomist olarak büyük bir toplumbilimci olduğunu tüm burjuva iktisatçılarının bile kabul ettiğini ancak bunun yetmeyeceğini, ayırt edici özelliğinin 11.Tez’deki “Filozoflar dünyayı çeşitli biçimlerde yorumlamışlardır oysa sorun onu değiştirmektir.” sözünde yattığını söylerken Can Soyer Marksizm ve Siyaset’te “Marksizm’in sadece bir düşünce akımı olarak görülmesi değil; öncelikle bir eylem felsefesi olarak okunması, düşünülmesi ve pratikleştirilmesi zorunludur” diyor. Erkan Baş’ın Yaşamak İçin Sosyalizm kitabı zaten tümüyle somut örneklerle açıklıyor bu durumu. Bu noktayı özellikle vurgulamak istedim çünkü uygulamadan koparılmış bir teorinin zaten kimseyi telaşlandıran bir özelliği kalmaz.

Helvacıoğlu, Soyer ve Baş’ın kitaplarıyla ilgili tanıtım yazıları zaten çok yakın bir zamanda İleri Kitap’ta yayınlanmıştı.(1-3) Bu nedenle ayrıntılı bir açıklama yapmayacağım ancak her üçünün de diyalektik bir bakış açısıyla tarihsellik, sınıfsallık ve siyaset ekseninde yaklaştığını söyleyebilirim konuya.

Yaşadığımız çağın Marksizm tarafından çözümlenmeyi beklediğini söylersek elbette yanlış bir şey söylemiş olmayız. Ama eksik söylemiş oluruz: Çağımız esas olarak Marksizmin kılavuzluk ettiği devrimci eylem tarafından yıkılmayı, parçalanmayı, tarihten silinmeyi bekliyor (Soyer). Ancak Marks’ın yazdıkları “her kilidi açan altın anahtar” değildir. Marks’ın kuramını böyle okumak onu dogmalar bütününe indirgemek anlamına gelir ve 19. yüzyıl Avrupa’sında dondurur (Helvacıoğlu). Sanırım konuya bu şekilde yaklaşmak, birçok soruya önceden yanıt anlamına gelir.

Elbette yazılanları salt teorinin ışığında yeni gelişmelerin açıklaması olarak anlamamak gerekir. Dikkatle okunduğunda aslında hepsinin çok iddialı yapıtlar olduğu görülüyor çünkü tümü Marksizmi tartışıyor ama alçak gönüllülükleri iddialı olmalarını engelliyor. Diğer yandan kuru teorik metinler de değil hiç birisi: San Tzu’dan Baudelaire’e, Jack London’a kadar uzanan entelektüel bir yolculuğa çıkartıyorlar okuru.

Gerçekten de Marks’ın zorunluluğu daha yakıcı bir biçimde hissediliyor günümüzde: Rosa Luxemburg ‘Ya barbarlık ya sosyalizm’ diyordu. Artık barbarca bir yaşam bile kalmayabilir. Biz de bu nedenle artık sadece ‘Yaşasın sosyalizm!’ demiyoruz; geldiğimiz aşamanın en doğru ifadesi, Yaşamak İçin Sosyalizm (Baş)! Ama nasıl? Hiçbir sermaye egemenliği, salt üretim tarzının kendiliğinden işleyişi sayesinde ayakta durmaz. Her zaman ‘kendisi için’ sınıf olarak burjuvazi, kapitalist üretim tarzının genel çerçevesinin ötesinde sermaye birikimi ve emek gücünün yeniden üretim süreçlerini de özgül yollarla denetim altında tutmak zorundadır (Soyer). İşte bunun için sınıf mücadelesi diyoruz. Peki, işçi sınıfı bunun için yeterli mi? Sadece imalat sektörüne ve kol emeğine indirgenmiş bir sınıf tanımı, toplumun açık ara en kalabalık sınıfı olana, bu anlamda çoğunluk gücünü oluşturan proletaryayı dar ve küçük bir toplumsal kesime indirger. Bu haliyle, proleter siyasetin gündemleri arasında baş sırayı ittifaklar sorunu alır (Soyer). İşte tam da bu nedenle, Kapitalizmi aşmayı hedefleyen büyük pratiklerin bayrağı her zaman Marks’ın düşünceleri olmuştur (Helvacıoğlu).

Biliyorsunuz Marks, yazdıklarını sadece aydınlar okusun diye değil, esas olarak işçi sınıfı okusun diye yazmıştı. Hatta Engels ile birlikte Felsefenin Sefaleti gibi “ağır” sayılabilecek bir kitabı fabrika önlerinde sattıkları görüntüler hepimizin belleğindedir. Demek istediğim, konuları nedeniyle bu kitaplara “ağır” demeyip okumaya başlamak gerek, sonrası su gibi akıp gidecektir. Zaten Erkan Baş gençler ve işçiler okumuyorlar eleştirilerine karşı, “Ya biz onların okuyabileceği bir şey yazamıyorsak?” diyor ve çok haklı. İşte belki de bu yüzden, kendisi de Helvacıoğlu ve Soyer de okunabilir metinler yazmışlar.

Özetle, son on beş günlük okumam bana çok iyi geldi, böylesine bir birikimin olması geleceğe daha olumlu bakmamı sağladı. Ama son olarak şunu söylemek istiyorum: Bundan yedi yıl önce birileri bu kişiler hakkında "Bildiri bile yazamazlar." demişti. Kitaplarını okuduktan sonra söylenenlere gülemiyorum bile.

 


(1) https://ilerihaber.org/icerik/uygarlik-krizi-123236.html

(2)https://ilerihaber.org/icerik/yarin-icin-inat-ve-itiraz-marksizm-ve-siyaset-121926.html

(3)https://ilerihaber.org/icerik/sakaya-gelmez-bir-ciddiyetle-yasamak-icin-sosyalizm-123253.html

 

KÜNYELER:

-Marx Neden Haklıydı? Terry Eagleton, Yordam Kitap, 3. baskı, 2018. Çev.: Oya Köymen. Etiket fiyatı 28 TL.

-Uygarlıktan Kurtulmak. Ender Helvacıoğlu, Bilim ve Gelecek Kitaplığı 2020. Etiket fiyatı 34 TL.

-Marksizm ve Siyaset. Can Soyer, Yordam Kitap, 2020. Etiket fiyatı 36 TL.

-Yaşamak İçin Sosyalizm. Erkan Baş, İleri Kitaplığı 2021. Etiket fiyatı 20 TL.