Bu haftaki yazı, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2020 yılına ilişkin “Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması” (GYKA) sonuçlarını kullanarak yazılmış üçüncü yazı. Umarım bu yazı dizisi okuyucularımızı sıkmaz; aksine, Türkiye’nin en önemli sorununu daha görünür kılma çabalarına bir katkı olarak değerlendirilir.
Bu yazıya kadar özetle, Türkiye’de zaten bozuk olan gelir dağılımının, 2020 yılında daha da bozulduğunu ve gelir dağılımındaki bozulma yanında ciddi bir yoksullaşmanın söz konusu olduğunu açıklamaya çalıştık. Üstelik zenginler daha zengin olurken, yoksulların daha da yoksullaşmaya başladığını vurguladık. Bu haftaki yazımızda ise maddi yoksunluk ile sürekli yoksulluk rakamlarını kullanarak, giderek yaygınlaşan yoksulluk ve yoksunluk sorunlarına farklı bir bakış açısı getirmeye çalışacağız.
MADDİ YOKSUNLUK ARTIYOR!
Maddi yoksunluk, finansal sıkıntıda olma durumunu ifade etmekte kullanılan bir kavramdır. TÜİK maddi yoksunluk oranını, “Ciddi finansal sıkıntıyla karşı karşıya olan insanların oranı” biçiminde tanımlamaktadır. Maddi yoksunluk, “çamaşır makinesi, renkli televizyon, telefon ve otomobil sahipliği ile ekonomik olarak beklenmedik harcamaları yapabilme, evden uzakta bir haftalık tatil masrafını karşılayabilme, kira, konut kredisi ve faizli borçları ödeyebilme, iki günde bir et, tavuk, balık içeren yemek yiyebilme ve evin ısınma ihtiyacını karşılayabilme durumu ile ilgili hanehalklarının algılarını” yansıtmak amacıyla kullanılmaktadır. Maddi yoksunluk oranı, yukarıda belirtilen dokuz maddeden en az dördünü karşılayamayanların oranıdır. İzleyen grafik 2016-2020 yılları arasında maddi yoksunluk oranının gelişimini göstermektedir.
Kaynak: TÜİK
Maddi yoksunluk oranı U-biçimine sahip bir gelişim göstermekte. Diğer gelir eşitsizliği ve yoksulluk göstergelerinde olduğu gibi, finansal sıkıntıda olma durumunun da 2020 yılında, 2019 yılına oranla 1,1 puan arttığını göstermektedir.
SÜREKLİ YOKSULLUK ARTIŞ EĞİLİMİNDE!
Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin %60’ı dikkate alınarak ve dört yıllık panel veri kullanılarak hesaplanan sürekli yoksulluk oranı, “son yılda ve önceki üç yıldan en az ikisinde yoksulluk riski altında olanlar olarak tanımlanmaktadır”. İzleyen tablodaki 1, 2, 3 ve 4 durumlarında olanlar, sürekli yoksulluk riski altında olanlar olarak kabul edilmektedir.
Kaynak: TÜİK
İzleyen grafik, 2016-2020 yılları arasında sürekli yoksulluktaki değişimi göstermektedir.
Kaynak: TÜİK
Sürekli yoksulluk oranı da maddi yoksunluk oranı gibi, önce azalıp, sonra tekrar artmaya başlamıştır. 2020 yılında sürekli yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 1,0 puan artarak yüzde 13,7 olmuştur.
TABLOYA BAK YOKSULLUĞU ANLA!
Maddi yoksunluk ve sürekli yoksulluk oranlarındaki bu gelişmeleri daha iyi anlayabilmek için izleyen tabloyu kullanacağız. Tablo, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelir[i] grupları ve seçilmiş yaşam koşulları göstergelerine göre kurumsal olmayan nüfusun 2020 yılında dağılımını göstermektedir. Tabloda Türkiye’nin kurumsal olmayan nüfusu[ii] 81 milyon 873 bin kişi olarak verilmiştir. Bu nüfusun %22’si düşük gelirli yurttaşlardan (medyan gelirin %60’ının altında olanlar); %39’u orta gelirli yurttaşlardan ve gene %39’u da yüksek gelir düzeyine sahip yurttaşlardan oluşmaktadır (medyan gelirin %60’ıyla %120’si arasında olanlar).
Kaynak: TÜİK
Tablo bize aslında Türkiye’de yoksulluğun geldiği düzeyi çok iyi bir biçimde özetlemektedir.
Bu ülkede,
-Konut masraflarının, düşük gelir grubunda yer alanların (fakir-fukara) %25,7’si için çok yük getirdiğini, yüksek gelir grubunda olanların ise sadece (zenginler) %5,9’u için yük getirmekte olduğunu;
-Borca erişemeyen ya da borç para verilmeyen, düşük gelirli yurttaşların %53,3’ünün borç ve taksit ödemesi yokken, yüksek gelirli vatandaşlarda bu oranın %34,3 olduğunu;
-Fakir-fukaranın (düşük gelirli yurttaşların) %87,2’sinin evden uzakta bir haftalık bir tatilin giderlerini karşılayacak gücü yokken; bu oranın yüksek gelir grubunda %33,6 olduğunu;
-İki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek masrafını karşılayamayan düşük gelirli yurttaşların oranı %64,2 iken; yüksek gelir grubunda karşılayamayanların oranının %16,9 olduğunu;
-Beklenmedik harcamalarını karşılayamayacağını söyleyen düşük gelirli yurttaşların oranının %59,2 iken; yüksek gelirli yurttaşların oranının %12,8 olduğunu;
-Fakir-fukaranın %85,3’ü, yıpranmış veya eskimiş mobilyalarını yenileyemeyeceğini söylerken, zenginlerin %36,1’inin bile bu soruya evet diyemediğini;
Nihayet,
-Fakir-fukaranın %45,1’inin ısınma ihtiyaçlarını dahi karşılayamadıklarını, bu oranın yüksek gelir grubunda %6, 2 olduğunu;
biliyor muydunuz? Fazla söze gerek var mı?
[i] Gelirler küçükten büyüğe sıralandığında ortaya düşen değer medyan geliri gösterir.
[ii] Kurumsal Olmayan Nüfus Üniversite yurtları, yetiştirme yurtları (yetimhane); huzurevi, özel
nitelikte hastane, hapishane, kışla vb. yerlerde ikamet edenler dışında kalan nüfustur. Kurumsal
Olmayan Çalışma Çağındaki Nüfus Kurumsal olmayan nüfus içerisindeki 15 ve daha yukarı
yaştaki nüfustur.