‘Komünistin karısı’ mısınız?

Belki özel görünebilecek ama aslında hiç de öyle olmayan bir konudan bahsedeceğim.

Devrimci/sosyalist/komünist örgütler içinde kimi zaman saftiriklik sınırlarını zorlayan bir yaklaşım var. 

Bu yaklaşım bir mittir; tütsüsü üzerindeki bir ayinin içinden çıkıp mesiyanik tatlarla donanmıştır. Buna göre komünist örgüt her türlü eşitsizliğin aşıldığı, örneğin kadınların tacize uğramadığı, şiddet ya da cinsiyetçi ayrımcılıkla karşılaşmadıkları bir yerdir. 

Bu mitlerin peşinden gidecek olursanız, örgüt, meltem esintilerinin tatlı dokunuşlarını hissettirdiği harikulade bir ada gibi düşünülebilir. Nitekim dışarıya/örgütün dışına bakınca ‘namus cinayetleri’ vardır, hunharca kadına şiddet vardır, cinsel şiddetin cehennemli kabusu dur durak bilmeksizin her yerdedir. 

Ne ki hayatın bu derece basit bir matematik ekolüne hiç de ilgi duymadığını anlamanız uzun sürmeyecektir. Nitekim, geçmişin deneyimlerinden hareketle bugün pek çok devrimci örgüt ‘el alem ne der’ demeden tüzüklerine bu konuları; tacize, erkek şiddetine karşı yaptırımı ele almıştır. Bu hiç kuşkusuz kadınların kazanımıdır…

Yine de ciddi ölçülerde, hem de kör gözüm parmağına örnekleri görüyoruz. Bir örnekle konuyu açmak isterim. Her türlü ayrıntısı, içerdiği tarafgirliği, yoğun duygu ve öfkeyi kenara koyarak anlatacağım. 

Konu adı ‘komünist’ olan bir örgüt etrafında gelişiyor. Bu komünist örgüt kendince bir dizi nedenle başka bir komünist örgütle anlaşmazlığa düşüyor. Haklılık, haksızlık meselesini, ayrıntıyı bir kenara koyalım. Bu anlaşmazlık bir momentte şiddetin de içerildiği yeni bir evreye taşınıyor. Tam da burada ‘düşman kampın kadınları’ şiddet gördük beyanında bulunuyorlar. Sonra ne oluyor?

İddiayı çürütmek üzere bir video bulunuyor. Ne acı ki bu video amatör bir gözün görebileceği ölçüde kırpılmış, kesilmiş bir video…Yine de amatörlüğü bile kenara koyup, sorguya kapalı samimiyetle bu iddiaları kabul edelim.

Şimdi iddialarla birlikte önümüzdeki fotoğraf şudur:

Tekme ve yumruk yediğini iddia eden kadınlar, olay çıkarmak üzere oraya gelmiş provokatörlerdir, hatta bir iradeleri bile olduğu söylenemez oraya gönderilmişlerdir…

Kim tarafından gönderilmişlerdir?

Düşman bile olsa ‘komünist karısı’ olduğuna göre konu bellidir. 

Çünkü kadınlar, bir şahsiyet, politik unsur/figür değillerdir; onların en devrimcisi olsa olsa ‘komünistin karısı’ olabilir…

Sol haber portalı tarafından üçüncü sayfa haberleri janrındaki ‘kadıköy’de tehlikeli gerginlik’ başlığıyla, verilen bu haber* bir utanç vesikası olmasının ötesinde kendi patolojik militanlarını yaratmıştır:

Bu militanlara bakılacak olursa ‘kadınların orada o saatte ne işi vardır?’

Bu militanlara bakılacak olursa ‘kadınlar çoğu boşa gitmiş yumruk ve tekmelerin yaygaracı, fırsat kollayan unsurlarıdır’

Bu militanlara bakılacak olursa bu kadınlardan biri zaten ‘o komünistin karısıdır’

Bu militanlara bakılacak olursa ‘o kadınlar niye orada boş boş dolanmaktadır?’

Tüm bunlara bakıldığında bir şey çok iyi biçimde netleşiyor. Komünist meltem esintili adalardan, öyle olduğu varsayılan yerlerden buram buram cinsiyetçilik akmaktadır. Paçalardan süzülmekte, kokmaktadır…

Kadınların hangi saatte nerede olacağı konusunda had bildiriciler, AKP’nin kodamanlarıdır, AKP politikalarından kendine hayat bulan, ağır erkek egemen dincilerdir, faşistlerdir. Ama belli ki bir kere ‘komünist’ ehliyeti alanlar, tüm bu zehirlere bağışık olduklarını düşünmektedirler.  Bu pervasızlığın, hadsizliğin başka bir açıklaması olabilir mi?

Komünist örgüt bir ‘katarsis alanı’, günahın kurşun olsa işlemeyeceği bir fantastik fanus değildir.

Komünist Parti, ismiyle bilinen örgüt bize bunu örneklemiştir. Hatta Komünist Parti muhteşem bir örnektir. Genel sekreteri sıfatıyla Kemal Okuyan’ı, 8 Mart kürsüsünde baş karakter olarak uzun-kanser edici konuşmalarından, hiçbir kadına kaptırmadığı 8 Mart yazılarından, o muhteşem akıl vermelerinden, sonra yana yakıla ‘erkek egemenliğine’ kahretmelerinden biliyoruz. Kadınları örgütün aparatçığı, arka bahçesi, toplantıların güzide not tutucuları, muhteşem eşler ve sevgilliler olarak görmelerinden biliyoruz. 

Tüm bu dramatik sahneler, ayan beyan tanıklı kadına şiddet sahneleriyle aynı çukurdan nemalanmakta. Şeriatçının tekmesi neyse, ‘komünist adacıklarından’ höyküren, tükürükler saçan, kadına tekme attıran ‘heriflerin’ talimatları odur.

Sizinle işimiz bitmedi…

*http://ilerihaber.org/icerik/sol-haberin-kirptigi-video-bile-kadina-siddetin-kaniti-72787.html