Karadağca: Geleneğin icadı

Milliyetçilik o kadar güzel bir şeydir ki, tek adım atmasanız bile dolaştığınız ülke sayısına bir yenisini ekleyebilir, tek bir yeni sözcük öğrenmeden bildiğiniz dil sayısını bir tane daha arttırabilirsiniz. Ülkeler bölünür, gelenekler icat edilir, yeni diller oluşur…

Bu satırların yazarı tek sözcük öğrenmeden özgeçmişindeki bildiği diller kısmına bir dil daha eklemenin mutluluğunu yaşıyor. İki hafta önce ISO (International Organization for Standardization – Uluslararası Standartlar Teşkilatı) tarafından Karadağca Sırpçadan ayrı bir dil olarak kabul edildi. Karadağ’ın Karadağca’yı bir dil olarak kabul ettirme mücadelesi dokuz yıldır devam ediyordu. 2007 yılında oy kullananların sadece %55,5’inin bağımsızlığı onayladığı referandumla Sırbistan’dan ayrılan Karadağ, ertesi sene Karadağcanın ayrı bir dil olarak tanınması için mücadeleye başlamıştı. Sadece 650 bin nüfuslu bu küçük ülkede bağımsızlıktan sonra 2011’de yapılan nüfus sayımında ülkenin %36’sı Karadağca, %44’ü Sırpça konuştuğunu deklare etti. 2003 yılında ise %21,5’u Karadağca, %60’ı Sırpça olarak deklare etmişti. Buna rağmen 2008 yılındaki anayasada Karadağca ülkenin resmi dili olarak tanımlanmıştı. Tahmin edeceğiniz üzere bu durum Karadağ’daki Sırplar tarafından hoşnutsuzlukla karşılandı. 

Şu an Karadağca hem Latin hem de Kiril alfabesiyle kullanılıyor ve anayasaya göre her iki alfabenin de eşit statüsü bulunuyor. Fakat Karadağlı Sırplar fiili durumun bunu yansıtmadığını, Kiril alfabesinin kamusal kullanımda dışlandığını iddia ediyorlar. Örneğin, okul diplomasının Kiril alfabesinde hazırlanması için ebeveynin yazılı talebi olması gerekiyormuş. 

Aslında Karadağca’nın ayrı bir dil olması ile ilgili çalışmalar daha önceden başlamıştı. 2007 yılındaki bağımsızlık kararından önce Karadağlı otoritelerin girişimiyle lise müfredatındaki “Sırp Dili ve Edebiyatı” kitapları “Anadili ve Edebiyat” ismiyle yeniden basılmıştı. Bu konudaki “bilimsel” çalışmalara 2010 yılında yayınlanan “Karadağ Dili Grameri” başlıklı rehber kitap takip etti. 

Karadağlı Sırpların dil sorunu ile en yakından ilgilenen ülke tabii ki Sırbistan. Fakat şu da var ki, Belgrat’ta günlük hayatta Kiril alfabesinden çok Latin alfabesi kullanılıyor artık. 

Karadağlı Sırplar Kiril alfabesinin dışlanmasına tepki gösterirken, ülkede Kiril alfabesinin sadece iki dönem yasaklanmış olmasına dikkat çekiyorlar: 1916 yılında Avusturya-Macaristan hâkimiyetinde ve 1941’de faşist İtalya işgali sırasında.

Aslında alfabe sorunu bir anlamda dil sorunun temelini teşkil ediyor. Nitekim Karadağca ile Sırpça arasında neredeyse fark yok gibi. Aslında genel olarak Güney Slav dillerinin birbirlerinden neredeyse farkı yok gibidir. 

Fotoğrafta Bosna’da sigara paketleri üzerindeki uyarıları görüyorsunuz. Dayton Barış Anlaşması’yla Bosna-Hersek anayasasına göre sigara paketinin üzerinde de görüldüğü gibi bütün uyarılar üç dilde de yapılmak zorunda: Boşnakça, Hırvatça ve Sırpça. Fakat paketler üzerinde de görüldüğü gibi üç dilin birbirinden farkı yok. Sadece Kiril alfabesiyle yapılan uyarı Sırpça ve Kiril alfabesi okuyabilenler Sırpça uyarının da harfi harfine Hırvatça ve Boşnakça uyarıyla aynı olduğunu görürler.

Sırpça, Boşnakça ve Hırvatçanın arasındaki en temel farklılık Hırvatça ve Boşnakçanın “Yekavitsa” (Jekavica) lehçesi, Sırpçanın ise “Ekavitsa” (Ekavica) lehçesi olması. Örneğin süt sözcüğü Sırpçada “mleko”dur, Boşnakça ve Hırvatçada ise “mlijeko”… Aşk ise Sırpçada “lubav” diye yazılır, Boşnakça ve Hırvatçada ise “ljubav”… 

“Nacionalizam je bolest” ise her iki lehçede de aynı şekilde yazılıyor: Milliyetçilik hastalıktır.

Görüldüğü gibi iki lehçe arasındaki fark Ege ve Karadeniz şiveleri arasındaki farktan bile daha azdır fakat kendi dillerinin diğerlerinden farklı olduğunu gösterme ahmaklığı, bu üçünün de milliyetçileri arasında bâkidir. Burada şampiyon ise Hırvat milliyetçileri. Sırf Hırvatçanın Sırpça ve Boşnakçadan farklı olduğunu göstermek için yeni yeni sözcükler icat ettiler ama bu sözcükleri kullanan yok, kullananları ise anlayan yok. 

“Geleneğin icadı” arayışındaki Karadağlı dilbilimcilerin yapabildikleri tek şey alfabeye iki farklı harf ekleyerek Karadağca’nın Sırpçadan farklı olduğunu göstermek: “Sj” sesini vermek için “ś”, “zj” sesini vermek için de “ź” harfini eklediler ve böylece 32 harfli yepyeni bir alfabeleri olmuş oldu!

Karadağcaya ayrı bir dil statüsü verilmeden önce Hırvatistan, Bosna, Sırbistan ve Karadağ’dan 30’u dilbilimci, 200 araştırmacı söz konusu dört dilin de ayrı birer dil olabilecek kadar farklı olmadığını, kullanılan dillerin “polisantrik”, yani farklı ülkelerde konuşulan fakat aynı dil olduğunu iddia eden bir deklarasyon yayınladı. Ortak Dil Deklarasyonu’na ilk tepki Hırvatistan’dan geldi. Diğer üç ülke hükümeti de takip etti. Yolsuzluk ve yoksulluk içindeki ülkelerine bağnaz milliyetçilikten başka bir şey veremeyen hükümetler başka ne yapabilir ki?

Zaten bu ülkelerde yaşayan vatandaşların, özellikle de gençlerin dil ile ilgili tek sorunları bir an önce Almanca öğrenip, Almanya’ya kapağı atmak. Karadağ hükümeti Karadağca yerine Almancayı resmi dil yapsa, vatandaşları daha çok memnun olur.

Not: Metin içinde atıfta bulunulan “geleneğin icadı” kavramı tarihçi Eric Hobsbawm’a aittir. Hobsbawm ulus devletlerin ortak dil ve tarih üzerine kurulmadığını, tam tersine ortak dil ve tarih mefhumların ulus devlet tarafından “icat edildiğini” öne sürer. Bkz.; Hobsbawm, E. ve Ranger, T. (2006) “Geleneğin İcadı”, Agora Kitaplığı, İstanbul. 

dirimozkan@gmail.com

Özgür Dirim Özkan’ın İleri Portal’dan önce yayınlanan yazıları için:
http://yugoslavyayazilari.blogspot.com.tr/

Bazı yazıların İngilizce çevirileri için:
http://lettersfromyugoslavia.blogspot.com.tr/