Fotoğraflar çok şey söyler, kimi zaman sayfalar dolusu şey anlatmanıza gerek kalmaz. Belli bir önsel birikim ile size bir tarihi anlatır. Olaylar arasında bağlantı kurmanızı sağlar veya sizi bağlantı kurmaya iter.
İlk fotoğrafı Murat arkadaşım (Çakır) İSİG Meclisi’nin e-posta grubunda paylaşmış. Bangladeşli işçilerin ayakları. Bu ve benzeri pek çok fotoğraf var paylaşımında ama buna bakmak yeterli. Ayakkabı giyilmemiş, ayaklar şişmiş, yer yer yaralar var, bu fotoğraf bize çalışma koşullarını anlatmaya yetiyor da artıyor bile, 21. yüzyılda emeğin durumunu gözler önüne seriyor.
İkinci fotoğraf ise yine daha önce bir yazımda paylaştığım bir fotoğraf...
Londra'daki bir finans şirketinin (PwC) resepsiyonunu işleten taşeron şirket Portico, 27 yaşındaki Nicola Thorp'a işe başladığı gün 5-10 cm yüksekliğinde topuklu ayakkabı giymesi gerektiğini söylemiş, Thorp bunu reddedince ücretini ödemeden eve göndermişti. Resepsiyonist Thorp bunun üzerine işyerinde kıyafet düzenleyen kuralların değiştirilmesi talebiyle bir imza kampanyası başlatmış ve binlerce kişinin imzasını toplamayı başarmıştı.( http://ilerihaber.org/yazar/zorla-topuklu-ayakkabi-giydirilir-mi-54782.html)
Biri Bangladeş’in kuralsız, tanımsız, denetimsiz bir işyerinden, diğeri ise Londra’da bir finans şirketinden iki fotoğraf. Nicel farklılık olabilir ama nitelik aynı. Çalışma koşullarının niteliği, zaman ve mekan değişse de değişmiyor aslında ve tam anlamıyla “globalleşiyor”, aynılaşıyor.
Dünya emekçilerin ellerinde yükseliyor diyoruz ya hani, o eller de o elleri taşıyan bu ayaklar üzerinde yükseliyor. Benzetme yapmıyoruz, somut gerçek, somut olgu. Taşıdıkça şişiyor, parçalanıyor, kanıyor, kırılıyor, ağrıyor, acı veriyor…İşçi sağlığı için en önemli konulardan birisi ayak sağlığı. Kas ve iskelet sistemi rahatsızlıklarının en büyük nedenleri arasında yer alıyor, ortopedik olmayan ayakkabılar kullanmak, uzun süre ayakta durmak veya hiç ayakkabı giymemek!
Çıplak ayakla madenlerde çalışan işçiler, saatlerce ayakta kalmak zorunda kalan tezgahtarlar. Görünüş farklı olsa da öz çok değişmiyor. Kapitalizm gerçekten de bu yaralı, kanlı, ağrılı ayaklar üzerinde yükseliyor. Teknolojik değişim, mekanizasyon, robotlar vs. vs. hiçbir anlam ifade etmiyor, teknoloji artı değer üretmiyor, o ayaklar, o ayakların üzerinde durup çalışan insan olmadan kar edilmiyor. Basit de olsa ayakkabı vermek, örneğin Bangladeşli işçileri, ortopedik bir ayakkabı vermek, oturtmak, rotasyon usülü çalıştırmak, ayakta durulan süreyi azaltmak, kimi zaman basit kaymaz bir terlik vermek (http://ilerihaber.org/yazar/8-mart-yaklasirken-kaymayan-terlik-istemek-suc-mu-68874.html) vs. vs. vs. hiç biri ama hiç biri nedense uygulanmıyor on milyonlarca işçinin çalışma koşullarında.
Eskilerin söylediği “akılsız başın acısını ayaklar çeker” sözü “örgütsüz işçinin acısını ayaklar çeker” şeklinde somutlanıyor. Dünyanın yükünü çeken o ayaklar sağlıksız ve mutsuz on milyonlarca işçi anlamına geliyor…