7 Kasım 1917...
İşçi sınıfı mücadelesinin ve sosyalist dünya görüşünün evrensel ve yerel kumaşlarından, dünyanın en güzel elbisesini dikmiş Rus devrimcilerinin, iktidarı aldıkları gün.
Ütopyanın sınırsızlığı Fransa'dan gelmiş. Sınırlarını Paris göstermiş.
Britanya, kapitalizmin ve sömürünün en gelişkin örneğini sunmuş.
İplik dokusunun ve dokumanın bilgisi ise Almanya'dan...
Ya Rusya toprakları?
Rus devrimcileri, yaptığı işin ve amacının farkında olan terzilerdi.
Bu elbise, ne askıya asılıp dolaba kaldırılmak için ne de vitrinde sergilenmek üzere dikiliyordu.
Bunu insan giyecekti; geniş Rusya topraklarında yaşayan işçi, köylü, emekçi.
Kalınlığı-inceliği, bedeni, renkleri ve bunlar arasında sağlanacak uyum, hep onun içindi.
Çarlık Rusyası'nın gücü ve Aşil topuğu...
O topraklardaki modernleşme çabası, aydınlanma hamlesi...
İsyancı gelenek...
Savaş gerçeği... Açlık...
Bu geniş toprakların halklara zindanlık etmesi...
İşte en mahir, işinin ehli Rus terzisi bu kumaşın kullanılmadığı elbisenin, en fazla vitrinlik olacağının farkındaydı.
Ekim Devrimi'nin 97. yılında bizim toprakların, Türkiye'nin devrimcisi belki en fazla bu konu üzerinde düşünmeli.
Devrimi düşünmeli.
Emekçi halkına giydireceği o en güzel elbise üzerine düşünmeli.
Kumaş ve dokumanın bilgisi dünyanın dört bir yanından geliyor ve gelecek.
Bir kısmını edindik, bir kısmını daha edineceğiz.
Fransa'nın, Paris'in, Britanya'nın, Almanya'nın ve Rusya'nın;
Ve sonra güneyi ayrı, kuzeyi ayrı Amerika'nın;
Filistin'in ve Lübnan'ın kumaşını ve bilgisini...
Bunları edindik, edineceğiz.
Ve bizim elbisemizi bu toprakların emekçisi giyecek, bunu da bileceğiz.
Bu yüzdendir ki, başka şeyler de edindik ve daha da edineceğiz.
Ateşin ve ihanetin tarihini bileceğiz.
Torlak Kemal'ın...
Namık Kemal'in, Nuri, Reşat ve Mehmet Bey'lerin...Prens Sabahattin'in ve Ahmet Rıza'nın...
Abdülhamit'in...
Talat'ın, Enver'in ve Cemal'in...
Reji ve tramvay işçilerinin...
Osman Nevres'in...
Mustafa Fehmi Kubilay'ın...
Halide Onbaşı'nın...
Doktor Nazım'ın...
Suphi'nin kayığının...
Şefik Hüsnü'nün, Kıvılcımlı'nın...
Ve otuz üç kurşunun...
Bu topraklardaki aydınlanma, yurtseverlik ve sınıf kavgasının...
İsyan tarihinin...
O tarihteki ateşin ve ihanetin...
40'ların, 50'lerin, 60'ların ve 70'lerin...
Sivas'ın...
Zonguldak'ın...
Roboski'nin...
Reyhanlı'nın...
Taksim'in...
Ve daha nicelerinin ipliği ve bilgisiyle dokunacak Türkiye'de devrim.
Yeni bir Aydınlanma, yeni bir Yurtseverlik, yeni bir Sınıf Mücadelesi ancak bunların bilgisiyle yükselecek.
97 yıl sonra...
Vitrinlik süs olsun diye değil, halkımızın o elbiseye ihtiyacı olduğu için devrim istiyoruz.