Herkes kendi enflasyonuna baksın!

Fiyatlar genel düzeyinde sürekli ve önemli artışı ifade eden enflasyon nedeniyle ülke parası değer kaybeder, tüketicilerin satın alma güçleri düşer ve aynı gelirle daha az mal ve hizmet satın almak zorunda kalınır.

Çeşitli güdülerle ve nedenlerle izlenen enflasyon oranları değişebilir. Amaç, uygulanan para politikasının enflasyonla mücadelede ne kadar etkili olduğunu değerlendirmek olduğunda, enerji ve gıda fiyatları gibi geçici, oldukça oynak etkenleri içermeyen çekirdek enflasyonlara yoğunlaşılır. Özel sektör daha çok maliyet enflasyonuna (Yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile ölçülen) yoğunlaşırken, kamu kesimi çalışanlarına yapılacak maaş zamlarında Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık yüzde değişimi, yani manşet enflasyon esas alınır. Geniş halk kesimleri açısından önemli olan ise gıda enflasyonundaki gelişmelerdir. Zaten aylık gelirlerinin neredeyse tamamı gıda ürünleri alımlarına gitmektedir. “Halkın enflasyonu” ölçüsü olarak, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından hesaplanan TÜFE’nin gıda ve alkolsüz içecekler kısmındaki yıllık artışları alıyoruz. İzleyen grafik, manşet enflasyon ile halkın enflasyonundaki gelişmeleri göstermektedir.

Kaynak: TÜİK

Grafikten de görüldüğü gibi, halkın enflasyonu 2004 yılının Ocak ayı ile 2021 yılının Haziran ayı arasında genellikle manşet enflasyonun üzerinde kalmıştır. Örneğin, 2013 yılının Mart ayı ile 2016 yılının şubat ayları arasında, halkın enflasyonu sürekli olarak tüketici enflasyonu (manşet enflasyonu) üzerinde seyretmiştir. 2017 yılının nisan ayından başlamak üzere, 2021 yılının Haziran ayına kadar da yine çoğunlukla manşet enflasyon üzerinde seyretmiştir. Özellikle pandemi döneminde halkın enflasyonu, 2021 yılının Nisan ayı hariç, hep manşet enflasyon üzerinde seyretmiştir. Açıklanan en son 2021 Haziran ayı enflasyon rakamlarına göre, manşet enflasyon yıllık yüzde 17,53 olurken, halkın enflasyonu bu oranın 2,46 puan üzerinde artarak, yüzde 19,99’a yükselmiştir.

Halkın enflasyonundaki gelişmeleri daha iyi anlayabilmek için, Yİ-ÜFE’nin gıda alt sektöründe gerçekleşen yıllık artışlara da yoğunlaşmamız gerekiyor. Bir kere Türkiye ekonomisi için stilize olmuş gerçeklerden bir tanesi, üretici fiyatlarından tüketici fiyatlarına geçişkenliğin oldukça fazla olmasıdır. Kaldı ki gıda fiyatları, TÜFE sepetinde yüzde 25 gibi oldukça yüksek bir ağırlığa sahiptir. Ayrıca, açıklanan son üretici ve tüketici enflasyon rakamları, 2021 Haziran ayında yüzde 17,53 oranında bir tüketici enflasyonuna karşılık, yüzde 42.89 oranında bir üretici enflasyonu olduğunu göstermektedir. Daha önceki yazılarımızda işaret ettiğimiz gibi, üretici ile tüketici enflasyonu oranları arasındaki fark giderek artmakta (fark Haziran ayında 25,36 puan olmuştur) ve bu farkın bir şekilde kapanacağı gün gibi ortada durmaktadır. İzleyen grafik ise Yİ-ÜFE ile gıda alt sektörü enflasyonundaki gelişmeleri göstermektedir.

Kaynak: TÜİK

Grafikten rahatlıkla görüldüğü gibi, üretici enflasyonu ile gıda alt sektörü enflasyonları benzer gelişmeleri izlemektedir. Hatta bu yılın Mart ayına kadar, genellikle gıda sektörü yıllık fiyat artışları, üretici enflasyonunun üzerinde seyretmektedir.

Kur şokları, artan emtia fiyatları ve yükselen enflasyon beklentileri, enflasyonu artırmaya devam ediyor ve devam edecek. Ulusal paramız, önemli paralar karşısında değer kaybettikçe, uluslararası piyasalarda ABD doları cinsinden belirlenen çoğu tarımsal ürünler ile çok sayıda girdinin fiyatları artıyor. Bu da ister istemez yurtiçi fiyatların artmasıyla dar gelirli ve emekliye daha pahalı gıda ürünü olarak yansıyor.

Bunlara ek olarak yapılan zamlarla hayat pahalılığının artmasına, halkımızın satın alma gücünün düşmesine ve yoksullaşmasının artmasına katkı sağlanıyor. Örneğin, Haziran ayının son günü elektrik, doğalgaz ve LPG'ye yapılan zamların, Temmuz ayı tüketici enflasyonunu 0,80 puan civarında artırması beklenmektedir. Oysa, orta ve düşük gelirli kesimlerin satın alma güçleri enflasyon karşısında ne yazık ki giderek düşüyor. Memur ve emekliye yapılan zamlar en fazla iki ay içerisinde etkisini kaybetmekte. Bu gidişle halkımızın büyük bir kesimi bırakın düzenli gıda harcaması yapmayı, gıdaya erişmede bile artan zorluklar yaşamaya başlayacaktır. Hadi anladık enflasyonla mücadele edemeyeceğinizi; bari halkımıza temel gıda maddelerini ucuz, sürekli ve güvenli bir biçimde sağlamayı çok görmeyin.