"Henrikisincır göründü ayrıntılar tek tek görüşüldü"
İtiraf ediyorum, Bulutsuzluk Özlemi'nin "Şili'ye Özgürlük" şarkısını ilk dinlediğimde "henrikisincır"ın ne olduğunu uzun süre çözememiş, onun yerine "eldeki zincir" gibi laflar uydurmuştum.
Henry Kissinger:
Nixon döneminde iç güvenlik danışmanı...
Kamboçya, Laos, Vietnam ve Şili'de binlerce insanın ölümünde parmağı olan ABD'li...
Bu ülkenin eski dışişleri bakanı.
Son olarak Alman Spiegel dergisinde verdiği röportaj ve o röportaja vesile olan yeni "Dünya Düzeni" (World Order) adlı kitabıyla karşımıza çıktı Henry Kissinger.
Büyük bir kaos döneminde olduğumuzu söylüyor. Bu dönemi diğerlerinden ayıran bir özellik olduğunu anlatıyor. Yakın döneme kadar bölgesel düzenlerin kurulu olduğu ve dünya düzeni derken bölge düzeninin anlaşıldığı yerkürede, şimdi farklı bölgelerin birbirleriyle etkileşime muhtaç olduğunu ve uzun süre sonra ilk defa gerçek bir "dünya düzeni"nden bahsedilebileceğini söylüyor. İhtiyaç duyduğumuz "düzen"i kurmak konusunda, Çin'in, İslamcılığın, Batı'nın ve kısmen Rusya'nın bir projeye sahip olduğunu söyleyen Kissinger, kendi önerisinin yeni bir Vestfalya Barışı(*) olduğunu söylüyor. Röportajdan anladığımız, örneğin Ukrayna/Kırım konusunda hatalarda da görüldüğü üzere, kendi projesini dünya düzeni olarak ortaya koymakta zorlandığını seziyor.
Vestfalya Barışı'na giden süreci iki olgu tetikledi: din sorunu (Protestanlarla Katolikler arasında) ve siyasi sorunlar (Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu altındaki farklı ulusların nasıl devletleşeceği). 30 Yıl Savaşları ve ardından gelen "Barış" ile Avrupa tarihinde yeni bir dönem açıldı.
Kissinger'in "Dünya Düzeni"ni henüz okuyamadım. Yalnızca röportaj hakkında konuşabilirim. Emperyalizmin bu eli kanlı siyasetçisinin gördüğü sorunu bugün herkes görüyor.
Tarihsel bir sorunla karşı karşıyayız...
Daha önce "Doğu'ya Bakarken" adlı yazımızda kısmen değindiğimiz bu mesele üzerine daha çok yazıp çizmek gerekiyor.
İşin bir boyutunu emperyalizmin krizi oluşturuyor: İktisadi, siyasi ve ideolojik kriz.
Batı'da "demokrasi krizi" üzerine çokça yazılıp çiziliyor.
Rus, Çinli ve İslamcı projelerin yeni bir düzen kurma konusundaki kısıtları üzerine çok tartışılıyor.
Yeni düzenin kurucu öznesinin kim olacağı sorusu ortada duruyor.
"Barış" her zaman kavgayı kazanan aktör/aktörlerin inisiyatifiyle sağlanır. Yani önce bir kazanan bir de kaybeden olacak. Ve kavganın daha fazla sürmesi her iki taraf için de zarar verici olacak.
Vestfalya'ya giden dönemi, kapitalizmin gelişme aşamasının bir evresi olarak almak, bu evrenin dayattığı yeni bir dini ve siyasi şekilleniş olarak görmek, Protestanların isyanını ve Avrupa'daki zengin uluslaşma sürecinin yeni siyasi düzen/devlet arayışını bu bağlamda değerlendirmek zorundayız. Barışın ve yeni düzen kuruluşunun neden belli bir coğrafyada ve neden belli bir dönemde ortaya çıktığını düşünmeli ve bugüne dönmeliyiz.
Önce isyan, sonra çatışma, sonra bir tarafın mutlak olmasa da zaferi, sonra daha fazla çatışmanın anlamsızlaşması ve sonra "barış" ve yeni bir kuruluş.
İlerlemeye kimin ihtiyacı varsa, verili durum kimin hayatta kalmasına engel oluyorsa isyan ondan beklenmelidir.
Şimdi, daha önce ifade ettiğimiz ve bu yazıda tekrarlanan iddiaya dönelim.
Türkiye'nin de içinde bulunduğu bölgemiz yeni bir isyana beşiklik etmektedir.
Bu isyanın dini bir boyutu bulunmaktadır. Biriken gericilik, bölge insanını ölümle yaşam arasındaki tercihe zorlamaktadır. Bugün birçok kesimden işitmeye başladığımız "yeni bir aydınlanma" talebi bu nedenle gerçek bir ihtiyaçtır.
Bu isyanın, siyasi bir niteliği bulunmaktadır. Nasıl bir devlet, nasıl bir iktidar, nasıl bir siyasi birlik gibi sorular en çok bu coğrafya için geçerlidir. Bağımlılık ilişkileri, kendi topraklarına ve kaynaklarına hükmedememe gibi emperyalist sistemin doğasına özgü sorunlar en çok bu bölge insanını etkilemektedir.
Bu isyanın yurttaşlık tanımıyla ilgili bir yanı bulunmaktadır. Talanın, yıkımın ve kuralsızlığın coğrafyasında, ya yurttaşlık tanımı ortadan kalkar ya da kendini yeniden üretir. Batı'daki "demokrasi sorunu" tartışmasına demokratik olmayan bir müdahalede bulunulur.
Ve bu isyanın emekçi bir karakteri mevcuttur. Kendini yakan Tunuslu gencin, Ermenek'te toprağın altından birbirine sarılmış halde çıkarılan madencinin isyanıdır.
Kisincır "yeni bir dünya düzeni" derken haklıdır. İşaret ettiği adresler (Rusya, Batı, Çin ve İslamcılar) ise manipülasyon amaçlıdır.
Yeni düzene geçişi başlatacak isyanın bayrağında sol değerler yazacak. Yeni depremin merkez üssü bölgemiz olacak.
(*) Vestfalya Barış Anlaşması: Otuz Yıl Savaşları ve Seksen Yıl Savaşları'nın sonunda Ekim ve Mayıs 1648 tarihlerinde Kutsal Roma İmparatorluğu, diğer Alman prensleri, İspanya, Fransa, İsveç ve Hollanda Cumhuriyeti temsilcileri arasında imzalanmıştır. Bu barış tarihçiler tarafından modern çağın başlangıcı olarak gösterilmektedir.