Güçlü bir direniş var. Tam 25 gündür devam eden. Çözülmeyen. Halkın özgür iradesiyle, kadın erkek birlikte omuz vererek kurduğu, eşitliğe ve özgürlüğe bakan bir toplumsal düzeni sürdürmeye kararlı, umut veren.
Büyüyen insanlar var orada. Büyüyen insanlık. Dile kolay, 25 gündür direnen. Ağır silahlara ve füzelere sadece tüfeğiyle, bedeniyle karşılık verebilen. Halkı için düşman tankının altına yatıp canını feda edebilen. Ne olursa olsun karanlığı def etmek için etiyle tırnağıyla, aklıyla vicdanıyla mücadele eden.
Küçülen insancıklar var şurada, burada. Ha düştü ha düşecek diye sevinen. Direnç çözülsün diye akbaba misali bekleyen. Çözülmedikçe tepinen. Bir de, orada, burada utanmadan “çözüm süreci” diyebilen.
İçi, dışı, eylemi, söylemi, her şeyi karanlık olanlar var arada. Hep aralarda, gölgelerde büyütülen. Karanlığı yaysın, onun sunduğu puslu ortamda kurtlar mevzi kapsın diye ortalığa salıverilen. Şeriat adına yola çıkmış, tehlikeli bir oyuncak olmuş “ılımlılar”ın ve emperyalizmin elinde. Habire kesip biçen.
Sahi, “ılımlı” adı verilenler var bir de, değil mi? E radikali varsa, saldırganı varsa, şeriatçısı varsa... ılımlısı da olacak tabii!
Peki siz hiç ılımlı ölüm, ılık kaynar su, ılımlı karanlık, ılımlı şeriat gördünüz mü? Oksimoron falan dinlemeden doğal sonuçlarına ilerleyen, fren nedir bilmeyen.
Gericiğilin freni var mıdır sahi? Karanlığın stop düğmesi? Çölün yayılmadan/büyümeden durabilmesi?
Onu bilmem de, biri ortaya çıkınca, hemen zuladan, stoktan, o güne dek semirtildikleri deliklerinden çıkıveren kardeşleri var, bu kesin gibi. Kontrası, hizbulkontrası, faşisti, “ılımlı” milliyetçisi, Sözcüsü vb. var. Doğaları böyle, gerici müttefiklerini ve turnusol kağıtlarını görünce açığa çıkıveren.
Saldırılar var bir de. Gerçek, güçlü, ölümcül...
Cephedeki çatışmalar ve ölümler bir yana, cephe gerisinde direnişe destek veren barışçı eylemlere dönük saldırılar. Bu satırlar yazılırken, Gaziantep’te katliam boyutundalar.
Ne yapabiliriz, ne yazabiliriz ki bu durumda?
Yazı geldi sorumluluğa dayandı olup bitenlerin ortasında. Yazı geldi direnişe ve hayata...
Cümle geldi savaşa dayandı sonunda. Cümle geldi vicdana ve insanlığa...
Söz geldi geleceğe dayandı. Söz geldi eşitliğe ve özgürlüğe...
Yazı, cümle ve söz geldi, dayandı eyleme. Haydi hep beraber, direnişe...