Haydi barikata!

Duydunuz mu, Türkiye'yi Gezi Parkı'na çeviren yurttaşlar... 

Validebağ'da elde avuçta kalan son yeşil alanını savunmak için direnen teyzeler... 

Duydun mu, mahallesindeki, yan mahalledeki, diğer mahalledeki, ilçenin en ucundaki okul imam hatipleştirildiği için evladına okul bulamayan baba; çocuğu, terk etmek zorunda kaldığı okuluna son kez yaşlı gözler bakan anne...

Duydunuz mu, bir diktatör tarafından isimleri hep aşağılanarak anılan, gün gün ardına cenazelerini kaldırdığımız kadınlar...

Soyu sopu miting meydanlarına, seçim konuşmalarına meze edilmiş Aleviler... 

Geleceği ellerinden alınmaya çalışılan üniversiteliler, liseliler...

Sahnelerini, sinema salonlarını, özgür sanatını savunan sanatçılar, kültür-sanat emekçileri...

Statları "Ali İsmail" diye inlettikleri için spor izleme zevkleri ellerinden alınmış taraftarlar... 

"Bugün de kovulmadık, çok şükür" diye işsiz kalacağı günlerini ecelini bekler gibi bekleyen milyonlar...

Hayatının en verimli dönemindeyken, kendini hiçbir işe yaramayan bir asalak gibi hisseden, işsiz bırakılmış gençler...  

Ataması yapılmayan, "öğretmen olamamışlar" diye aşağılanan, öğretmenler...

Şantiyesi, madeni cenaze evine dönmüş işçiler....

Duydunuz mu?

Barikat nöbetini Yatağan işçisi devraldı. Özelleştirme yağmasına "dur" demek için barikatı bu kez onlar kurdu. İş makineleri ve bedenleriyle...

Bundan tam 5 yıl önce TEKEL işçileri, direnişler dönemini başlatmıştı. 

Ve şimdi, Yatağan işçileri, direnişten kazanıma geçilecek yeni bir dönemin habercisi gibi... 

Duyduk duymadık demeyin.

Yatağan işçisinin yanına... Haydi barikata!