Guatemala’da Arbenz hükümeti, darbe ve Arjantinli bir doktor

Jacobo Arbenz, Guatemala’ya göç eden İsviçreli bir ailenin çocuğu; Askeri Akademi’de okuyor ve 1944’te diktatör Jorge Ubico’ya karşı solcu subayların verdiği mücadeleye katılıyor. Juan José Arévalo hükümetinde, 1945 yılında savaş bakanı olarak görev alıyor. 1951 yılında, Komünist Parti dahil olmak üzere ordu ve sol partilerin desteğiyle iktidara geliyor.

Arbenz’in 1939’da tanışıp evlendiği, bir sosyalist olan Maria Cristina Vilanova’dan etkilendiği söylenir. Arbenzlerin evinde Şilili komünist Virginia Bravo ve El Salvadorlu komünist Matilde Elena Lopez’in katıldığı toplantılar olur. 1944 yılında, öğretmenler daha yüksek ücret talebiyle eylem düzenler; diktatör Ubico, orduyu öğretmenlerin üzerine gönderir ve yaklaşık 200 öğretmen öldürülür. Ubico, ülkedeki Maya yerlilerinin, büyük toprak sahipleri için zorunlu çalışmasına da izin vermiştir. Ekim 1944’te, Arbenz liderliğindeki askeri öğrenciler, Başkanlık Sarayı’na saldırır; bu saldırı daha sonrasında “Ekim Devrimi” olarak bilinecektir.

Katliamın ardından diktatöre karşı mücadele daha da sertleşir; 1945’te ise, Juan José Arévalo yaklaşık 25 darbe denemesinin ardından, ülkedeki ilk demokratik seçimlerle. Arévalo, iktidara geldiğinde Arbenz’i savaş bakanı olarak atar; yeni bir anayasa yapar, 6000’den fazla okul açar ve sağlık sistemini düzenler. Arévalo’nun görev süresi dolduğunda devrimci güçler Arbenz’i başkan adayı olarak belirlemişti; Arbenz’in tek rakibi, Francisco Javier Araña’ydı; ancak Araña devrimci programı aşırı buluyordu. Araña daha sonra kendi partisini örgütledi; daha sonra Ulusal Meclis onu, darbe planladığı gerekçesiyle vatana ihanetten suçlu buldu: Araña kurşuna dizildi. Böylece Arbenz rakipsiz kalmıştı. Kasım 1950’de yüzde 60 oy oranıyla başkan seçildi.

Arbenz iktidara geldiğinde, “Karar 900” adıyla bilinen toprak reformunu başlatıyor. Nüfusun yüzde 2’si toprakların yüzde 70’ine; yüzde 76’sı ise yüzde 10’una sahipken Arbenz, 100.000 aileye toprak dağıtıyor. Bu da, ABD’li şirket United Fruit Company ile arasının açılmasına yol açıyor; çünkü dağıtılan toprakların yarısı şirkete ait. Yabancı şirketlere yönelik tutumu dolayısıyla “Kızıl Albay” olarak biliniyor. Arbenz aynı zamanda vergi sisteminde de değişikliğe gidiyor; daha zenginlerin daha fazla vergi vermesini sağlıyor. Arbenz’in reformları ilerledikçe, ABD’nin ülkedeki çıkarları zedeleniyor. Arbenz’in sosyalist devletlerle geliştirdiği yakın ilişkiler de ABD cephesinde ‘tedirginlik’ yaratıyor. Arbenz, bir komünist olmadığını iddia ediyor ancak kabinesinde komünist olarak bilinen kişilere yer veriyor. Ülkede sosyal güvenliği yaratıyor; kırsala eğitimi taşıyor; daha iyi ücretler sağlıyor…

Böylece CIA, sürgündeki Carlos Castillo Armas önderliğinde bir karşı devrimi desteklemeye başlıyor.Armas’ın önderliğindeki sürgünlerin yaptığı işgal girişimiyle birlikte, ordu Arbenz için savaşmaktan cayıyor. CIA’in, komşu diktatörlerin de desteklediği “PBSUCCESS Operasyonu” nihayete eriyor. Arbenz 1954’te, Honduras’tan sınırından gelen işgal sonucunda görevini bırakmak zorunda kalıyor; Meksika, İsviçre, Fransa ve sosyalist ülkelerde sürgünde kalıyor. Guatemala’da gerçekleşen darbe, Latin Amerika’da CIA eliyle gerçekleşen ilk darbe özelliğini taşıyor.Birçok araştırmacı, Arbenz’in devrilmesinin, 60’larda başlayıp 90’lı yılların ortasına kadar devam eden ve 200 bin kişinin ölümüne yol açan iç savaşın başlangıcı olduğunu düşünüyor.

Arbenz’i deviren darbenin yol açtığı bir başka önemli olay daha var. Darbe, o sırada Guatemala şehrinde çalışan Arjantinli genç, solcu bir doktoru radikalleştiriyor: Ernesto Guevara’yı. Che, 1960’da Küba Devrimi’nden sonra, tıp öğrencileriyle yaptığı bir sohbette, o günleri anarak şöyle söylüyor: “İşte, mücadele şimdi başlıyor!” O Kübalı doktorlar, bugün dünyanın başına bela olan koronaya karşı en ön safta mücadele ediyor…

 

Kapak fotoğrafı: Diego Rivera’nın 1954 karşı devrimini anlattığı “Gloriosa Victoria” adlı eseri.