Faşizmin dip karanlığından sesler geliyor. Uğultular, fısıltılar, çığlıklar, haykırışlar...
Faşizmin dip karanlığından haberler geliyor. Tırlarda silahlar vardı. Tırlarda, ilaçların altında gizlenmiş silahlar vardı. Tırlarda silahlar olduğu, tırlara silahları yerleştirenlerce de onaylandı: “Silah olsa ne olacaaaaaak, olmasa ne olacak!?”
Faşizmin dip karanlığında haberciler tutuklanıyor. Tırlarda silah olduğunu haber yapan gazeteciler... Tırlarda, ilaçların altında gizlenmiş silah olduğunun haberini yapan gazeteciler... Başta “O tırlarda silah yoktu, sadece ilaç vardı” diyenlerin, sonradan “O tırlarda silah olsa ne olacaaaaak, olmasa ne olacak!?” demesine suçüstü yapan gazeteciler...
Faşizmin dip karanlığında, bu sözlerdeki ayan beyan skandalı, bu sözlerle yalanın resmi politika haline gelmesini görmeyen/göremeyen gazetecilerden, hiç mi hiç ses çıkmıyor: Tısssssssss...
Ama faşizmin dip karanlığında da olsa, her zaman gerçek gazeteciler, gerçek haberciler bulunuyor, manşetlere taşıyarak gerçeği anlatıyor: “İşte Erdoğan’ın Yok Dediği Silahlar!”
Faşizmin dip karanlığında hukuk bitiyor, adalet bitiyor, adaletin karar alma mekanizması bitiyor... kararı tepedeki alıyor. Karar, tepedekinin iki dudağı arasından hırsla, hırıltıyla çıkıyor: “Öyle bırakmam onu, bedelini ağır ödeyecek!”
Faşizmin dip karanlığından habire yalan haberler geliyor: “Türkiye’de basın özgürdür”, “Türkiye ifade ve basın özgürlüğü konularında hiçbir Avrupa ülkesinden geri değildir”, “Tek bir tutuklu gazeteci yoktur”, “Ama onlar gazetecilikten tutuklanmadı” vb vb
Faşizmin dip karanlığından farklı sesler de geliyor. Faşizmin dip karanlığının çok sürmeyeceğini bilen, yalanları açığa çıkaran, karanlığı yırtıp atacak sesler: “Haber yazdım, tutuklanmak üzereyim”, “Yalanları belgeleyeceğiz”, “Üzülmeyin, bunlar şeref madalyasıdır.”
Faşizmin dip karanlığında, karanlık tarafından esir alınanların şiarı ve şiiri Nâzım’dan beri hiç değişmiyor: “Mesele esir düşmekte değil, teslim olmamakta bütün mesele.”
Faşizmin dip karanlığından koro halinde sesler geliyor: Teslim olmayacağız, teslim olmayacağız, teslim olmayacağız o halde...
Seslerle birlikte, faşizmin dip karanlığında, karanlıkta kalanlardan çok, karanlığı yaratanların korkusu büyüyor: Ya Gezi’de olduğu gibi yine birleşirlerse...
O halde, faşizmin dip karanlığında, faşizmi yırtıp atacak yasallık ve irade birlikte mayalanıyor:
Birikiyor birikiyor, birikiyor, birikiyor, birikiyor... patlayacak!.. Yasası böyle, tıpkı Gezi’de olduğu gibi daha iki sene önce... Yeter ki, faşizme karşı birleşmeyi bilelim yine!