Eylemsizlik ilkesi

"Sosyalist hareket ve emekçi sınıflar, gelecek on yılların etkin bir siyasi öznesi olma şansına sahiptir. Yaşanan süreç, durmayı değil müdahaleyi gerektirir. Sen yaparsan değişir."

Konumuz siyaset ama çok bilinen bir fizik yasasına değinerek yazıya başlayalım.

Newton’un hareket yasalarından ilki, eylemsizlik (atalet) ilkesine dayanır. 

Buna göre, eğer bir cismin üzerine etki eden net/toplam kuvvet sıfır ise, durmakta olan bir cisim durmayı, hareket etmekte olan bir cisim ise aynı yönde ve hızda hareket etmeyi sürdürür.

Konu hakkında okuduğum bir Evrim Ağacı makalesi* yaygın kanının aksine, cisimlerin durmak değil hareketlerini sonsuza kadar sürdürme eğiliminde olduklarını anlatıyor. Ve buradan yola çıkarak, eylemsizliğin yani ataletin, cisimlerin harekete gösterdiği direnç olduğunu savunuyor. 

Bir cisme, kütlesinden ötürü sahip olduğu ağırlığı yenecek bir kuvvet uygulanmadığında, o cisim harekete karşı direncini sürdürüyor. Ataleti aşmak için bir kuvvete, kuvvet uygulamak için de bir amaca sahip olmalısınız. 

***

Fizik bahsini şimdilik kapatıp siyasete dönebiliriz. 

Yalnız Türkiye’de değil tüm dünyada siyasetin ağır bir saldırı altında olduğunu kabul etmeliyiz. 

Politik tutum ve davranış, amacından uzaklaştırılıyor ve maalesef bu bilinçli saldırı, solu da etkiliyor. 

Siyasetin konusu ve amacı silikleştiriliyor. Siyaset ve politik davranışın, toplumsal dönüşümün öncüsü olduğu gerçeği unutturulmak isteniyor. 

Dönüştürme, müdahale etme, kuvvet uygulama gibi temel görev ve işlevler bir kenara bırakılıp, siyasetin, pozisyon deklarasyonuna daralması hedefleniyor. 

Vaaz edilen kabaca şu: “Ben temiz bir yer buldum. Benim dışımdaki dünyada şunlar şunlar var ve orası oldukça kirli ve tehlikeli, o yüzden benim durduğum yere gelin”. 

Böylece, her şeye gücü yeten ve türlü planlar içinde olan bir “iktidar” ve sermaye sınıfının çeşitli fraksiyonları karşısında halk araçsız ve amaçsız bırakılıyor.

Hareket halinde olarak her yeri kirletme kudretini tanıdığınız güçler karşısında ataletini öne çıkaran hatta onu teorize eden bir sözde siyaset. 

Eylemsizlik ilkesinden, eylemsizliğin teorisine…

Çok uzaklara gitmeye gerek yok. Son dönemde karşımıza çıkan birkaç örnek dahi anlamaya yeter. 

“Sığınmacılar üzerinden çatışma çıkaracaklar!”

“Suriye’ye girme bahanesiyle içeriyi dümdüz edecekler!”

“MGK bildirisi ile her an darbe yapabilirler!”

“Restorasyona karar verdiler herkes siperlere!”

“Bunlara bakmayın, restorasyona eklemlenmek üzere pazarlık yapacaklar!”

Bu saydıklarımızın tamamı çoğu zaman aynı kişiler tarafından dahi telaffuz edilebiliyor.

“Nasıl ve hangi güçle yapmaya çalışacaklar? Hem onu hem bunu nasıl yapacaklar? Sen nasıl engelleyeceksin? Nasıl müdahale edeceksin?” gibi soruların bir karşılığı yok.

Demek ki, düzen öyle bir mekanizma ki, her yaptığı hamle her aşamasıyla düşünülmüş bir üstün aklın ürünü…

Ve demek ki, hiçbir şeye müdahale etmeyip düzenin henüz kirletemediği alanda durmak en doğrusu…

E, ama siyaset bu değil ki…

Yukarıda, aslında birbirleriyle çelişen önermelerin herhangi birinden bir siyasi slogan, kitleleri etkileyecek bir talep oluşabilir mi mesela?

“Darbe Geliyor Ama Restorasyona Eklemlenme Çabaları İptal Edilsin!” diye slogan mı atacağız?**  

***

Siyasi mücadele ve politik tavır, temiz kalma, bu haliyle eylemsizlik (atalet) değildir. Dönüştürücü bir hareket, bir eylemliliktir. Bu örnekten gideceksek, temizleme faaliyetidir.

Yok, başka örnekler gerekirse ona da varız.

“Elime kıymık batar, ayağıma taş seker” diye durmak değil, balyozu eline alıp yıkmaktır. Hiç değilse denemektir.

***

Daha önce de ifade edilmişti, yazının sonunda bir kez daha değinelim.

Türkiye, tarihi bir kırılmaya doğru son sürat ilerliyor.

Kurtuluş ve bir yeniden kuruluş gündemdedir.

Sosyalist hareket ve emekçi sınıflar, gelecek on yılların etkin bir siyasi öznesi olma şansına sahiptir.

Yaşanan süreç, durmayı değil müdahaleyi gerektirir.

Sen yaparsan değişir.

Mustafa Suphi ve yoldaşlarının 100 yıl önce ne için yola çıktığını düşünme vaktidir.

TİP’in 60 yıl önce ne için yola çıktığını bir kez daha düşünme vaktidir. Tarihsel kırılma anlarında nasıl bir cesaretle, nasıl bir özgüvenle hareket edebildikleri iyi anlaşılmalıdır.

Vakit, müdahale vaktidir.

_______________________________

NOTLAR:

* https://evrimagaci.org/atalet-eylemsizlik-nedir-cisimlerin-dogasiyla-ve-sagduyularimizla-ilgili-bize-neler-soyler-3076

** İktidarın İsrail hükümetiyle işbirliğine karşı yıllar önce düzenlediğimiz bir gençlik eyleminde “Stratejik Ortaklık İptal Edilsin!” diye slogan attırmıştım. Politik gücü, “Darbe Geliyor Ama Restorasyona Eklemlenme Çabaları İptal Edilsin!” sloganıyla kıyas kabul etmese de, birkaç yıl boyunca arkadaşların alay konusu olmuştum.