Emperyalizm 0 – Taliban 1

Ağustos 2021’de, Taliban Afganistan’ın başkenti Kabil’e girdi ve ülkenin kontrolünü ele geçirdi. Bir insanlık dramı yasanmaya devam ediyor.

Peki bu 40 yıllık hikayenin, “şimdilik”, görünen sonu bu şekilde olsa da acaba mesele nasıl ve ne sartlarda başladı?

- 1977’de bir ABD projesi olan “Yeşil Kuşak” projesi devreye girdi.  Bu plan, SSCB’nin güneyindeki ülkelerde Müslüman halklardan bir Anti-Komünist duvar örmek olarak kısaltılsa da, aslında Dünya’da Müslüman nüfusa sahip tüm ülkelerde anti-komünist, anti-batı, örgütlenme, kadro ve militan yetiştirme, şeklinde hayata geçmiştir. Bunun 1980'de Türkiye'deki uygulması "Ilımlı İslam" olarak bilinir.

-1980’in hemen başında, tam olarak Aralık 1979’da, Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Brejnev’in emri ile ilk Sovyet birlikleri Afganistan’a girdi ve yaklaşık 9 yıllık Sovyet işgali başladı. Bu işgalin amacı, “Yeşil Kuşak” projesine bir yanıt verebilmekti. Bir tarafta, SSCB ve onun desteklediği sosyalist Afganistan Demokratik Halk Partisi liderliği, diğer tarafta ise İslamcı mücahitler ve ABD bulunuyordu. Mücahitler, ABD Devlet Başkanı Reagan’dan yardım istemiş, o da anti-komünizm kapsamında desteğini esirgememişti. Sovyet işgali sırasında her iki taraftan sivil-asker yüzbinlerce insan öldü. O dönemde daha “Taliban” kelimesini dünya duymamıstı.

-Sovyetler’in çekilmesinden sonra, ABD’nin de tam desteğini alan Taliban, yani Afganistan’daki en kalabalık, silahlı Sünni İslamcı grup iktidarı ele geçirdi. SSCB’nin dağılması, komünizmin ABD için tehdit olmaktan çıkması ile birlikte Yeşil Kuşak projesi de gereksizleşti. İlk iktidarı boyunca Taliban; ABD, Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri hükümetlerinden yardım almış, Afganistan'ın yaklaşık %90'ını denetimi altında tutmuş, ABD’nin hoşgörüsü altında kalmıştı. Ta ki, 11 Eylül 2001’e kadar.

-11 Eylül 2001’de Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan saldırının sorumlusu olarak Usame bin Ladin gösterilince, bu defa hoşgörü bitmiş ve ABD işgali başlamıştı. Burada ilginç bir saptama yapmak da gerekir. Taliban 2000 yılında afyon üretimine yasak getirdi ve bu da üretimde %90'a varan bir düşüşe sebep oldu. Amerikan işgalinden sonra 2001'de, afyon üretiminde ciddi bir artış yaşandı. Afganistan 2005'te, %90’lık üretimiyle dünyanın, yeniden 1 numaralı afyon üreticisi konumuna geldi. Üretilen bu miktardaki afyonun çoğunu işleyerek eroin halinde Avrupa ve Rusya'ya satmaya başladı.

-Ülkede, 2005’e kadar ABD işgali etkili gibi görünse de, yeniden toparlanan Taliban, ABD ve uluslararası güce direndi. 2021’e gelindiğinde de yıllar önce Sovyet işgali sonrası duruma geri dönüldü; ABD, ülkeyi, sahayı Taliban’a terk etti, onlar da elini kolunu sallaya sallaya yeniden Kabil’e girdi.

Bu kırk yıla bakınca, Afganistan’ı elinde oynatan, kullanan emperyalizmin yenilgisi ortadadır ama kazanan kimdir?

Taliban!

Yani silahlı, islamcı, kuruluş felsefesini “Afganistan'da İslam'a dayalı bir yönetim getirmek” olarak tanımlayan, emperyalizmin kuklası, bir örgüt.

Ama asıl kaybeden muhakkak ki, emperyalizm destekli gericilerle 40 yıl yaşamış ve şimdi de yaşamaya devam edecek olan Afgan halkıdır, Afganistan’dır.

Öyle ki, bizim de tanıdık olduğumuz 1919’da, İngilizler’den bağımsızlığını alan Afganistan halkı, artık Dünya’nın dört bir yanına göçmen, mülteci olarak dağılmak zorunda kaldı. Ülkede geride kalanların da Taliban rejimi altında daha da acılar çekeceği muhakkak.

Bu 40 yıllık tarihce Jose Marti'nin şu sözünü anımsatır bana:
“Efendi değiştirmek, özgür olmak demek değildir!”

ABD, Sovyetler Birliği, ve Taliban, arasında sıkısmıs, sürekli “efendi” degiştiren, uygar dünyanın en uzağına konumlanmış Afgan halkıdır bu hikayenin asıl kaybedeni.