Cari açık alarm vermeye devam ediyor!..

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) geçen hafta Cuma günü 2020 yılının Aralık ayı ve dolayısıyla 2020 yılının tümüne ait ödemeler dengesi rakamlarını açıkladı. Aralık 2020'de 3,2 milyar dolar olan cari işlemler açığı, 2020 yılı için 36,7 milyar dolar olarak gerçekleşti. ‘Kimileri’ bu denli yüksek bir döviz açığı oluşmasını beklenmeyen bir sonuç olarak değerlendirse de, cari açık (döviz açığı) Türkiye ekonomisi için hem ciddi yapısal bir sorun olarak durmakta hem de ülke ekonomisinin dış şoklara karşı daha kırılgan hale gelmesine neden olmaktadır. İzleyen tablo yardımıyla ödemeler dengesi gelişmelerini anlamaya çalışalım.

Kaynak: TCMB

CARİ AÇIK ARTMAKTADIR

Önce, aylık cari açığa katkı yapan gelişmelere değinelim. Hizmetler dengesi kaynaklı net girişler ile ikincil gelir dengesi kaynaklı net girişlerin azalması cari açığı artıran önemli etkenler olmuştur. Hizmetler dengesi kaynaklı net girişler 1,163 milyar dolar azalarak 644 milyon dolar ve ikincil gelir dengesi kaynaklı net girişler ise 168 milyon dolar azalarak 80 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı, 2019 yılının Aralık ayında 3,673 milyar dolar iken, 329 milyon dolar azalarak 3,344 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Hizmetler dengesi altında yer alan seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler, 2019 yılının aynı ayına göre 495 milyon dolar azalarak 617 milyon dolara inmiştir. Birincil gelir dengesi kaynaklı net çıkışlar ise 590 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.

Yıllık cari açık gelişmelerine baktığımızda vurgulanması gereken ilk önemli nokta, daha bir yıl önce 6,759 milyar dolar cari fazla verdiğimiz gerçeğidir. İkincisi ise 2020 yılında 36,724 milyar dolar cari açık verdiğimizdir. Son on yılda sadece geçen yıl cari fazla veren Türkiye ekonomisi, bir kez daha son on yılın ortalaması olan 36,394 milyar doların üzerinde bir cari açık (döviz açığı) vermiştir. Üçüncüsü, cari açık artışında büyük oranda altın ithalatı kaynaklı dış ticaret açığındaki artışların yanında net hizmet gelirlerindeki azalmaların etkili olduğudur. 2019’da 16,751 milyar dolar olan dış ticaret açığı, 2020 yılında 37,878 milyar dolara yükselmiştir. Bunda 2019 yılında 9,268 milyar dolar olan altın kaynaklı dış ticaret açığının, 2020’de 22,402 milyar dolara ulaşması oldukça etkili olmuştur. 2019’da 35,528 milyar dolar olan net hizmet gelirleri, COVID-19 pandemisine bağlı olarak azalan turizm gelirleri nedeniyle 9,640 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Nihayet petrol fiyatlarının dünya genelinde düşük seyretmesi sonucu parasal olmayan altın ve enerji dışı dış ticaret yaklaşık 9,909 milyar dolar fazla vermiştir. Aynı fazla 2019 yılında 49,311 milyar dolar idi. İzleyen grafik cari açık ile dış ticaret açığının gelişimini göstermektedir.

Kaynak: TCMB

Grafikten de anlaşılacağı gibi 2019 yılının 6. ayı ile 11. ayları arasında kopan cari açık ve dış ticaret açığındaki birlikte değişme eğilimi, son aylarda daha belirgin hale gelmiştir. 2020 yılında bu birlikte değişim yapısı daha belirgin hale gelmiştir.

Cari açık artışının ne kadar önemli olduğunu gösterebilmek için biraz daha ayrıntılara inmemiz gerekiyor. Bunun için izleyen tabloyu kullanıyoruz.

Kaynak: TCMB

Tablodan da görüldüğü gibi, son dört yılın üçünde cari açık vermişiz. 2019’da aylık ortalama olarak 536,25 milyon dolar cari işlemler fazlası vermişiz. Buna karşılık, 2020’de 3,060 milyar dolar, 2018’de 1,811 milyar dolar ve 2017’de ise 3,401 milyar dolar açık vermişiz. Yani, 2020 yılında, 2017 yılına yakın bir cari açık performansı gözlüyoruz. 2020 yılında cari açığın artmasında COVİD-19 pandemi sürecinin etkisini kimse yadsıyamaz. Pandemi nedeniyle turizm gelirlerinde ciddi azalmalar olduğu gerçektir. Yaz aylarındaki normalleşme ve yabancı turist girişleri ile 2020’nin tamamında seyahat dengesinde 9,180 milyar dolarlık bir giriş oldu. Unutmayalım ki aynı dengede 2019 yılında 25,719 milyar dolarlık giriş olmuştu. Benzer biçimde taşımacılık gelirlerinde de ciddi azalmalar söz konusu oldu. 2019 yılında 14,587 milyar dolarlık girişe karşın, 2020 yılında 5,735 milyar dolarlık bir giriş oldu. 2020 yılı için üzerinde durulması gereken bir diğer önemli nokta ise dış ticaret açığının, parasal olmayan altın ithalatı artışı sonucu önemli ölçüde artmasıdır. Salgınla mücadele kapsamında verilen teşvikler ve iç kredi genişlemesi, altına talebi önemli ölçüde artırdı. Zaten kapitalist sistemin 2008 global krizi ile birlikte amacı ne olursa olsun verilen destekler ve parasal genişlemeler genelde altın başta olmak üzere değerli metallere olan talebi artırdığı gibi konut da dahil olmak üzere varlık alımlarını ciddi biçimde artırmaktadır.

REZERVLER ERİMEYE DEVAM EDİYOR!

Daha önceki yazılarımızda da sıkça vurguladığımız gibi cari açığın miktarı kadar finansman biçimi de son derece önemlidir. Ne yazık ki döviz girişi oldukça yavaşladığı için, 36,724 milyar dolarlık 2020 yılı cari açığını finanse etmek için rezervleri ‘yemek’ zorunda kaldık. Bu nedenle resmi rezerv varlıklarımız 31,862 milyar dolar azaldı. Cari açığın finansmanında kullanılan ve ‘borç yaratmayan finans’ olarak adlandırılan kalemlerden gayrimenkul satın alımları dahil net doğrudan yatırım girişi, 2019’da 6,323 milyar dolarken, 2020’de 4,631 milyar dolara düştü. Net doğrudan yatırım girişlerinde gayrimenkul yatırımlarını çıkardığımızda ise durumun fecaati tam olarak ortaya çıkmaktadır: 2019’da 1,344 milyar dolar olan gayrimenkul hariç net doğrudan yatırım girişi 2020 yılında 228 milyon dolara geriledi. Buna karşılık portföy yatırımlarında 2019 yılında 1,447 milyar dolar olan çıkışlar 2020 yılında 5,493 milyar dolara çıktı.

Cari açık artışında, pandemi ile mücadele kapsamında yaratılan iç kredi genişlemesi önemli rol oynamıştır. Birçok ülke hükümetlerinin aksine, hükümet yurttaşlarımıza doğrudan gelir desteği vermek yerine, yurttaşlarımız ve şirketleri kredi kullanmaya teşvik etmiştir. Bu sayede TL cinsi kredi hacmindeki artış 700 milyar TL’yi geçmiştir. Bu iç kredi genişlemesi sadece ithalatı artırmakla kalmamış, aynı zamanda TL’den dövize ve altına kaçışı da hızlandırmıştır. Anımsayalım 2020’ye 5,95’ler düzeyinde başlayan dolar/TL kuru, Kasım ayı başında 8,57’yi görmüştür.

2020 yılı cari açığı artışında asıl kaygılanmamız gereken durum ise geçmiş yılların aksine, artan cari açığın beraberinde geçici yüksek büyüme getirememiş olmasıdır. Daha önce yazılarımızda sıkça vurguladığımız gibi, Türkiye ekonomisi carikolik olmuş bir ekonomidir. Sanayinin aşırı ithalat bağımlılığı nedeniyle cari açık yaratmadan büyüyemeyen bir ekonomi durumundadır. 2020 yılının yüksek cari açığına karşın, 2020 yılı büyümesi büyük olasılıkla %0,5 ile %1 arasında gerçekleşecek görünmektedir. Bu nedenlerle, sadece günü kurtarmaya dönük kısa erimli politikalar yerine, Türkiye sanayisinin ithalat bağımlılığını azaltacak, üretim ve istihdamı artıracak kamunun önderliğinde yeni bir sanayileşme politikasına olan gereksinim gün gibi ortadadır. Geçen her kayıp gün, ay ve yıl daha fazla sefalet, daha fazla işsizlik, daha fazla emek sömürüsü ve daha fazla dışa bağımlılık demektir. Böyle giderse, önümüzdeki günler, aylar ve yıllar emekçi sınıflar ve geniş halk yığınları için iktisadi açıdan daha büyük acılar ve kayıplar getirecektir. Bizden uyarması!..