Ali Babacan’a açık mektup: Korkmakta haklısınız

TEKEL işçilerini hatırlar mısınız?

Hani, sizin özelleştirme politikalarınıza, özelleştirmeyle yaşayacakları hak kayıplarına direnen TEKEL işçilerini…

Hani, Ankara’nın kara kışında gece vakti üzerlerine su sıktırdığınız o emekçileri…

Hani, “İstismar ediyorlar” diye karalamaya çalıştığınız, aslında dünyanın en haklı direnişlerinden birine imza atan işçileri…

Ben hatırlıyorum. 

Hatta, daha birkaç gün önce biriyle sohbet ettim. Ekmeğine göz koyduğunuz işçilerden biri, kendi derdi için de değil yine işini elinden aldığınız başka arkadaşları için telefon açtı. Diyarbakır’da oto sanayide işe başlamış arkadaşlarının sorunlarını konuştuk.

Sünnisi Alevisi, Türk’ü Kürt’ü, yaşlısı genci, kadını erkeği, binlerce TEKEL işçisi ekmekleri için mücadele ettiler ve sizin iktidarınız ve bizzat siz onlara parmak salladınız.

O parmağı unutmadık.

Daha unutmadığımız başka şeyler gibi…

Döneminizde yapılan 50 milyar dolarlık özelleştirmeyi mesela…

TÜPRAŞ gibi, PETKİM gibi, TEKEL gibi, şeker fabrikaları gibi Türkiye’nin stratejik değere sahip zenginliklerini yabancıya üç kuruşa sattığınız unutulmadı. 

Biz de unutmadık, özelleştirmeler nedeniyle işsiz kalan emekçiler de unutmadı. 

Üretmeyen bir ekonominin temellerini attığınızı unutmadık. 

Memleketi sıcak para bağımlısı haline getirdiğiniz, “büyüyeceğiz” diye Türkiye’nin borç stokunu 3 kat artırdığınız dönemler öyle mazide kalmadı. 

Görev sürenizde yurttaşların bankalara borcu 6 milyar liradan 384 milyar liraya çıktı mesela…

Evet büyüdük: Her birimizin borcu büyüdü, ülkenin borcu büyüdü, döviz açığımız 4,5 kat büyüdü!

Yalnız biz değil, Iraklılar da sizi unutmadı.

Biz Ankara’da Irak tezkeresine direnirken siz insanlığın gördüğü en acımasız katillerden olan George W. Bush ile kan pazarlığı yapıyordunuz. 

Yıl 2003’tü, ABD Türkiye’yi Irak işgaline ortak etmeye çalışıyordu. Şubat ayında AKP’nin grup toplantısında utanmadan “Irak’a ilk bomba düştüğünde, 8,5 milyar dolar hesaba geçecek!” diyordunuz.

Uzatmayalım…

Unutmadık.


Şimdilerde kanal kanal gezip, konuşuyorsunuz. Sözde AKP’ye siz de muhalifmişsiniz…

Ama son konuşmanızda şunları söylemişsiniz:

“Ülkemizin bir intikam ve rövanş sarmalına, bir devri sabık dönemine girmesine de izin vermeyeceğiz. AK Parti’ye destek vermiş tüm vatandaşlarımıza sesleniyorum: Hiç kaygınız, korkunuz, endişeniz olmasın. Kazanılmış haklarınızın, helal lokmalarınızın hepsinin güvencesiyiz. Tüm haklarınız, hukukla teminat altındadır. Bugünkü iktidar tarafından iade edilmemiş, gasbedilmiş tüm hakları da derhal tanıyacağız. Şu anda küçük, marjinal bir grup var. Daha muhalefetteyken iktidarın gidici olduğunu anlayınca parmak sallıyor. Bunları görüyoruz. Hiç merak etmeyin o devirler bitti. Biz o parmak sallayan zihniyete de pabuç bırakmayız. Kimse boşuna heveslenmesin.”

Parmak sallamayı iyi bilirsiniz Bay Babacan.

TEKEL işçilerine, bu ülkenin emekçi yurttaşlarına, onların yarattığı tüm zenginliklere, Iraklılara salladığınız parmak çok acılara neden oldu. 

Bu kez sizi bir korkunun konuşturduğunu anlıyoruz.

En iyi bildiğiniz şeyi tekrarlıyor, dini kendinize kalkan yapıp “işlenen suçların hesabını soracağız” diyenleri hedef gösteriyorsunuz.

Bu kez işiniz kolay değil Ali Babacan.

TEKEL işçilerinin sorulacak bir hesabı var.

Özelleştirmelerle işsiz kalanların, geleceğini çaldığınız gençlerin, borca batırdığınız bu memleketin sorulacak bir hesabı var.

Aritmetikte iyisinizdir. 

Bir sayın bakalım, hesap sormak isteyenler mi marjinal, icraatlarınızı alkışlayanlar mı?

Bu kez dinle kandıramayacaksınız Ali Babacan. 

Halk, temellerini Tayyip Bey’le birlikte kazdığınız Saray’dan kurtulurken sizi de delikten aşağı süpürüverecek.

O gün dileyen vals yapacak, dileyen halay çekecek, dileyen de horon tepecek…