AKP iktidarının cari açıkla sınavı!
Çözüm bellidir: Belirli bir plan dahilinde kamu ile özel sektörün iktisadi faaliyetlerini eşgüdümleştirmek, yeni bir sanayileşme hamlesi ile aş ve iş yaratacak sürdürülebilir, kapsayıcı ve çevre dostu büyüme yaratacak politikalar izlemektir.
AKP iktidarının en önemli iktisadi “başarılarından” birisi cari açık yaratmadaki becerisi olmuştur. İktidara geldikleri 2002’de sadece 626 milyon dolar olan cari açığa, 2011’de 74 milyar 402 milyon dolar ile Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdırmışlardır. Üstelik cari fazla yaratma iddiası ile uygulamaya koydukları “Türkiye Ekonomi Modeli (TEM)” ile bırakın cari fazla yaratmayı, cari açıkta Ocak 2023’te yaklaşık 10 milyar dolar ile aylık tarihi rekor kırılmasına neden olmuşlardır. 2023’ün ilk iki ayında ise cari açık 18 milyar 803 milyon dolara ulaşmıştır.
Bilindiği gibi cari işlemler hesabı, bir ülkede yerleşiklerin (Genel Hükümet, Merkez Bankası, bankalar, diğer sektörler) yabancı ülkelerde yerleşiklerle aylık, üç aylık, yıllık olarak yapmış oldukları iktisadi işlemlerin sistematik kayıtlarını gösteren ödemeler dengesi ya da bilançosunun “Sermaye Hesabı” ve “Finans Hesabı” ile birlikte üç ana hesabından birisidir. Bu hesap altında, “Dış Ticaret Dengesi ve Hizmetler, Birincil Gelir ve İkincil Gelir (Karşılıksız Transferler)” kalemleri yer alır. Sermaye Hesabı, “Üretilmeyen ve finansal olmayan varlıkların edinimi ve elden çıkarılması (kara parçası gibi maddi olmayan varlıklar ile bayilikler, ticari marka ve kira ile lisans gibi transfer edilebilir sözleşmeler gibi maddi olmayan varlıklar) ve sermaye transferleri (borç affı ve diğer sermaye transferleri gibi)” iki ana kaleme ayrılmaktadır. Dış finansal varlık ve yükümlülük hareketlerini gösteren Finans Hesabı ise “Doğrudan Yatırımlar, Portföy Yatırımları, Finansal Türevler, Diğer Yatırımlar ve Rezerv Varlıklar”dan oluşur. Ödemeler dengesinde her işlem iki ayrı kaleme, iki ayrı işaretle -artı ve eksi olarak- kaydedilir. Her işlem eşit değerde alacak ve borç kayıtlarıyla kaydedildiği için, “Cari İşlemler Hesabı’’ ve “Sermaye Hesabı”nın toplamının her zaman “Finans Hesabı” kalemine eşit olması gerekir. Bununla birlikte, veri kaynaklarının farklı olması nedeniyle, “değerleme, ölçme ve kayıt zamanı farklılıkları” oluşmakta; ortaya çıkan farklar da Net Hata ve Noksan (NHN) kalemine “kalıntı” olarak kaydedilmektedir. Bu kalem, finans hesabından, cari işlemler hesabı ve sermaye hesabının çıkarılmasıyla elde edilmektedir. Net hata ve noksan kalemi, kaynağı belli olmayan döviz giriş ve çıkışlarını gösterir.
Cari açık AKP dönemine özgü bir sorun:
İzleyen grafik cari açığın 1984’ten günümüze (2023’ün ilk iki ayı) kadar gelişimini göstermektedir.
Türkiye’de cari açık -istisnasız “herkesin” grafikten rahatlıkla anlayacağı gibi- “eski Türkiye’nin” değil; “yeni Türkiye’nin” yani AKP’nin yarattığı yapısal bir sorundur. AKP döneminde, 2019 hariç, her yıl önemli tutarlarda cari açık verilmiştir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, 2011’de 74 milyar 402 milyon dolar ile Cumhuriyet tarihinin rekoru kırılmıştır. Bu rekor yılı dışında 2013 ve 2022’de de ciddi miktarda cari açık verilmiştir. AKP iktidarının yarattığı toplam cari açık miktarı 632 milyar 322 milyon dolardır. AKP iktidarının cari açık yaratmadaki bu “başarısı” izleyen iki grafikte de rahatlıkla görülmektedir. Grafiklerden ilki, Ocak 1992 ile Şubat 2023 arası dönemde; ikincisi ise AKP iktidarı döneminde cari işlemler hesabındaki gelişmeleri göstermektedir.
Cari işlemler hesabındaki aylık gelişmeler, cari açığın AKP iktidarı dönenine özgü bir yapısal sorun olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte bugünlere sadece AKP iktidarının yanlış politika uygulamaları, sınıfsal tercihleri ile gelmediğimizi unutmamamız gerekir. 24 Ocak 1980 kararlarıyla başlayan, 1989’da sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesi ve arkasından da 1 Ocak 1996’da yürürlüğe giren Gümrük Birliği anlaşması ile devam eden süreç bugünlere gelmemizde önemli rol oynamıştır. Bütün bu gelişmelerin sonucu ortaya çıkan erken sanayisizleştirme süreci ile birlikte AKP iktidarının uyguladığı hatalı para ve maliye politikaları, inşaatla bir an önce kalkınma “hayalleri”, “dahilde işleme rejimi” gibi uygulamalarla sanayimiz tamamen dışa bağımlı hale getirilmiş; ülkemiz sürekli ve önemli ölçülerde dış ticaret açığı veren; ithal edemeden üretemeyen ve ihraç edemeyen bir ülke durumuna getirilmiştir. Zaten izleyen grafikte çok rahatlıkla görüleceği gibi artan dış ticaret açıkları da, cari açığın yapısal bir soruna dönüşmesinde ana etken olmuştur.
Cari açığın finansman biçimi de sorunlu!
Cari açığın ulaştığı boyut kadar finansman biçimi de ciddi sorunlar içermektedir. Açığın doğrudan yatırımlarla finanse edilmesi her zaman arzulanan durumdur. Bunun yerine portföy yatırımları ile finanse edilmesi cari açığın sürdürülebilirliği konusunda ciddi kuşkular yaratır. ‘Borç yaratıcı finansman’ da denilen bu durumda, son zamanlarda olduğu gibi ülkeye giren portföy yatırımlarının azalması ve hatta net çıkışa dönmesi durumunda ülke parası üzerinde ciddi baskılar oluşturur. Benzer biçimde diğer yatırım denilen ve doğası gereği kısa vadeli ve ağırlıklı olarak bankacılık kesimine verilen kredilerden oluşan bu kalemle finansman da benzer riskler içerecektir. İzleyen grafikte görüldüğü gibi uzunca bir zaman sıcak para girişleri (portföy yatırımları) ile ağırlıklı olarak finanse edilen cari açık son zamanlarda ya kaynağı belli olmayan para (döviz) girişleri ve/veya diğer yatırımlarla ağırlıklı olarak finanse edilmektedir. Bu durum da cari açığın sürdürülebilirliği konusunda kaygıları artırmaktadır.
TEM de işe yaramadı:
Cari fazla yaratacağız iddiasıyla uygulamaya konulan TEM, cari fazla yaratmak bir yana cari açıkta rekorlar kırılmasına, cari açık sorununun içinden çıkılmaz hale gelmesine neden oldu. İzleyen grafikte açıkça görüldüğü gibi cari açık, TEM’le birlikte şahlanmaya başlamıştır.
Türkiye ekonomisinin iyice “kontrolden” çıkmaya başladığı 2018 ve 2019’da (Ağustos-Kasım 2018; Mayıs-Kasım 2019) cari fazla veren Türkiye ekonomisi, TEM ile birlikte bol miktarda cari açık yaratmaya başlamıştır. Temmuz-Ekim 2021 arası oluşan cari fazla, TEM sayesinde Kasım 2021’den itibaren yerini cari açığa bırakmıştır. Bu dönemde toplam cari açık tutarı 72 milyar 832 milyon dolar olmuştur. Türkiye ekonomisinin bu cari açık cenderesinden kurtulabilmesi için öncelikle cari açığı yaratan yapısal sorunların çözülmesi, bağımlılıkların yok edilmesi gerekir. Bunun için öncelikle uygulanan mevcut politikaların terkedilmesi, yerine Türkiye’yi girdi ithalatçısı ülke konumundan çıkaracak, dış kaynak gereksinimi olmayan bir ülke durumuna getirmek gerekir. Mevcut iktidar uyguladığı politikalarla cari açıkla mücadele sınavında başarısız olmuştur. Üstelik bütün politikaları da cari açık yaratmaya dönüktür. Sermaye yanlısı muhalefet partilerinin önerdikleri politikalar da AKP politikalarından çok farklı değildir. Önerdikleri “makyajlanmış” Neoliberal politikalarla Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarının çözülmesi, dışa bağımlılıklarının yok edilmesi mümkün değildir. Çözüm bellidir: Belirli bir plan dahilinde kamu ile özel sektörün iktisadi faaliyetlerini eşgüdümleştirmek, yeni bir sanayileşme hamlesi ile aş ve iş yaratacak sürdürülebilir, kapsayıcı ve çevre dostu büyüme yaratacak politikalar izlemektir.