Adı nasıl konulacak?

258+80=338…

Yukarıda yer alan toplama, koalisyon hesapları bakımından birbirine en yakın duran iki partinin vekil sayıdır.

Kısacası AKP+MHP koalisyonu kurulabilir ise, bu ekseriyet, anayasaya ilişkin istenen operasyonel değişiklik sayısını da içermektedir.

Bir an için kurulduğunu varsayarsak, muhtemeldir ki, Haziran bileşenlerinin gündeminde kaçınılmaz olarak bir “anti-faşist cephe” tartışması da yer alacaktır…

MHP şimdiye değin, AKP’nin tek başına iktidar dönemindeki ve bütünündeki en kritik kavşaklarda, onun elini rahatlatan bir yedek siyasi güç olarak hareket etmiştir…

Yine olur mu? Hem neden olmasın; hem de kimi kırmızı çizgi söylemleri “yalan rüzgârı bir Brezilya dizisi” değilse, zor görünmektedir…

Kırmızı çizginin başına yazılmış şudur: MHP, 17-25 Aralık sürecine ilişkin soruşturma açılması konusunda eğer ciddi ise, AKP ile evliliği zora girmiş sayılır…

Hele Kürt açılımına ilişkin siyasadan AKP’nin vazgeçmesini istemek, aslında bu iş olmasın demenin MHP’cesidir.

Yine de bu koalisyon, tabiatı icabı, her iki cenahın siyası yakınlığı bağlamında en yakın duran olasılıklardan birisidir…

***

Başka bir 258+80 toplamının adresi AKP+HDP adresine kapı açmaktadır…

Meclis aritmetiği bakımından bir önceki örnekle eşit bir el rahatlatma çoğunludur…

Ne ki, RTE’nin seçim döneminde açılım bağlamından araya koyduğu mesafeye bakılırsa, ayrıca AKP’nin Suriye politikasına karşıt bir Kürdistan gerçeğinin olasılık olarak güçlenmesi hesaba katıldığında ve HDP’nin koalisyon denklemlerine görüntüdeki mesafesi de dikkate alındığında, bu koalisyonun çatısının daha çok, bekle göre bağlı olduğu düşünülebilir…

***

258+132=390 toplamına gelince bunun adresi AKP+CHP’dir.

Bu adres Türkiye sermaye sınıflarının büyük koalisyon diye işaret ettiği ve sistemin normalleştirilmesine olanak sağlayabileceğini düşündüğü rüya istektir…

CHP’nin koalisyon koşulu diye ileri sürdüğü on dört başlıktan siyasal olanları, AKP ile koalisyon yapmama bildiriminin CHP’cesidir.

Cumhurbaşkanını anayasal sınırlara çekme, 17-25 Aralık sürecinin defterlerini dürme, dört bakan eskisini yüce divana gönderme vs…

Bu koşullar hafifler mi?

Meclis başkanlığı işi hesapların bir parçası kılınmış mıdır(?) gibi soruların yanıtları çok gecikmeyecektir…  

Ne ki, AKP’nin CHP'den isteyebileceği tavizlere karşılık, vereceği havuçlar işin belirleyicisi olabilir. CHP’nin içinde de bu koalisyona sıcak bakmayanlar kadar, sıcaksayanların olduğunu düşünmek yanlış değildir.

Oysa CHP adına sandığa giden oyların hanesine, “AKP’yi yalnızlaştırma” tercih ve isteğini yazmak kuvvetle gerekmektedir.

Buradan bakıldığında, hiç olmaz denemese de, öyleyse bu olasılığın da işi zor ve çetin görünmektedir…

***

AKP’yi dışarıda bırakacak diğer koalisyon hesapları için çekilen peşrevler ve pehlivanların güreş tutma istekleri tam bir bekle-gör havasındadır…

Verdikleri görüntüye bakılırsa, MHP, CHP’nin isteklerine kapalıdır.

MHP; CHP+HDP koalisyonuna dışarıdan destek olmayacağını da beyan buyurmaktadır…

Bunlardan birinin bir azınlık hükümeti kurup, dışarıdan destekle, işi bir vakte kadar götürme olasılığı da bulunmamaktadır…

Öyleyse yeni bir seçim olasılığının bir yandan kuvvetlendiği ya da geriye erken seçim olasılığından başka bir şans kalmadığı söylenebilir…

RTE, şimdilik bunu adeta meclise tehdit olsun diye gevelemektedir. Olabilir mi? Neden olmasın…

Ancak, bu olasılığın gücünün ne olduğunun anlaşılabilmesi için, önce vekil olmanın ekonomi-politiğine de mutlaka göz atmak gerekir. Meclise ilk defa gelen ve vekil emekliliğinin nimetlerinden yararlanabilmek babında, emeklilik hakkına hem kavuşmayı ve hem de seçim için yaptığı yatırımı çıkartmayı bekleyen önemli bir çoğunluk ortada bulunmaktadır. Bu noktada, erken seçim olmasın diye çok taklaların da atılacağına işaret etmek pek de kâhinlik sayılmamalıdır. 

***

Bu tablodan ne çıkar; şudur ki, siyasal belirsizlik sermayenin ödünü kopartan kendinde bir istikrarsızlığı yaratır. Bir de sıcak para girişinde yeni daralma, yani kabaca ekonominin daha da sıkışması, ortamı iyice gerer ve tozkoparan fırtınalarına neden olur…

O nedenle, seçim sonrası AKP’yi yandan çarklı terk etmeye çabalayan liboş eskileri, mevtanın durumunu sezmekte ve RTE’yi ellemeyenin diye cenazeyi yuvalamakta hem beis görmemekte ve hem de ciğerlerine kuvvet feryat figan etmektedir…

Bu manzaranın yan unsurları içinde dış siyasa gelişmeleri de bulunmaktadır. Ne ki, bunların, hükümet kurma siyasalarına, kısa vadede fazlaca bir etkisinin olmayacağı uzmanlarınca ifade edilmektedir.  

***

Muhalefet cenahı her şeye karşın şunu bilir görünmektedir: AKP ile bugün gerdeğe giren, yanar…

Bu niyet okuma değil, emareleri güçlü olan bir olgudur…

Yani ne yandan bakılırsa sistem kendi içinde bir kez daha kendine sıkışmış ve sistemin önünü açacak bir burjuva siyasi irade tam olarak ortaya çıkamamıştır…

O nedenle de sermayenin büyük patronları, Türkiye koalisyonu diye adlandırdıkları AKP+CHP beraberliğine sıcak bakmaktadır…

***

Tablo, Türkiye ahalisinin bir yarısını dirileştiren Haziran Direnişine, adeta yeniden çağrı yapmaktadır. Birleşik Haziran Hareketinin (BHH) önünde, şimdilerde sola açılan bir koridor daha büyük bir olasılıktır ve yeni bir Cumhuriyet kuruculuğu için önemli şanslar bulunmaktadır…

Kuşkusuz bu olasılıklara kavuşmak, Haziran Hareketi için kısa vadeli bir süreç de değildir…

Kendi kuruluş telaşından vakit bulup, seçim sağanağına bağımsız bir hatta hazırlanamayan BHH, bu seçim sonuçlarının ortaya çıkardığı manzarayı olası bir erken seçim bağlamında kenardan ve kendi içinden seyretmemelidir. Erken seçim dâhil, hatlarını ve yapması gereken yeni tahkimatları acil gözden geçirmelidir. Siyasallaşmadan Türkiye’nin politik olgularına müdahale edebilme şansı yoktur. Öyleyse Birleşik Haziran Hareketi, seçim bağlamında ortaya çıkan kendi içindeki kimi tartışmaları ve karşılıklı suçlamaları serinkanlılıkla gözden geçirmeli ve aşmalıdır. Yani Hareket kendisini tam bir programatik cepheye taşımak ve mücadeleye buradan bakmak zorundadır…

Ötesi, Türkiye’nin emekçi halkı için yine eksiye yazılmış bir kavşak olur… 

nuriabaci@gmail.com