ABD banka iflasları ve 14 Mayıs seçimleri

AKP iktidarı ile finans kapital arasında var olan “zorunlu kader birliğini” bozmanın zamanı geldi de geçmektedir. 14 Mayıs seçimlerinde oy kullanmak için bundan daha iyi bir neden olamaz!..  

ABD finansal piyasaları ve ABD kapitalizmi yine banka iflasları ile sallanmaya başladı. Kapitalist sistemin 2008 küresel krizi sonrasının en büyük banka iflasları gerçekleşti: Önce ABD’nin 16’ncı büyük bankası olan Silikon Vadisi Bankası (SVB)[1], arkasından Signature Bankası[2] iflas etti. Banka iflasları başta ABD ve Avrupa olmak üzere dünya genelinde hisse senedi piyasalarını olumsuz etkilerken, bankacılık hisselerinde de genel olarak düşüşe neden oldu. Görünen o ki iflaslar bu iki banka ile sınırlı kalmayacak gibi.

Batan bankalar portföylerinde ağırlıklı olarak ABD hazine bonosu ve ipoteğe dayalı menkul kıymet tutmaktaydı:

Kapitalist sistemin 2008 krizinde batan banka ve finansal kuruluşların zararları, büyük çapta kurtarma operasyonları ile kamulaştırıldı. Adına “batamayacak kadar büyük (too big to fail)[3] dedikleri bir teoriyi bahane ederek, fakir fukaraya aş, iş yaratmak için kullanılması gereken kaynakları finans kapitali kurtarmak için kullandılar; finans kapitalin açgözlülüğünün bedelini yine halka ödettiler. Bu süreçte de ortalık ABD dolarları ile doldu.

Arkasından gelen pandemi; pandemi ile başlayan enflasyonist süreç, çoğu merkez bankalarını bilinen ortodoks enflasyonla mücadele programlarını uygulamaya zorladı. ABD merkez bankası da bu yolu seçenlerin başında gelmekteydi ve daha yaklaşık bir yıl öncesine kadar  % 0-0,25 olan politika faizini % 4,5-4,75 bandına kadar artırdı ve artırmaya devam edecek. Artan politika faizi nedeniyle bankacılık sektörünün bilanço büyüklükleri de etkilenmeye başladı: Bankaların varlıklarının değeri düşerken yükümlülüklerinin maliyeti arttı. Kısa vadeli mevduat yükümlülükleri faiz artışından olumsuz etkilendi. Bu nedenle de SVB gibi portföyünde ağırlıklı olarak ABD hazine bonosu ve ipoteğe dayalı menkul kıymet tutan bankalar büyük zararlar etmeye başladı. 21 milyar dolarlık tahvil pozisyonu olan SVB bu süreçte yaklaşık 1,8 milyar dolar zarar etti. Banka bu gelişmeler sonrası sermaye artıracağını ilan etse de olan oldu ve ABD Federal Mevduat Sigorta Kurumu (FDIC) piyasalarda düşüşe neden olan SVB'ye kayyum atadı.

Bizim bankalara ders olsun:

AKP iktidarı, artan ülke risk primi (CDS), bunun kaçınılmaz sonucu olarak artan dış borçlanma maliyeti ve dış borç bulmakta yaşanan güçlük nedeniyle, son zamanlarda ağırlıklı olarak iç borçlanmaya gitmekteydi. Malum seçim var ve kesenin ağzını açmak zorundaydılar. Üstelik “Nas”ı bahane ederek düşürtülen politika faiz oranları sayesinde finans kapitale kâr üstüne kâr etme fırsatı verdiler.[4] Sonra da; kâh makro ihtiyati tedbirler adı altında, kâh aba altından sopa göstererek gereksinim duydukları paraları iç borçlanma yoluyla bankalardan toplamaya başladılar. İzleyen tabloda 2017-2022 yılları ile 2023 Ocak’ında iç borç stokunun elinde bulunduranlara göre dağılımının gelişimi gösterilmektedir.

Tablodan da görüldüğü gibi daha 2017 yılında bankacılık kesiminin devlet borçlanma senetleri tutma oranı %47,1 iken 2023 Ocak’ında %77,2 olmuş. İç borçlanma büyük oranda bankacılık kesimi tarafından finanse edilmekte. Taş atıp da kolları mı yoruluyor: Al düşük faizle parayı merkez bankasından, götür yüksek faizle hazineye borç ver. Ama bu işlerin de bir sınırı olduğunu ABD’deki son banka iflasları bir kez daha gösterdi. Yarın bir gün enflasyonla mücadele adı altında artırılacak politika faizlerinin, bankacılık sisteminin aktif büyüklüklerinde yaratacağı olası tahribatı, neden olacağı zararları tahmin etmek çok zor bir iş değil. 2001 krizinde olduğu gibi finans kapitalin açgözlülüğünün, obezliğinin bedelini yine ödemek istemiyorsak; 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlere yeni bir pencereden bakmamız gerekecektir. AKP iktidarı ile finans kapital arasında var olan “zorunlu kader birliğini” bozmanın zamanı geldi de geçmektedir. 14 Mayıs seçimlerinde oy kullanmak için bundan daha iyi bir neden olamaz!..  


[1] 2022 sonu itibarıyla 212 milyar dolar aktif büyüklüğüne ulaşan SVB’nin, verdiği 74 milyar dolar kredisi, topladığı 173 milyar dolar mevduatı ve 16 milyar dolar öz kaynakları vardır.

[2] Signature Bank'ın 31 Aralık 2022 itibarıyla yaklaşık 110,4 milyar dolarlık varlığı ve 88,6 milyar dolarlık mevduatı bulunmaktadır.

[3] “Batamayacak kadar büyük” ile kastedilen, batacak olan şirketin, bankanın ya da devletin battığında ortaya çıkacak olan bedel, kurtarmanın maliyetinden daha büyük olacaktır.

[4] Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, bankaların toplam net kârı 2022’de yüzde 366 artışla 433,5 milyar TL’ye yükseldi. Net kâr tutarı 2020’de 58,5 milyar TL, 2021’de ise 92,9 milyar TL seviyesindeydi.