Sen yoksan bir eksiğiz, haydi sen de katıl, sen değilsen kim, şimdi değilse ne zaman, biz değilsek kim vb. vb. çok söylendi.
Hep beraber, birlikte, ortaklaşarak, Biz’ler hep beraber, haydi şimdi birlikte, güçlerimizi birleştirerek vb. vb. faslından da çok devam edildi.
Daha da söylenecek, devam edilecek elbette. Doğasında var siyasetin. Seçime iki hafta kala, daha da yoğun, daha da kuvvetle. Hem tek bir kişi de olsa yapabileceklerimize ve bireyliğimize, hem de bir araya geldiğimizde oluşturacağımız güce ve kolektif birikimimize alan açılıyor, daha ne.
Bu kez “bizler”in arasına katılma ve “sen yoksan bir eksik olma” durumunun ifadelerinden biri de “+ 1”.
Çok net: Artı bir. Rakamla + 1. Romen rakamıyla + I. (“+” varsa tabii eski Roma’da!)
Her neyse, sol siyasette “gaz”ın yahut heyecanın seviyesini artırabilmek; tek bir kişinin katkısının dahi önemli olduğunun bilincini geliştirebilmek; çağırıcı, birleştirici ve dönüştürücü olabilmek mühim mesele. Bu bakımdan da ayrıcalıklı yerini koruyacaktır bu yaklaşım bir şekilde.
Bu defa bir de barajın hemen kıyısında verilen bir mücadele var, o bakımdan daha da önemi artıyor + 1’in. “#HDPyeArtıBirOy”a dönüşüyor.
Evet, ortada lenduha gibi yüzde 10’luk bir baraj varken, yüzümüze sırıta sırıta bir tehdit oluştururken, onun altında kalanın Meclis’te hiçbir yansıması yokken ve üstelik bu durum, lenduhayı yaratanlara yarıyorken, baraj altı oylar onun cebine giriyorken… bu + 1, en kritik + 1.
Bir de, o dev barajın hemen kıyısında, yüzde 9 ile 11 arasında gidip gelen “bizden” bir siyasal hareket varken, gerçekten “işe yarayabilecek” bir + 1.
Çok basit bir akıl yürütmeyle, CHP’nin yüzde 28 ya da yüzde 29 olması pek bir şeyi değiştirmezken, HDP’nin yüzde 9 ya da yüzde 10 olması çok şey değiştiriyor. Bu bakımdan “çok yararlı” bir + 1.
Yalnız + 1, tek başına bir + 1 olarak değil de çoğaldıkça + 1; yani yüzde 10’luk lenduhayı geçebilmesi ve de onu yaratanlarla onların mekanında boğuşabilmesi için destek verip arkadan ittirmek gerekiyor bizim arabayı, bu durumda + 1 ve + 1 daha ve + 1 daha ve…
Ayırca, 9.9 ya da 10.1 gibi oranların riskli belirsizliğine karşı da + 1. Zira ucu ucuna geldiğinde, küçük farklar oluştuğunda neler yaşanabileceğini, geçen yerel seçimlerde özellikle Ankara’da, AKP ve Gökçek dünyasında gayet net gördük. Gerçekte yüzde 10.1 olanın, sandık sonuçlarında yüzde 9.9. olarak ortaya çıkması ve bu “hile payı” da neredeyse bir “veri”. Söz konusu hile ve pay, çok daha “yüksek” de olabilir tabii. Bu durumda, barajı geçmeyi garantilemek için gerçekte yüzde 11’i ve ötesini hedeflemek, + 1’leri çok marjda ve sınırda düşünmemek gerekiyor sanki.
“Bizler” ancak böyle + 1, + 1 artabiliyorsak, AKP karanlığını geriletebilecek, barajları yıkabilecek bir etki oluşturabiliyor, “Bizler Meclis’e” gidebiliyoruz özetle.
Öte yandan, ortada bir “Bizler” varsa, “Onlar” da var tabii.
“Bizler”in arasında bir dolu ayrım da var, kuşkusuz. Kimisi epey derin bunların. “Onlar” daha yekpare. Zaman zaman bazı ayrımları olsa da, çıkara dayalı ve yüzeysel genelde.
“Bizler”in sesinin daha çok/güçlü çıkması ve etkin olabilmemiz için, “onlar”ın başındaki diktanın “bizler”in ve memleketin daha da tepesine binmemesi için, aramızdaki ayrılıklara değil de, birlikteliğe yüklenmemiz gereken özel bir kesitteyiz şimdi. + 1 destek sunmaktan çekinmemeliyiz. Yeni + 1’ler için uğraşarak hem de. “Onlar”ın egemenliğini (daha) etkisiz hale getirebilmek için “Bizler”in birer, birer, + 1’er çoğalması gerekiyor özetle.
Ha, unutmadan bir de, vapur girişlerinde, metrobüs çıkışlarında, meydanlarda, parklarda vb. HDP seçim bildirilerini dağıtanlara denk gelip de, “Geçiyorsunuz barajı değil mi” diye sorunca, “Tabii geçiyoruz ama beraber geçiyoruz, bizler hep birlikte” dedikleri için de + 1 önemli kanaatimce.
Son olarak, şu kalan iki hafta boyunca, ne kadar “+1” kazanırsanız/kazanırsak, 8 Haziran’da o kadar rahat hava alabiliriz, öyle ki o havada icabında “Bizler” birlikte olmayı bırakıp ayrımlarımıza bile dalabiliriz, öbür türlü buna pek fırsat kalmaz, o bakımdan bile +1!..