Bir yılı daha geride bıraktık. Aslında Milenyum’a (2000) girişimiz sanki dün gibi. Kuşkusuz ki, 2015’te büyük sevinçler, başarılar, kazanımlar elde etmiş pek çok insan olabilir. Ama 2015 yılı genelde uçlarda yaşandı.
Yıl içinde iki büyük genel seçim oldu.
Acı sonuçları olan terör olayları yaşandı.
Ekonomi uçlara gitti.
Dolar bir ara 3 TL’ye aştı.
Petrol dibe vurdu.
Kocaeli açısından ise esnaf için kötü bir yıldı.
Teselli sayılabilecek tek şey, Bölgesel Amatör Lig’in puan cetvelinde ilk sıraya oturan Kocaelispor futbol takımının, ikinci yarıda yeniden yükselişe geçmesiydi.
Bir yıl boyunca yaşadıklarımıza ayrıştırarak bakınca, aslında yeni yıla sadece umudumuzu taşıyabildiğimizi görüyoruz.
Ocak ayı elektrik kabusu ile başlamıştı. Yılbaşı gecesindeki yoğun kar yağışı, ilde hemen her yerde elektrikler kesilmesine neden olmuş ve yeni yıl kabusla birlikte gelmişti. Bu kabus, 4 ilçede günlerce elektrikten yoksun nasıl yaşanacağını da anlatıyordu bizlere.
Ulaşım hakkını bir süredir kullanamayan kent halkı Pendik-Adapazarı banliyö tren seferlerinin başlamasıyla göreceli bir rahatlama yaşar gibi oldu. Yaşar gibi diyorum, çünkü, bu trenler yetersiz kaldı.
Kent halkı, sağlıklı, daha ekonomik ve güvenli ulaşım için umutlarını geleceğe taşımak zorundaydı, öyle de oldu.
Yeni umutlara yelken açılmasını sağlayacak temel faktörlerden biri elbette ki siyasal yaşamdaki değişikliklerdir. Ama, Kocaeli için böylesi bir değişikliğin söz konusu olamayacağı, daha milletvekili adaylığını belirleme yöntemlerinin açıklandığı günlerde kendini gösterdi. AKP iktidarından sıkıntısı olan milyonların düzen sınırları içinde umut bağlayıp muhalefet görevi verdiği CHP, demokratik işleyiş açısından önemsenen ‘’ön seçim’’ mekanizmasını Kocaeli’de çalıştırmayacağını açıkladı. Yani, milletvekili adaylarının merkez yoklaması ile belirleneceği duyurusu, partide büyük gürültü çıkartmaya yetti.
Umutlar yine geleceğe bırakılmıştı…
Umudu geleceğe taşımak için her yolu deneyen halkımızın birikimlerini kullanan bazı işadamları, işyerlerini sessizce kapatıp kenti terk edince, ekonomik yetersizliği aşmak için umudunu geleceğe bağlayan çok sayıda kişi de, ‘’artık yeni umutlara’’ demek zorunda kaldı ve belki de birikimlerinin uçup gitmesinin üzerine sadece bir bardak su içmeyle yetindi.
İnsanların, en azından bir bölümünün, ‘bir umut’ diye günlerini ve yıllarını anılarıyla birlikte duvarlarına kazıdıkları C Tipi Cezaevi binası yıkılıyor ve tarihe tanıklık eden çok farklı veriler ortadan kaldırılıyordu.
Mayıs ayı, yeni umutlar için de ilkbahar gibiydi.
Yaz-boz tahtasına dönen ve seçim yatırımı olarak algılanmasından başka bir şeye neden olmayan Cengiz Topel Havaalanı’nda, ara verilen uçak seferlerine İzmit-Trabzon uçuşları ile yeniden başlanıyordu.
Ne zamana kadar süreceği ise umutsuzluk yaratan bir gerçeklikti, öyle de oldu.
Gölcük ilçesini bekleyen Kentsel Dönüşüm Projesi, yeni bir umut olarak sunuldu Marmara depremin merkez üssündeki insanımıza. Ama, aradan 7 ay geçmesine rağmen, şu günlerde bile somut bir durum yok.
Anlayacağınız, dönüşüm umudu da geleceğe havale oluyordu. O yüzden, bu projede de ‘yeni umutlara’ ihtiyaç doğuyordu.
Bir yeni umut da, ‘silikon vadisi’ diye de tanımlanan ‘Bilişim Vadisi’ projesi için düğmeye basılması olmuştur. Söz konusu proje Gebze ilçesinin Muallimköy mevkiinde yapılacak, binlerce kişiye iş olanağı sağlayacak, bölgeye hareketlilik getirecek, katma değer yaratacak v.s.
Yani, yeni umutlara ihtiyaç duyulurken, bu projenin öne çıkartılması kaçınılmazdı. Öyle de oldu…
Haziran ve sonrası, daha da bir fazla yeni umutlar anlamına geliyor ya, neyse…
Haziran seçimleri AKP’yi üzdü.
Sonucu merakla beklenen genel seçimler yapılınca, AKP’nin 1 milletvekili kaybettiğini gördük. CHP 3, MHP ve HDP 1’er milletvekilliği kazanırken, hem kent genelinde umut tazeleniyordu hem de ülkede.
HDP’nin Kocaeli’den çıkardığı 1 milletvekili umudun adı oluyordu, ta ki 1 Kasım seçimlerine kadar.
AKP de, ülkede tek başına iktidara gelecek çoğunluğu bulamadığı için 13 yıldır cendere içinde olan emekçi halk, yeni bir umuda yelken açıyordu.
Bu umudun uzun sürmeyeceği ortadaydı ve de sürmedi…
Bir başka
Yeni umutlara yelken açamayan isimlerden biri de, sabah makam arabasıyla işine giderken Kandıra yolu kavşağında pusuya düşürülüp öldürülen F Tipi Cezaevi Müdürü İsmet Aktürk oldu.
Ve, bir süre önce CHP’den AKP’ye transfer olan eski belediye başkanlarından Yaşar Sönmez, aracında 91 kilo eroin ile yakalandı ve tutuklandı.
Bu tutuklama, belki de 7 Haziran öncesi AKP’nin yeni umudunun sönmesi anlamına geliyordu. Ama, buradan, yıllardır AKP’yi geriletmek için mücadele veren işçi kökenli emekçi halk kitlelerine bir umut ışığı yanmıyordu.
Anayasa gereği kurulan seçim hükümetinde Avrupa Birliği Bakanlığı’na getirilen HDP Milletvekili Ali Haydar Konca ismiyle gündeme gelen görece umutlu yolculuk da, herkesin bildiği üzere kısa sürdü.
Yeni umutlar 1 Kasım seçimlerine odaklanmayı gerektirir hale gelmişti, ama bu seçimde az da olsa yeşeren umutlar, arkasında katliamlar izi bırakarak yeniden umutsuzluğa dönüşünce, kentimin emek eksenli sessiz çoğunluğu yeniden geri adım atmaya başladı.
AKP’nin umudu ise bu süreçte hem genelde hem yerelde artmıştı. Bunun sonucunda bu kez oy patlaması yapan AKP, kaybettiği 1 milletvekilliğini geri alıyordu.
Tam yeni yıla umut bağlamayı düşleyeceğimiz günlerde 250 gramlık ekmeğin fiyatı 1.25 TL olunca, yoksul ve emekçi karakterli halkımız, Türkiye’nin en pahalı ekmeğini yemeye başladı.
Yılı kapatıp, yeni yılda yeni umutlara yelken açmak için aslında çok neden var gibi görünse de, baskı ve terörden çıkar sağlamak üzerine kurulan politikalardan fazlasıyla nasibini alan kentim halkı, AKP’yle birlikte yaşamanın koşullarını olgunlaştırma yolunu seçmek için sağlam adımlar atmaya başladı.
Yeni umutlar biriktirmek ve yeni umutlara yelken açmak ise başka baharlara kaldı gibi…