Öldürüldük,
Büyük bir pişkinlikle ve utanmadan ‘güvenlik zaafiyeti yoktu’ dediler.
Öldürüldük,
Sosyal medyada ‘oh olsun’ ifadeleriyle saldırmaktan utanmadılar.
Öldürüldük,
Konya’daki milli maçta saygı duruşunda saygısızlık etmekten utanmadılar.
Öldürüldük,
Engelleyemedikleri toplu katliam için günah çıkartırcasına utanmadan olay yerini ziyaret edip karanfil bıraktılar.
Öldürüldük,
Katilleri yakalamak yerine utanmadan ‘canlı bomba’ deyip meselenin üzerini kapatmaya çalıştılar.
Öldürüldük,
Üzerine ne diyeceklerini bilemedikleri için utanmadan ‘canlı bombalar tespit edildi, polisin elinde’ gibi abuk subuk açıklamalar yaptılar.
Öldürüldük,
Peşi sıra meseleyi özünden saptırmak için utanmadan kara propaganda başlattılar.
Öldürüldük,
Utanmadan, ‘Canlı bombalar listesi elimizde, ama eyleme geçmedikleri için hukuken bir şey yapamazdık’’ dediler.
Yaşarken önlem almayan,
O alanı provokatif katliamlara açık tutan,
Sözü edilen cinayet şebekelerini kutsayanlar,
Biz öldürülürken ölülerimizle bile dalga geçtiler.
Şimdi kalkmışlar, ‘terör şehidi’ kapsamına alıp, ölen yoldaşlarımızın ailelerine 29 bin TL tazminat, yakınlarına 789 TL maaş, saldırıda engelli kalanlara da 41 bin 874 TL’ye kadar değişen miktarlarda tazminat ödeyeceklermiş.
Tazminatınız batsın, batsınnnnnnn…
Bu yaklaşımı, Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında gündeme getiriyorlarmış.
İyi de, bu kadar hassas olanlar, Ankara’nın göbeğinde, MİT merkezine iki kilometre, Emniyet Müdürlüğü’ne de bir kilometre mesafede yaşadıkları istihbarat zaafının sonucunda dökülen kanları, kaynağı belirsiz fasıldan aktarılacak mali kaynakla mı temizleyecekler ?
Tazminatınız ve bağlayacağınız maaşlar, ölen insanlarımızı geri getirecek mi ?
Ortaya çıkan katliam tablosunun asıl sorumlularını cezalandıracak cüretleri olmadığı için, toplumun tepkilerini düşürmeye yönelik dededen kalma usulleri deniyorlar.
Kanı, parayla yıkamaya çalışıyorlar.
Ölülerin bedenine fiyat biçerek işin içinden sıyrılmak istiyorlar.
İşte, bu yüzden tazminatınız batsın…
Şimdi susacak mısınız ?
Bir de,
Abdülbari Şenci, Abdülkadir Uyan, Abdullah Erol,
Abdulselam Çetin, Adil Gür, Ahmet Elhadi/Alkhadi,
Ahmet Katurlu, Ali Kitapçı, Ali Deniz,
Ali Deniz Uzatmaz, Aycan Kaya, Ayşe Deniz,
Azize Onat, Başak Sidar Çevik, Bedriye Batur,
Berna Koç, Bilgehan Karlı, Bilgen Parlak,
Binali Korkmaz, Canberk Bakış, Cemal Avşar,
Derici Erbasan, Dicle Deli, Dilan Sarıkaya,
Dilaver Karharman, Ebru Mavi, Ekin Aslan,
Elif Kanlıoğlu, Emin Aydemir, Emine Ercan,
Emir Ercan, Emre Karataş, Ercan Adsız,
Eren Akın, Erhan Avcı, Erol Ekici,
Fatma Esen, Fatma Karabulut, Fatma Eşe,
Fatma Karakurt, Fevzi Sert, Feyat Deniz,
Filiz Fatma Batur, Gazi Güray/Güral, Gökhan Akman,
Gökhan Gökbölü, Gökmen Dalmaç, Gözde Aslan,
Gülbahar Aydeniz, Gülbahar Aydın, Gülhan Elmascan,
Güney Doğan, Hacı Kıvrak, Hacı Mehmet Şah,
Hakan Dursun Akalın, Hasan Baykara, İbrahim Atılgan,
İdil Güney, İhsan Deniz, İsmail Kızılçay,
İzzettin Çevik, Kasım Otur, Kemal Tayfun Benol,
Kenan Mak, Korkmaz Tetik, Kubilay Ankara,
Kübra Meltem Mollaoğlu, Leyla Çiçek, Mehmet Ali Kılıç,
Mehmet Hayta Mehmet Teyfik Dalgıç, Meryem Bulut,
Mesut Mak, Metin Peşman, Metin Kürklü,
Muhammet Demir, Muhammed Zakir Karabulut, Murat Orçun Çalış,
Necla Duran, Nevzat Özbilgin, Nevzat Sayan,
Nilgün Çevik, Niyazi Büyüksütçü, Nizamettin Bağcı,
Nurgül Çevik, Nurullah Erdoğan, Onur Tan,
Orhan Altıntaş, Orhan Işıktaş, Osman Ervasa,
Osman Turan Bozacı, Özver Gökhan Arpaçay, Ramazan Çelik,
Ramazan Çalış, Ramazan Çalışkan, Ramazan Tunç,
Resul Yanar, Rıdvan Akgül, Sabri Elmas,
Sarıgül Tüylü, Selim Örs, Serdar Ben,
Serdar Gül, Sevgi Öztekin, Sevim Şinik,
Seyhan Yaylagül Yıldız, Sezen Vurmaz Babatürk, Şebnem Yurtman,
Şirin Kılıçalp, Tekin Aslan, Umut Tan,
Uygar Coşkun, Ümit Seylan, Vahdet Öyke,
Vahdettin Uzgan, Vedat Erkan, Veysel Atılgan,
Yılmaz Elmascan, Yunus Derice, Ziya Saygın
Onları bize geri verebilecek misiniz ?
Elbette ki hayır…
Hiç olmazsa susun, utanın, yasımıza saygı gösterin.
Ve rüşvet gibi, kan parası gibi dillendirilen tazminatınız, hakikaten batsın…