Kazanmak gelecek, kaybetmek yıkımdır

Gündeminde Kürt sorunu başat bir yer alsa da bir Türkiye partisi olan Kürt siyasi hareketinin Meclis'te grup kurması yeterli olmayacak, Emek ve Özgürlük İttifakı içinde yer alan sosyalistlerin de güçlü bir şekilde Meclis’te yer alması, bu hedefe ulaşmaları demokratik cumhuriyetin önünü açacaktır.

Millet İttifakı'nda kısa sürede çözülen krizin nedeni “kim cumhurbaşkanı olmalı” tartışması idi. Üzerinde fikir birliğine varılan konular krizin nedeni değildi. Kriz her iki tarafı da memnun eden bir formülle çözüldü. Seçimlerden sonra farklılıkların yeni krizlere yol açıp açmayacağını bilemiyoruz. İhtimal arka planında özellikle laiklik, geçmişin sorgulanması, ekonomi yönetimi ve geçiş döneminin yönetilmesi gibi konularda anlaşmazlıkların, tartışmaların ama yine kişiler üzerinden sahneye çıkacağı öngörülebilir. Millet İttifakı'nın, devleti klasik formuyla, parlamenter demokrasi biçimiyle yeniden üretmekten başka ve daha ileri bir amacı olduğu söylenemez.

***

Cumhur İttifakı'nın ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı desteklemek ona oy vermekten başka görünür bir hedefi yoktur. Ama ittifaka katılan partilerin ortak ve değişmez hedefi laikliğin son kırıntılarını da ortadan kaldırmak, İran, Afganistan benzeri “yeni" devlete – “yeni” cumhuriyete süreklilik kazandırmaktır. Bunun gerçekleşmesi, otoriter yönetimi bir yandan yasal zemini bu “yeni” devlete cumhuriyete göre şekillendirirken, liderin yasaları da ihtiyaca göre yorumlaması ve yorumlara yasallık kazandırması ile kendini gösterecektir. Bu durumun gereksinim duyduğu baskının, zorun sürekliliğin anahtarı olması da kaçınılmazdır. Böylece Hitler’in hukukçusu Carl Schmitt’in “olağan üstü halin sürekliliği” teorisi de hayata geçirilmiş olacaktır.

***

Bu nedenle de Millet İttifakı adayı Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı seçimini kazanması yaşamsaldır. Bu konuda geniş bir konsensusun sağlanmış olması mutluluk vericidir, Kişisel ve umutsuz çıkışların bu birliği zedelemesi de mümkün görünmüyor. Meclis’te Millet İttifakı’nın anayasa değişikliğini gerçekleştirebilecek bir sayıya ulaşması da büyük önem taşıyor. Burada üzerinde durulması gereken sorun ise Millet İttifakı'nın devleti klasik formuyla yeniden üretmesinin yeterli olmayacağı, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın parlamentoda etkin varlığı olmaksızın demokratik Cumhuriyetin gerçekleştirilemeyeceği gerçeğidir. Umut yaratan gelişme Cumhuriyet tarihinde ilk kez değişimin kapılarını açacak bir imkânın doğmuş olmasıdır. Bu nedenle de Emek ve Özgürlük İttifakı kısa sürede seçim ittifakına dönüşme kararı sevindiricidir.  Böylelikle bu imkân yararsız tartışmalara kurban edilmemiş olacaktır. Yoksa bir kere daha atı alan Üsküdar’a geçecek, halkın ödeyeceği bedel de ağırlaşacaktır. 12 Eylül darbesinin toplumsal gelişmeye, sola verdiği zarardan çok daha ağır bir sonuçla karşılaşılacak, sonuç görece kısa sürede geri çekilmek zorunda kalan askeri darbeden daha farklı “süreklilik kazanmış” bir rejimin uzun sürecek, yenilgiye uğratılması zor egemenliği olacaktır.

***

Yeni seçim yasası iktidar blokunun seçimleri kazanması amacına hizmet edecek şekilde dizayn edilmiş olsa da seçmen desteği azalan rejim partilerinin seçimi kazanmasına yetmeyecektir. Yeter ki Millet İttifakı bileşenleri Parlamento seçimlerinde de en fazla vekilliği kazanmayı güvence altına alacak iş birliklerinden vazgeçmesinler. Bu konu Emek ve Özgürlük İttifakı için de yaşamsaldır. Gündeminde Kürt sorunu başat bir yer alsa da bir Türkiye partisi olan Kürt siyasi hareketinin Meclis'te grup kurması yeterli olmayacak, Emek ve Özgürlük İttifakı içinde yer alan sosyalistlerin de güçlü bir şekilde Meclis’te yer alması, bu hedefe ulaşmaları demokratik cumhuriyetin önünü açacaktır.

Bu hedef artık ütopik bir hedef olmaktan çıkmıştır. Distopik ve romantik bir edebiyata geri dönmek, sabahı olmayacak bir karanlığa boyun eğmek istemiyorsak bu tartışmaları kısa sürede sona erdirmek, halkla iç içe geçen bir seçim kampanyasına ağırlık vermek, seçim güvenliği nasıl sağlanacak sorununa yoğunlaşmakta büyük yarar vardır.

***

İlk kez bu kadar kısa yazmayı başardım. Ama bu benim maharetim değildir; maharet sonunun çözümünün kısa ve öz olmasında, herkesin bildiğini yinelemenin kolaylığındadır…